Ht перевод на французский
2,978 параллельный перевод
- Nehrin kıyısına gidip tüm tekneleri, rıhtımları arayalım.
Allons sur les berges. Fouillons tous les bateaux.
Balıkçı rıhtımı kokuyor.
Ca sent le port de pêche.
- Zor. Sol lobun ucunda pıhtı birikmiş.
L'hématome est sur la pointe du lobe temporal gauche.
Ya pıhtıyı alırken Betsey'nin beynine zarar verdiysem?
Si la quantité de lobe temporal que j'ai enlevé lui abîme le cerveau?
Babana yardım etmek istiyorsan onu rıhtıma götür ve denize at.
Tu veux aider ton p re? emm ne le au bout de la jet e et pousse le.
Senin, rıhtımdaki ABD Başkanlık gemisine gitmeni istiyorum.
Tu dois aller sur le quai du président américain.
Buenos Aires, 28 numaralı rıhtım.
Buenos Aires, mouillage 28.
Başınızı eğin. Rıhtıma gidin.
Sois discrète et rejoins les quais.
Rıhtıma gitmeliyiz.
On doit aller au quai.
Rıhtıma giden en iyi yol hangisi?
Le chemin pour aller aux quais?
Rıhtımda 69 yapmanı çok ilginç bulmuştum, Ray.
Ce qui est bizarre, c'est de faire un 69 sur le ponton.
Muhteşem Rıhtım Maskotları'na bugün özel bir konuk yiyecek katılacak :
Un invité comestible se joint aux mascottes de Wonder Wharf. Un hamburger!
Rıhtımda bir kaza olmuş.
Un accident au port.
Teknenin ve bu üç rıhtımın sahibiyim.
Jimmy Halsey. Je possède le bateau et ces docks.
- Peki bugün rıhtımda ne yapıyordun?
- Pas du tout.
"Rıhtımlar Üzerinde" filmindeki sahneyi hatırlamıyor musun?
Rappelle-toi cette réplique de "Sur les Quais"
Ailem rıhtımdaki tavernanın sahibi, "Kaçak yolcu".
Ma famille possède une taverne sur les quais. Vous êtes?
Tekne yirmi dakika içinde rıhtıma yanaşacak. Buraya gelecek misin?
Le bateau est au port dans 20 minutes, vous attendez ici?
Affedersiniz bayım, bu rıhtım New York Şehri parkı dahilindedir.
Excusez moi, monsieur, cette jetée fait partie du parc de New York.
Bak, rıhtımdaki fırtına olayı için özür dilemek istiyorum.
Écoute, je veux m'excuser pour ce qui s'est passé sur le quai avec la tempête.
Fakat esas ilgimi çeken şey yaranın etrafındaki pıhtılaşma.
Mais le plus intéressant, c'est le caillot autour de la blessure.
Başka bir pıhtılaşma sorununa ne dersin?
Un autre problème de coagulation alors?
Faktör 5 Leiden eksikliği varsa da başka bir pıhtı daha atar.
Et s'il a la déficience Leiden de Facteur 5, il rejettera un autre caillot.
Deri rengine ve kandaki pıhtılaşmaya bakarak bu adamın en çok dokuz saatten beri ölü olduğunu söyleyebilirim.
Basé sur la couleur de peau et sur la coagulation du sang, je peux dire que cette personne a été tuée il n'y a pas plus de 9 heures.
Umarım. Değneklerinizi ve yemi alıp, aşağıya rıhtıma gittiğinizde bu ne anlama gelir çocuklar?
Les garçons, qu'est-ce que vous appeler quand vous arrivez vos cannes et des appâts et descendre à l'embarcadère?
Cilt altındaki bu kan pıhtıları ölmeden öncesine ait.
Bien, ces hématomes sont post-mortem.
Evet, hızlıca ve sessizce rıhtıma gelip uçak gemime binebilirsin.
Oui, tu peux aller vite et sagement au dock et monter à bord de mon hydravion.
Rıhtım buralara kadar gelmemişti o zaman.
La jetée n'arrivait pas jusqu'ici.
Rıhtımı devriye gezerim, güvenliği sağlarım.
Je maintiens l'ordre sur le front de mer.
İstanbul'daki rıhtıma gidebilir misiniz?
Vous pouvez aller jusqu'aux docks à Istanbul?
Rıhtımda eski bir Huey var ve bu gördüğünüz Rip Riley onu uçurabilir.
Il y a un vieux Huey, pas loin, et il se trouve que Rip Riley, que voici, sait piloter.
- Ritim bozukluğu kan pıhtılaşmasına neden olmuş ve bu da inme getirmiş.
Cette arythmie, a pu expulsée un caillot et provoquée un AVC.
Bir sürü pıhtılaşmış kan.
Beaucoup de sang coagulé.
Rıhtımda işler böyledir.
On fait comme ça sur les quais.
Beyinde kan pıhtılaşması olmuş.
Elle a un caillot de sang dans son cerveau.
Hamilelerde kan pıhtılaşma riski olur.
Les femmes enceintes sont sujet à un risque de caillots dans le sang.
Ailenizde pıhtılaşma bozukluğu ya da erken yaşta felç vakası var mı?
Aucun antécédents familiaux de troubles de la coagulation ou de coups au début?
Otoimmün hastalığı da pıhtıyı tetikleyebilir.
Les maladies auto-immunes peuvent également être un élément déclencheur de caillots.
Esas soru, neden pıhtı sorunu olduğu.
La question est, pourquoi elle coagule?
Damar içi pıhtılaşma mi yoksa?
D.I.C?
DNA bu kadar fazla UV radyasyonuna dayanamaz. Kenarını pıhtılaştırmışsın.
L'ADN ne peut supporter des radiations UV aussi intenses.
Rıhtımdaki karikatüriste 30 dolar verecek parası yoktu biz de bu yolu seçmeye karar verdik.
- Il est trop pingre pour payer un caricaturiste sur les quais 30 $, alors on a décidé d'en avoir une comme ça.
Başta öyle düşündüm, sonra adli tıbbın suikaste dair şüpheleri olduğu söylendi. Max cesetle beraber rıhtımın sonunda.
mais sur place le légiste a déclaré soupçonner un meurtre.
Bunun ihtimali % 10'dan düşük. Ama kalpte pıhtının sonucu- -
Il y a 10 % de risque, mais un caillot dans le coeur pourrait...
Damarında kalbine giden kan akışını engelleyen bir pıhtı vardı.
Votre père a eu un caillot qui empêchait le flux sanguin vers son coeur.
Pıhtıyı almayı başardık. Şimdi güzel bir şekilde kendine geliyor.
Il s'agit pour nous d'enlever le bloquage, et il se remet formidablement.
Şey yanlış açıyor gibisin dışarı kan verebilir, pıhtılaşma falan olabilir.
Ouais, vous le retirez mal, il va saigner ou développer un caillot.
Rıhtımdan.
Sur les quais.
Burayı rıhtım işçileri için güvenli hale getirmeye çalışıyorum.
Pourquoi venir ici?
Rıhtıma geldin mi?
Tu es aux docks?
Pıhtı atabilir.
Il peut y avoir formation de caillots.