Huzurlu перевод на французский
1,660 параллельный перевод
Herkesi huzurlu yapar.
Il met tout le monde à l'aise...
Bu zenciyi bile davet ettiğin için gerçekten huzurlu hissetmelisin.
Tu es très privilégié d'être invité à une réception de nègres.
Şiirlerimi yazmak için huzurlu bir yer lazım.
J'ai besoin d'un endroit paisible pour écrire.
Yalnız kalamazsınız, hiç huzurlu değilim.
Vous n'êtes pas faite pour vivre seule. Et je ne pars pas l'esprit tranquille.
Hiç huzurlu gitmiyorum.
Je ne pars pas tranquille.
Sana güvenmiştim. İsrail sınırları güvende olmadıkça kimse huzurlu yaşayamayacak.
- Vous ne vivrez pas en paix tant que les frontières israéliennes seront menacées.
Aramızdaki ilişki huzurlu bir aldırmazlığa dönüştü.
Nous nous sommes installés dans une relation de paisible indifférence.
Artık bundan eminiz ki Tomas buradan çok daha huzurlu bir yere göçtü.
Nous pouvons être sûrs que Tomas s'en est allé vers un monde meilleur.
Kadavramızın ruhu huzurlu değil.
L'esprit de notre cadavre n'est pas en paix.
Elimde bir rapor var, şey tarafından yazılmış... Bay Clutterbuck şöyle diyor : Karayipler'deki çoğu kölenin içinde bir sürü domuzu ve kümes hayvanı olan küçük huzurlu bahçeleri var.
J'ai ici le compte rendu... d'un certain M. Clutterbuck... qui dit que presque tous les esclaves dans les Antilles... possèdent un petit jardin avec cochons et volaille.
Anasını siktiklerim neye uğradıklarını şaşıracaklar Ve o sik emiciler huzurlu bir şekilde ölüp, gidecekler
qui est juste après ce putain de piquet blanc, et je jetterais cette merde d'extraterrestre sur le perron de cet enfoiré.
Bu parka bayılıyorum. Çok huzurlu bir yer.
J'aime ce parc, il est si paisible.
Peki, yeter ki ben huzurlu olabileyim.
Parfait, du moment que tu me laisses tranquille.
"Tıpkı masallardaki gibi huzurlu bir bahçenin içine inşa edilmiş İngiliz kır evi."
" Une maison de campagne féerique dans un jardin tranquille.
Ne kadar da huzurlu görünüyor.
Ça semble si paisible.
Böyle huzurlu.
Tellement paisaible.
- Ben bunlardan daha önce de yemiştim. İnsanı çok huzurlu yapıyor.
Je crois que j'en ai mangé une fois, et ça m'a rien fait du tout.
Kremalı Denizaslanımı yiyecek huzurlu ve sessiz bir zamanım olmayacak mı?
Je voudrais finir mon morse à la crème! - Mmmmm!
Çok ama çok huzurlu zamanları bildiğimizi... söylemek istedim.
Enfin... disons qu'on a connu des périodes plus... plus sereines.
Yıllar boyunca huzurlu olmak için bu hiçbir şey!
Pour avoir la paix des années?
Hazır olduğumda gözlerimi kapattım.. ve huzurlu hissettim kendimi.
Quand j'ai eu fini, j'ai fermé les yeux et je me suis sentie apaisée.
Ve o huzurlu akıldan büyük fikirler türeyecek. Kendinde olduğunu hayal edebileceğin en büyük sorunlara çözüm olacak fikirler.
Et lorsque l'esprit est calme les bonnes idées jaillissent... des idées qui pourraient etre des solutions... aux plus gros problemes que tu t'imagines avoir.
Huzurlu bir hayat.
Très tranquille.
huzurlu bir uykunun anlamini bilemeyecektim,
.. le sommeil des gens honnêtes.
Böyle anlarda, suyun huzurlu olduğunu düşünürüm.
A des moments comme celui-ci, je crois que l'eau est en paix.
Bence, huzurlu bir dünya istiyorsak suyu huzurda bulmalıyız.
Et je crois que si nous voulons que le monde soit en paix nous avons besoin de trouver l'eau en paix.
Huzurlu... Ve masum.
* Qu'il est beau et innocent *
Bill ile on yedi yıldır evliyim ve huzurlu olmaya tapıyorum.
Je suis marié à Bill depuis 17 ans et j'adore notre confort.
Pek çok yönden kendimi huzurlu hissettim.
Je me sens comblée de bien des façons.
Ve şimdi de huzurlu bir şekilde...
Elle s'intéressait à tout. Et malgré ça, elle est en train de dormir tranquillement.
Çok huzurlu.
C'est si paisible...
İyi olacağını biliyoruz. Huzurlu bir yerdesin ve her şey yolunda.
- Mais nous savons que tout es bien, que tu es dans un endroit paisible et que tout va bien
Tabii değil bizim için. Ama Dana huzurlu. - Evet, ruhu -
- Bien sur, ce ne l'est pas pour nous mais elle est bien là où elle est
Huzurlu bir şekilde ölmeme izin vermeyeceksin, değil mi?
Je ne vais pas mourrir en paix, hien?
İçeri girip kocamı uyandırmak istemedim. Çünkü bu onun benimle kalmasının tek yolu, sadece birkaç huzurlu dakika istemiştim.
Je ne voulais pas entrer et réveiller mon mari parce qu'à la façon dont il me regarde, je voulais quelques minutes de paix.
O çok... huzurlu görünüyor.
Il a l'air... en paix.
Huzurlu bir yer olacak.
Ça va être paisible.
Budistlerin huzurlu olmasının bir sebebi varmış.
Extrêmement confortable. Il y a une raison pour laquelle les bouddhistes sont si pacifiques.
Orası temiz ve daha huzurlu...
Il en sera un endroit plus net, plus heureux.
Burası huzurlu.
C'est bien calme par ici.
Bazen çocukluk fantezileri zor yetişkin hayatın gerçeklerinden huzurlu bir sığınma sağlar.
Parfois les rêves d'enfant peuvent offrir un refuge paisible contre les dures réalités de la vie d'adulte.
Bir kere olsun karşımda şöyle huzurlu bir ev bulamayacak mıyım?
- Je peux avoir un peu de tranquillité?
Ve huzurlu.
Et sans problèmes.
Lanet olsun, içim huzurlu.
Putain, je me sens bien.
Ne kadar huzurlu görünüyorum? .
J'ai l'air d'être relaxé à quel point?
Daha önce ne söylediğimi biliyorum ama... Sen huzurlu olasın diye uçağı kaçırmam falan...
Tu sais, ce vol raté qui était une faveur pour toi?
Eğer yeteneklerini belli etmezlerse işte o zaman huzurlu ve sakin bir yaşamları olur.
Si ce n'était de leur peau, certains animaux ne seraient pas chassés.
Daha önce ne söylediğimi biliyorum ama... Sen huzurlu olasın diye uçağı kaçırmam falan...
Tu sais quand je t'ai dit que rater cet avion, c'était une faveur que je t'avais faite?
İnsanların huzurlu bir döneme ihtiyacı var.
Les gens devraient vieillir en beauté.
Huzurlu ölmedi.
et elle n'est pas morte tranquillement!
Huzurlu bir ölüm olması gerekiyordu, değil mi?
J'étais dans ma voiture, en train de saigner, et j'ai pensé