Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ I ] / Icindeki

Icindeki перевод на французский

7,574 параллельный перевод
Dedi maskeler icindeki adam.
Dit l'homme masqué.
Ben bu acımasız makinenizdeki arabanın içindeki adamım.
Je suis l'homme dans la voiture qui est dans ta machine féroce.
İçindeki her bir hücre hem bedenen hem zihnen değişti.
Toute ses cellules ont été modifiées, dans son corps et dans son esprit.
Duman onların içindeki bir şeyi tetikledi. Aktifleştirilmeyi bekleyen bir şeyi.
La brume a déclenché quelque chose en elles, quelque chose qui attend d'être activé.
İçindeki verileri nasıl elde edersin?
Comment iras-tu extraire le data?
İçindeki bilginin ne kadar değerli olabileceğine dair bir fikrin var mı?
Est-ce que tu as une quelconque idée de la valeur de l'information à l'intérieur?
Kızın içindeki karanlığı gördüm.
J'ai vue de l'ombre dans cette fille.
Bunların içindeki her neyse seni öldürüyor.
Quoi qu'il y ait eu la dedans... ça vous tue.
İçindeki şeyi hak etmiyorsun sen!
Tu ne mérites pas ce que tu portes en toi!
- Kasanın içindeki pasaportları ve
- J'ai vu les passeports et le téléphone
Bir keresinde az daha iş olacaktı ki birden sağlık ekibi geldi çünkü birileri biranın içindeki arpaya alerjisi olduğunu farketmiş.
On a presque couché ensemble à une fête, mais l'ambulance est arrivée car quelqu'un a découvert qu'il était allergique au blé dans la bière.
İçindeki ona karşı inanç mı?
Quelle confiance avez-vous en lui?
- Tıpkı bu topluluk içindeki annelerin endişeleri gibi.
- Comme les préocupations des mères en ligne.
Tüm şu kafamın içindeki plajdaki seks sorularına kadar çünkü bu bana Aruba'daki Sean'ı hatırlattı, ve plajda seks yerine kalbi kırık ve yalnız, ve tüm bunlar benim yüzümden.
Jusqu'à ce que cette question sur faire l'amour sur la plage soit restée dans ma tête, parce que ça m'a juste rappelé que Sean est à Aruba, et au lieu de faire l'amour sur la plage, il a le coeur brisé et il est seul, et tout est de ma faute.
Vücudunun içindeki atomik parçalanma giderek artıyor.
Augmente de façon exponentielle le taux de la scission dans son corps.
- Gideon'un içindeki teknolojiye benziyor.
On dirait la même technologie que Gideon.
Şehrin içindeki bir güzergahı açık tutmanı istiyorum.
J'ai besoin d'un itinéraire sécurisé traversant la ville.
Ve içindeki her şeyi aldım evraklar, müşteri dokümanları filan.
Et j'ai tout retiré... surtout des papiers, des dossiers de clients, etc.
Birleşik devletler içindeki en el değmemiş topraklar mavi çim eyaletinde.
Le Kentucky a le sol le plus solitaire d'Amérique.
Evet herkesin içindeki iyiliği görür.
Elle voit le meilleur en chacun.
Kardeşimi çıkartacak mısın? çünkü oğlunun içindeki şeytanın kötü olduğunu düşüyorsan, benimkinin ne yapabileceğini bekler ve görürsün.
Et vous allez innocenter mon frère tout de suite, parce que si vous pensez que le démon dans votre gosse était horrible, attendez de voir ce que le mien est capable de faire.
Bay Travers işleyişiniz içindeki gözüm ve kulağım.
M. Travers est mes yeux et mes oreilles dans cette opération.
Nöbetçileri zararsız hale getirip içindeki herkesle birlikte Avrupalı Kulübü'nü yakmaya başladılar.
Ils ont maîtrisé la garde. Ils prévoyaient de brûler l'European Club avec ses occupants.
İşimizin önemli bir kısmı insanların içindeki kötülüğü bulmak.
L'essentiel du boulot consiste à traquer le pire chez les gens.
İçindeki o kapkara, akan pislik.
La noirceur qui suinte à l'intérieur de vous.
Paulie'nin içindeki gezilerimi mi dışındakileri mi soruyorsun?
Dans ou en-dehors de Paulie?
İçindeki tüm koruyucu maddelerin sorumlusu?
Tous ces produits conservant?
Hep bir şeylerin içindeki gerçeği görmek için yetenekliydin.
Tu as toujours eu un don pour déceler la vérité.
...... annem, hindinin içindeki sakatatları almanı istemişti.
Maman t'avait fait atteindre l'intérieur de la dinde pour attraper les abats.
İçindeki kahramanı ortaya çıkar.
Sois le héros que tu sais que tu peux être.
Kalbindeki sözcükleri al ve kendi kendine yaz içindeki düşünceler, geçmişin senin de bildiğin gibi dünyanın geçmişi.
Lisez ces mots avec votre coeur, et écrivez les votre, vos pensées les plus profondes, votre histoire, et l'histoire du monde tel que vous la connaissez.
İçindeki şey bizim için daha önemli.
Ce qui est à l'intérieur est très important pour nous.
İçindeki o küçük şey.
La petite chose à l'intérieur.
İşte cevabı kutunun içindeki kırılıp saklanmış vazoda.
Peut-être que l'un de nous l'a cassé et caché dans cette boîte.
Karışık çerezin içindeki tüm kuru üzümleri kim yedi?
Qui a mangé tous les raisins de la réserve du voyage?
Ve seni yanıltsalarda, her zaman insanların içindeki iyiyi görüyorsun.
Et... tu as la capacité de voir le meilleur des gens même après avoir été injuste avec toi.
# İçindeki haşaratların tamamladığı #
♪ Complété avec des vermines pour 3 ♪
Biliyor musun? Bazen içindeki pırıltıyı görüyorum. - Bence sen...
Tu sais, des fois, je vois la lueur en toi.
Sanki kafanın içindeki tüm güzellik yüzüne yansımış gibi.
C'est comme si ton magnifique cerveau t'avait explosé au visage.
Kafasının içindeki güzelliğinin yüzüne yansıdığını söylemiştin.
Vous avez dit que son cerveau lui avait explosé au visage.
Balmumu içindeki mesajlar fark edilirse Londra'daki adamım ölür.
mon contact à Londres est mort.
Annenin içindeki her neyse, intihar ettiği için onu suçlama.
Mais peu importe la chose qui possédait votre mère, essayez de ne pas lui en vouloir de s'être suicidé.
Laboratuardan gelen rapora göre küvetin içindeki Dresller'mış.
Le rapport du Labo a confirmé que c'était Dresller dans la baignoire.
Gücünü senin içindeki aether'dan alıyor.
L'éther en toi l'a fait fonctionner.
Ahıra güç vermek için canlı bir varlığın içindeki aether'a ihtiyacın var. O da benim işte.
Pour alimenter la Grange tu as besoin de l'éther activé dans une forme humaine, moi.
Vince, babamla birlikte ahıra girersem onun içindeki aether'ı aktifleştirip boşluğu ve 27 yıllık döngüyü durdurabileceğimi söyledi.
Vince a dit que si j'entrais dans la Grange avec mon père, je pourrais activer l'éther en lui pour arrêter le Néant et le cycle des 27 ans.
Gecenin içindeki bir hırsız gibi bu şehri çaldın.
Tel un voleur dans la nuit, vous avez volé cette ville.
İçindeki savaşın karanlık bir aynası mıyım?
... le côté sombre de ta propre guerre intérieure?
Azizin tehdit edilmişti, kabus dünyasına çekildi ve içindeki günahkarı serbest bıraktı.
Ton saint était menacé, reclus dans un monde de cauchemars, et a laissé le pécheur régner librement.
İçindeki anneye ulaşmaya çalışırken yüzünün bir garip olduğunu biliyor muydun?
Tu sais que tu fais une tête bizarre quand tu te prends pour maman?
Ayrıca, 160 kilometre içindeki her polise Walker ve ÇuÇu'nun resmi gitti.
Et chaque flic dans un rayon de 160 km a une photo de Walker et Choo-Choo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]