Invite перевод на французский
13,553 параллельный перевод
Siz çocukları botumda ağırlayacağım, bir taşla iki kuş.
Je vous invite sur mon bateau, on fera d'une pierre deux coups.
Şimdi sizi finalistlerimizle tanıştırmak istiyoruz.
Maintenant, je vous invite à rencontrer nos finalistes.
Köpek savaşı dediğin tüm dernek arkadaşlarının bulabildiği en çirkin kızı davet etmektir. Şampiyon olan da normal hayatta asla çıkmayı düşünmediğin kızı getirendir ama bu acımasızca falan de değildir yani.
Non, le Combat de Chiens c'est une fête où on invite la fille la plus moche possible, et ensuite le champion est celui dont le rencard est comme un chien auquel tu ne jeterais même pas un os.
Şimdi çıkma teklif etme.
Ne l'invite pas maintenant.
Kusura bakma Brian. Artık davetli değilsin.
Désolé, Brian, je ne t'invite plus.
Hoşuna giden kaç kız varsa hepsini konsere davet et hangisi kabul ederse onu götür.
Si des filles te plaisent, invite-les au concert, et vas-y avec celle qui accepte.
Bu akşam birkaç kişiyi ağırlayacağım.
J'invite des gens ce soir.
Onları etkilemenizi öneririm.
Je vous invite à les impressionner.
Sizleri bu akşam yemeğe davet ediyorum.
Je vous invite à dîner ce soir.
Seni, kutlama için evime davet ediyorum.
Je vous invite chez moi pour la célébration.
Komut istemi ile misafir oturumu açabilirsin.
Tu peux utiliser une invite de commande pour entrer un nom d'utilisateur.
Yardımcım geç kalacak sanırım,... o yüzden saçmalamaya devam edebilirsin.
Mon associé est en retard, donc vas-y, invite moi à une promenade merdique.
Patty'e çıkma teklifi et.
Invite Patty.
Beni eve Derek davet etmişti. Arık olmadığına göre- -
Derek est celui qui m'a invité, et il n'est plus là, donc...
Bir adam müvekkilini yemeğe çıkaramaz mı?
- Un avocat ne peux pas simplement invité son client à dîner?
Ve sen en önemli misafirimizsin.
Et tu seras l'invité le plus important.
- En azından bu sene davet ettin.
Au moins tu m'as invité cette année.
Davet etmişiz gibi davranarak evimize gelirdi.
Montrant toujours la maison prétendre que nous l'avions invité.
Bir lisede içkili halde araba sürmenin zararları hakkında konuşmaya davet edildim.
J'étais invité à parler dans un lycée des dangers de l'alcool au volant.
Ben niye düğüne davet edilmedim?
Tu m'as pas invité.
Birkaç hafta önce bir kıza çıkma teklif ettim. Hiçbir şey demedi.
J'ai invité une fille récemment, et que dalle.
Beni şu Achilles Heel'daki olaya davet etti.
Elle m'a invité à l'after au Achilles'Heel.
Yemek eleştirmeni Nina beni evine götürdü. Dur.
La critique culinaire, Nina, m'a invité chez elle.
Berbat bir durumdayım. Çünkü ailemi ve birçok arkadaşımı davet etmiştim.
C'est craignos parce que j'ai invité mes amis et ma famille.
Küçük misafirimde bulduğum bir ortak yanım bu.
Une chose que j'ai en commun avec mon jeune invité.
Dr. Song, misafiriniz gemiye iniş yaptı, birkaç dakikaya sizinle olacaktır.
Dr Song, votre invité a embarqué, il devrait vous rejoindre dans peu de temps.
Siz ikiniz yeni nainsan misafirimizle kalın.
Vous deux, restez avec notre nouvel invité inhumain.
Isabel size misafir odasını gösterir.
Isabel va vous emmener dans notre chambre d'invité.
Ventris Kalesine hoş geldiniz saygıdeğer Baron.
Bienvenu au château Ventris, cher Baron. Vous êtes un invité d'honneur.
Görünen o ki, böyle bir hikâyem oluyor çünkü sonra beni tanıştırmayı düşündüğü sizin gibi tüm iş arkadaşlarıyla dolu şirket faaliyetine beni davet etti.
Ce qui s'est avéré être le cas, depuis il m'a invité à cette soirée avec tous ces colleges comme toi, à qui il veut me présenter plus tard.
Patronum bu gece beni evinde yemeğe davet etti.
Mon patron m'a invité à dîner ce soir chez lui.
- Sen evimizde misafirsin.
- Tu es un invité chez nous.
- Çok dürüst bir misafirim.
Un invité très honnête.
O zaman benim misafirim olursun.
Bien, vous serez mon invité.
İstediğinizi yapın.
Sois mon invité.
Halkın arasında olayı görüp tanık olanlar varsa lütfen bizi arasınlar.
Le public est invité à nous contacter, s'il a été le témoin de quelque chose.
- Bir misafirim var.
- Bonsoir. Un invité.
Başlamadan önce sizlere çok özel bir konuğu bu şirketin kurucusu ve akıl hocam Doktor Hank Pym'i tanıtmak isterim.
Avant de commencer, j'aimerai vous présenter un invité très spécial. Le fondateur de notre entreprise et mon mentor. le Dr Hank Pym.
Ama, yarın misafirimiz gelecek...
Mais nous avons un invité qui arrive demain...
Divan, Otto Düring'i onur konuğu olarak G. Alladia Kampı'nı ziyarete davet ediyor.
Le conseil convie Otto Düring pour visiter le camp Général Alladia comme notre honorable invité.
Bay Düring buraya Berlin'deki kumandan El-Amin tarafından davet edildi.
M. Düring a été invité ici par le Commandant Al-Amin à Berlin.
Yoksa hükümet beni neden buraya davet etsin ki?
Pourquoi alors le gouvernement m'aurait invité?
Lady Arrabuena yarın için çoktan evine davet etti.
- Pourquoi? Lady Arrabuena m'a invité chez elle demain.
General Said o sabah sizi birlikleri ziyaret etmeniz için davet etmiş.
Apparemment, le Général Said vous aurait invité à visiter les troupes ce matin.
Beni içeri davet etmene şaşırdım diyelim.
Je suis surpris que tu m'es invité à entrer.
Ben davet ettim.
Je l'ai invité.
İlk girdiğimde parti var sandım ve "Beni neden davet etmedi ki?" diye düşündüm.
Quand je suis arrivé chez toi, j'ai cru que tu faisais une fête et je me suis dit, "Pourquoi ne m'a t-elle pas invité?"
Çok ilginç, seni ofisime çağırdığımı hatırlamıyorum.
C'est marrant, car je ne me souviens pas t'avoir invité dans mon bureau.
Klaus davet edilmeyecek.
Klaus n'y sera pas invité.
Aynı fikirde değilsen sana bir misafir olduğunu hatırlatmam gerekecek.
Si tu as un problème avec cela, alors j'aurais besoin de te rappeler que tu n'es qu'un invité.
Şimdi çok değerli bir misafirimizi davet ediyorum.
Maintenant je voudrais prendre un moment pour souhaiter la bienvenue à un invité très spécial...