Inçe перевод на французский
4,724 параллельный перевод
Apandist daha ince olduğu için karnındaki delik de daha küçük olacak.
Et l'appendice est plus étroit, donc un petit trou dans l'estomac, plus de vie normale.
Seninle, evleri gazete dolu kaçık insanlar arasında çok ince bir çizgi var.
Il y a une très fine ligne entre toi et ces gens fou-fou qui vivent dans des maisons remplies de journaux.
Tamam, tek söylediğim tadını çıkarmak ve bağımlı olmak arasında ince bir çizgi var.
Ok, mais il ya une différence entre aimer et y être accro, c'est tout ce que je dis.
ince baskının hakkında endişelenmeyin Orada sizi incitecek hiç birşey yok
Ne vous inquiétez pas au sujet des contrats, il n'y a rien là-dedans à votre désavantage.
İnce bağırsağın birleşme yerini kes.
Coupez la jonction iléo-caecale.
Anahtarı, ince bağırsağa takılmış halde bulduk bu da, ince bağırsağın bir kısmının içini cerrahi eldiven ile tıkadığında, gazlardaki bozulma sonucunda kusardın.
On a trouvé... la clé logée dans le petit intestin, ce qui a formé des gaz de décomposition comme si... si on avait voulu sceller un morceau d'intestin dans un gant chirurgical.
Bak. Aşk ve delilik arasında ince bir çizgi vardır.
Écoute... il y a une ligne claire entre l'amour et la folie.
Ted doğru söylüyor. Arada ince bir çizgi var.
Ted a raison, il y a une ligne claire.
Bu kadar ince kartvizit yaptıklarını bilmiyordum.
- Il s'est fait des cartes de visite et tout. - Mm. Je savais pas qu'on pouvait en faire des aussi fines.
Adam müteahhit. Birilerine kaktıracak evi. İnce bir kat boya çakıp "konforlu, antika ev" ayağına meraklılarına satacak.
Foutre un coup de peinture dessus, l'appeler "un lieux chaleureux, authentique d'avant guerre"
Ama mesela annem uyurken yatağını aleve vermek yahut garaj kumarı olayını polise ispiyonlamak gibi çok büyük şeyler yaptığımdaysa ince taraf devreye girerdi.
Quelque chose de grave, comme mettre feu à son lit pendant sa sieste, ou dénoncer ses jeux clandestins : le côté mince.
Daha da çok, üzerim daha ince.
Plus froid. Moins de rembourrage.
- Yeterince ince.
Assez fin...
Şunu söyleyeyim, aslında o taşınma sırasında pek de ince davranmadım, iletişim kopukluğuna sebep oldum ve biraz bencilce davrandım.
Vous savez, en fait, j'ai mal géré tout ça, c'était malhabile, à cause de mon manque de communication et d'un poil d'égoïsme.
Sence de benim derim ince mi Garrett?
Vous pensez aussi que j'ai l'épiderme fragile, Garrett?
Sence derim ince değil mi yani?
Donc, vous ne pensez pas que j'ai l'épiderme fragile?
İnce değil.
Non.
Bu ince iş teklifi sayesinde Bayan Nassar ABD'de kalabilecek. Manhattan Arts Foundation finansmanı sağlayan kurum oldu.
Cette offre gracieuse permettra à Miss Nassar de rester aux États-Unis et a été possible grâce à une subvention de la Fondation des Arts de Manhattan.
- Duş bonesi ve ince kablo?
Tu as un bonnet de douche et un élastique?
Düzen ile kargaşa arasındaki ince çizgiyi kanunlar ve uygulanması oluşturur.
La loi et son application font la différence entre ordre et chaos.
İşte demokrasi ile diktatörlük arasındaki ince çizgi buradadır.
C'est la différence, le point où la démocratie devient dictature.
Tam senin tipin- - İnce, beyaz, dakik.
Will est tout à fait ton type... mince, blanc et ponctuel.
... ince sarı toz gibi görünüyor.
Oui, en fine poudre jaune.
Şimdi kendi heteroseksüel ve ince olan popomu bu işlere hiç bulaştırmayacağım. O kendi poposunu istediği yere koyabilir.
Maintenant, je vais garder mon beau petit cul sur le bon chemin, et il peut faire ce qu'il veut de son cul.
Vay be, bu gece bütün erkekler çok ince olmuşlar.
Les hommes ont l'air susceptibles, ce soir.
Buldum, içinde seninkinden daha fazla ince topuklu ayakkabı bulunan bir dolap.
Oui, un placard avec plus de talons que dans le tien.
Hazır konu açılmışken, yemeklerinde ince bir nüktedanlık var.
Bien que, ceci étant dit, votre cuisine a cette espièglerie.
En ince ayrıntısına kadar...
669 ) } Jusqu'au moindres détails.
Biliyor musun, daha önce hiç yanağında... ince, beyaz bir yara izi olduğunu fark etmemiştim. Seni tanımlıyor.
Et à travers les flammes, j'ai pu voir que la porte d'entrée était condamnée et peinte du "X" rouge de la peste.
Ooh, kollarının kısa ve bacaklarına göre ince olmasına bayılıyorum.
Oh, j'adore la façon dont vos bras sont trop court et mince par rapport à vos jambes.
Bir tartışmayı kazanmak için gerçekleri ince eleyip sık dokumayın. *
Donc, n'essayer pas de privilégier des faits pour gagner une dispute.
Şu anda ince şeyler düşünemiyorum.
Je n'ai pas de pensés courtoises en ce moment-même.
Ufak tefek sorunlar hep olurdu. Olduğu gibi birisiydi. Çok ince bir şekilde sürekli laf sokardı bana.
Pour des petites choses, sans arrêt, elle ne pouvait pas s'empêcher, de façon insidieuse, de m'humilier.
Bir daha ona dokunursan ince boynunu kopartırım.
Tu la touches encore une fois, je te dénuques instantanément.
- Dosyaları epey ince.
- Ces dossiers semblent un peu minces.
Artkafa üzerinde ince çatlaklar buldum.
J'ai trouvé des fêlures sur l'occipital.
Daha ince bir şekilde dile getirmiştin, tabii.
Vous l'aviez dit de façon plus élégante bien sûr.
Bu yeni iş için cinsel geçmişlerin en ince detaylara kadar sorgulanması gerekecek.
Ce nouveau travail consiste à recueillir l'historique sexuel dans ses détails les plus explicites.
Hiç bilmiyordum. Hep ince dudaklı kadınlarla çıkmıştım.
Mes copines avaient toutes de petites lèvres.
Onun o ince bileklerinin bayağı sorun çıkardığını söyleyebilirim.
Je dois dire que ces chevilles enflées n'ont rien arrangé.
Federal hükümet uzun süredir ince bir buzun üzerinde yürüyordu. Bugün içine düştüler. Teşekkür ederim.
Le gouvernement fédéral marche sur des oeufs depuis un moment, et aujourd'hui ils se sont effondrés.
- İnce naneli olanları da mı?
Même ceux à la menthe?
İnce cips, Spingles.
Ce sont les bonnes chips.
Uzun, ince ve ölü biri.
Il est grand, mince, mort.
Bir Gronckle'ı çağırmak ejderhanın kendisi kadar benzersiz bir şeydir ham, gırtlaktan şiddetli fakat ince bir kıvraklık ile.
L'appel du Gronk est aussi unique que le dragon lui-même... Brut, guttural, intense, mais avec une intonation subtile.
Biliyor musun, senin gibi temel ihtiyaçları için hırsızlık yapan buz gibi odalarda kağıttan ince battaniyelerin altında uyuyan ve de Drexlerlar gibilerin her gün nasıl rahat yaşadıklarını görüp sinirlenen bir sürü arkadaşım var.
Tu sais, j'ai beaucoup d'amis comme toi, voler pour bare essentiellement... dormant dans des chambres sans chauffage, sous des couvertures de papiers fin, et endurci comme c'est pas possible Les Dexler qui croyait tout acquis.
Seni son gördüğümde İtalyan kadınları, kırmızı şarap ve ince hamurlu pizzaya gömülmüş durumdaydın.
La dernière fois que je t'ai vu, tu te gavais de demoiselles italiennes, vin rouge et pizza à pâte fine.
Bak, ince buz üzerinde yürümek beni deli ediyor. O yüzden doğrudan söyleyeceğim.
Ecoute, marcher sur des œufs est en train de me rendre folle, donc je vais juste le dire.
Bu ince alayın bana kaybettirdiğini sanmayın.
Ne pensez pas que j'ai perdu le sens de l'ironie.
Ama dikkatli bir şekilde, çok ince bir şeyle kesilmiş.
Quelque chose de très fin a coupé tout le long avec une intention très claire.
İnce duvarlar.
Les murs sont fins.