Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ I ] / Inşallah

Inşallah перевод на французский

1,802 параллельный перевод
Henry tüm gücüyle testler yapıyor inşallah neler olduğunu bize söyleyecek.
Henry a entrepris toute une série de tests, donc, espérons que ça nous dise ce qu'il s'est passé.
Gerçekten senden nefret ediyorum inşallah kamyon altında kalırsın.
Mais sérieusement, je te déteste et j'espère que tu te feras renverser par un camion.
- Dönüşte pırıl pırıl. - Hadi, inşallah.
- A notre retour, tout sera net.
Akşam hepsini yapacağız inşallah.
On va faire la totale ce soir si Dieu veut.
İnşallah, inşallah.
J'espère. J'espère.
Hayır, inşallah onu Savunma Bütçeleri Kurulu önünde yüzsüz gösteri meraklısı olarak çağırdığını unutmuştur.
A-t-il oublié que tu l'as traité de démagogue devant la commission du budget?
Eğer "gelecekte inşallah" duygusuyla yaşarsanız, o hep "gelecekte inşallah" kalacaktır.
Si vous pensez en temps future, la réalisation restera toujours dans le future.
Daha yeteneklisindir inşallah.
J'espère que vous avez mieux que ça.
Çünkü öyleyse, inşallah ölmüştür yoksa ben öldürürüm.
Si c'est vrai, il vaudrait mieux qu'il soit mort sinon c'est moi qui le tuerai.
Bu olay olduğunda inşallah annesiyle birlikteydi.
J'espère qu'elle était avec sa mère quand... c'est arrivé.
Daha iyi de olacak inşallah, bakalım.
J'espére que ça se passe mieux cette année.
Evet, inşallah sen de kazanır gelirsin birlikte...
J'espère que toi aussi tu auras ton examen et que tu viendras aussi.
Her ne kadar soyunma odasından bir takım anlaşmazlık söylentileri gelse de inşallah bu sahaya yansımaz.
Cela, malgré les rumeurs de discorde dans les vestiaires. Espérons que ça n'entrave pas le jeu.
Öyle olmasam da,... yani şu anda sana âşık olmasam da, inşallah bir gün uyanır ve senin hissettiğini söylediğin gibi hissederim.
Et même si je ne suis pas amoureux de toi en ce moment, j'espère franchement qu'un jour, je ressentirai la même chose que toi.
Bir tehlikesi yoktur inşallah.
Eh bien, j'espère que ce n'est pas dangereux.
Tanrım, inşallah gelmez.
Mon Dieu, je n'espère pas.
Tabiki hayır, incitmemiştirim inşallah.
Bien sûr que non, mais ça ne vous nuit pas.
İnşallah enfeksiyon bulaşmaz.
J'espère que ce n'est pas infecté.
İnşallah, kızı bulacaksın.
Ne vous tracassez pas, ma chère.
İnşallah, tekrar karşılaşırız.
Merci pour la nourriture.
İnşallah değildir.
Je ne l'espère pas.
İnşallah Russell Nash'in bir sopaya geçirilmiş kafası değildir.
Espérons que ce ne soit pas la tête de Russell sur une pique.
İnşallah, etkilenecek.
Croisons les doigts.
İnşallah sağlam kanıtlarınız vardır.
J'espère que tu as un dossier en béton
- İnşallah iyi değildir.
J'espère qu'il n'est pas bon.
" İnşallah geberirsin sürtük.
"J'espère que tu vas crever, salope."
İnşallah ölümcül bir hastalığın vardır, DiNozzo.
Tu ferais mieux d'avoir une maladie mortelle, DiNozzo.
İnşallah, akılları karışır da ve herşeyi yerler.
Ils seront perturbés et mangeront tout.
- İnşallah elektrikli sandalyede geberirsin!
J'espère que tu brûleras en enfer!
Şu an bunun farkında olmadığını biliyorum ama... bir zaman sonra, İnşallah, algortitmaların ve yukarıda grip olmuş çocuğun arasında bir seçim yapmak zorunda kalacaksın.
Je sais que pour l'instant ça va, mais... si un jour, si Dieu le veut, tu dois choisir entre un de tes algorithmes et un des tes enfants au lit avec de la fièvre.
İnşallah kısa sürede sonuna gelirsin.
Je pense que cette histoire va se terminer bientôt.
İnşallah.
Il a intérêt.
İnşallah bir şey buluruz.
Ça a une gamme étendue d'autres utilisations.
İnşallah unutmayı da öğrenir.
Et espérons... Espérons... à oublier.
İnşallah odayı tutan uzak doğuludur.
Avec de la chance, l'asiatique qui a réservé la chambre.
İnşallah hepsini D-4'e koymamışsındır, çünkü "Free Bird," diyor ama "Let's Hear It For the Boy" çalıyor.
J'espère que tu n'as pas tout mis sur D-4... parce que ça dit "Oiseau libre", mais c'est vraiment "Hourra pour le garçon".
Senin gibi bir budala inşallah bunu kimseye anlatmamıştır.
Comme t'es un parfait crétin, Tu ne vas pas raconter l'histoire à qui que ce soit. Si tu le fais, souviens toi de ça : Je te retrouverai et je te ferai ta fête,
- İnşallah o kelepçendir. - Bence bu kesin "sarı ışık" durumu. - Kımıldama McGee.
Je crois que c'est une situation classique de code jaune.
İnşallah biri adamı çekmiştir. İçerden birinin yaptığı kesin.
En espérant qu'un d'eux ait une photo de notre homme.
İnşallah.
Espérons.
İnşallah Yoko Ono durumu yaşamayız.
J'espère qu'on ne se trouvera pas dans une situation à la Yoko Ono.
İnşallah istediğin şekilde olmuştur.
Oh.
İnşallah o günlerden biri değildir.
Espérons que ce ne soit pas le cas maintenant.
Celia? İnşallah sesini çıkarırsın, bak o zaman seni altındaki bezle oturtmuyor muyum? Tam bir hafta.
- Si tu fais le moindre bruit... je jure devant Dieu que tu resteras dans cette couche pendant une semaine.
İnşallah yağmur sabaha diner.
J'espère que ça va s'arrêter dans la matinée.
İnşallah. Çalışıyorum ben de. Uğraşıyorum.
Je travaille, je fais de mon mieux.
İnşallah cehenneme gidersin!
Va te faire voir!
İnşallah olacaklardan pişman olmam.
J'espère que je ne regretterai pas ça.
İnşallah bir gün uyanacağım ve... ayaklarım yerden kesilecek.
J'espère qu'un jour, je serai fou amoureux d'elle.
Cehennemde yanasın inşallah.
- Va en enfer.
İnşallah beğenirsin.
J'espère que tu l'aimeras.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]