Içten перевод на французский
3,011 параллельный перевод
Bazı zamanlar içten geldiği gibi olmayı seviyorum.
Quelques fois j'aime être spontané.
Reeta Montague ile Edmund Rogers'ın nikâhına en içten dileklerimle hoş geldiniz diyorum.
Je souhaite chaleureusement la bienvenue à ce mariage à vous tous de Rita Montague et Edmund Rogers.
Şimdilik bildiğimiz, saat 15 : 23'te 2 düzineden fazla kişinin aynı anda içten yanarak öldüğü yönünde.
Tout ce qu'on sait, pour le moment, c'est qu'à 15h23, plus de 20 personnes ont subi une sorte de combustion spontanée.
Ben de Grayson Global'i içten dışa araştırdım ve bu araştırma beni Roger Halsted adında bir adama getirdi.
Alors j'ai commencé à enquêter à l'intérieur de Grayson Global, et cela m'a mené à un homme nommé Roger Halsted.
İkinize de içten tebriklerimizi ve minnetimizi sunuyoruz.
Nos remerciements sincères et notre gratitude vous reviennent à tous les deux.
Bu özür pek içten gelmedi bana.
Cette excuse ne sonne pas de façon très sincère.
Bu bu içten bir sarılmaydı, dostum.
Ça... Oh... ça c'est un câlin, mec.
İnsanların başka bir yol olduğunu anlaması gerek. Görmeliler ki, insaniyete yeterince içten inanan birisi- -
Les hommes doivent savoir qu'il y a une autre voie, que quelqu'un avec une grande foi est prêt à...
Bir bakıcı aileden diğerine kovulup durmuştur içten içe işlerin sürekli yoluna gireceğini düşünür.
Elle va d'un foyer d'accueil à l'autre, tout en sachant qu'elle était destinée à mieux.
Fazlasıyla doğal ve içten biriydi.
il est vraiment naturel et authentique comme personne
Bu içten ve sevgi dolu eski dostlara
À de vieux amis si chers et si sincères
" Sen yanımdayken bulutlar birbirinden kopuyor, güneş daha da parlıyor ve aşkın kalbimi içten içe yakıyor.
"Ta présence chasse les nuages et fait briller le soleil un peu plus fort." "Ton amour a allumé... un feu dans mon coeur."
En içten saygılarımla, Manny Delgado.
Chaleureusement, Manny Delgado.
Herkesin ismini içten biliyorum.
Je connais tous les noms par cœur.
Yaptığım işin övgüsünü başka birisi aldığı için içten içe ağlama sesim o benim.
C'est le bruit de moi pleurant intérieurement pour avoir laissé quelqu'un d'autre s'approprier mon travail.
- Çok içten bu.
- Putain, c'est profond.
Bence içten içe önemsiyorsun.
Tout ça vous importe.
Bu tembel fakat içten çabalarınız hepsi çok değerli yeni iş arkadaşımız için. Mükemmel.
Cette modeste, mais sincère initiative est pour notre estimée nouvelle collègue.
Bana karşı çok içten davrandı.
Il a été très bon avec moi.
Senden tamamen içten bir cevap istiyorum.
Je veux un peu d'humanité de votre part.
Durumu içten halletmeye çalışıyorduk.
On essai de gérer ça en interne.
Öylesine bir bölgedeki bize muhalif olan bir rejim ile olan diplomatik krizi içten mi halletmeye çalışıyordunuz?
Vous essayez de gérer une crise diplomatique avec un régime hostile dans une région instable en interne?
Çok içten geliyor kulağa.
Elle sonne comme un battement de coeur.
Bana hep çok iyi davranırdı. Çok içten.
Elle était toujours gentille avec moi.
En içten dileklerimizle, Michelle, Katie ve Josh.
"Amicalement. Michelle, Katie, et Josh."
Hem içten hem dıştan. Size katılıyorum, Doktor Wolper.
Dr Wolper, je souscris à votre opinion.
Bana pek içten gelmedi.
Je ne le sens toujours pas.
Sanki biri içten çöküntü yaratmak ister gibi.
Quelqu'un essaye de foutre la merde de l'intérieur.
Saldırıların içten kaynaklandığını biliyor.
Il sait que ces attaques viennent de l'intérieur.
Hiç içten gelmedi bana.
Ca semblait pas sincère.
Bruno Jacoby, kişisel bir şey, içten bir şeyler yazmam gerektiğini söyledi.
Bruno Jacoby dit que j'ai besoin d'écrire quelque chose de personnel et qui vient du coeur
- Shanna, çok içten bir performanstı.
- Shanna, honnête performance.
Ve seni içten içe kan ağlatırlar.
Et ils vous déchirent de l'intérieur.
O kadar sessiz ve içten bir şey asla işe yaramaz.
Tu sais? Ce sont ces chansons discrètes, intimistes qui vont marcher.
Onlar için yeterli olduğumuzu düşünsek bile içten içe işin öyle olmadığını biliriz.
Même quand on pense que l'on est assez pour eux, au fond, on sait qu'on ne l'est pas.
Katlandıklarınız için en içten teşekkürlerimi sunuyorum.
Je vous remercie du fond du cœur.
Yağmurlu havalara uyan, hoş ve içten şeyler vardır ya...
Certaines choses sont plus agréables par ce temps.
Ona içten dileklerimizi ilet.
Transmettez-lui nos meilleurs vœux.
Bunu içten söylüyorum.
Je veux dire, vraiment.
Amerika Sağlık Görevlileri Sendikası adına bugün buradaki davranışımdan ötürü en içten özürlerimi sunarım.
Au nom de l'association des urgentistes d'Amérique, je présente mes sincères excuses pour les méthodes énergiques que j'ai utilisées aujourd'hui.
İkimiz de kendimizden emin görünmeyi seviyoruz. Ama içten içe o kadar da emin değiliz, değil mi?
Derrière notre attitude assurée, nous ne le sommes pas tant que ça.
O derin, içten an geldiğinde ölen ben olmayacağım.
Et dans ce moment intime, quand la personne qui meurt n'est pas moi...
Birini senin gibi içten, garip ve açık halde görüp de kafanda dalga geçmene yol açmamasının ne kadar nadir olduğunu biliyor musun?
Tu sais à quel point c'est peu fréquent de voir quelqu'un faire quelque chose de tellement ouvert et honnête et bizarre et de ne pas se moquer d'eux intérieurement?
İçten dışa çözülürken biz de onu inceleyebiliriz.
Et nous pouvons le traiter alors qu'il dégèle de l'extérieur.
İçten bir birlikteliğin, dışarıya gösterim şekli.
C'est un symbole extérieur d'un lien intérieur.
İçten gelen sözlerinizin kıymetini biliyoruz.
Ah vos mots sonnent justes et ils sont appréciés.
- İçten içe yargılıyorsun.
Mais tu me juges.
İçten içe asla başarılı olmayacağını bildiğim...
- être impossible.
İçten biri olduğunuzu düşünmüştüm.
Je pensais que vous étiez franche.
İçten içe, biliyordum.
Au fond de moi, je le savais.
İçten içe muhakkak heyecanlanmış olmalısınız.
Mais au fond, vous avez du sentir un certain frisson, jah?