Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ I ] / Işığın

Işığın перевод на французский

4,992 параллельный перевод
Işığın, yani var olan en hızlı şeyin Dünya'dan bize ulaşması 100 bin yıl sürüyor.
Nous sommes à présent à cent mille années lumières de chez nous. Cela prendrait à la lumière, la chose la plus rapide qui soit, cent mille ans pour atteindre la Terre.
Işığın Tanrısı, bize yol göster...
Seigneur de la lumière montre-nous le chemin
Işığın Tanrısı, koru bizi! Çünkü gece karanlık ve dehşet dolu.
Sois notre défenseur, ô Maître de la Lumière, car la nuit est sombre et pleine de terreurs.
Işığın Tanrısı'nı bulana kadar.
Avant que vous ne trouviez le Maître de la Lumière?
Yoksa neden Işığın Tanrısı, yüzüne öyle bir iz bıraksın?
Le Maître de la Lumière lui a marqué le visage pour ça.
Ama aslında iki tane var. Işığın, sevginin ve mutluluğun tanrısı ile karanlığın, kötülüğün ve korkunun tanrısı.
Il n'y en a que deux... un dieu de la lumière, de l'amour et de la joie et un dieu des ténèbres, du mal, et de la peur.
Sarı renkle yazılı mavi ve yeşil renkle yazılı sarı görünür renklerle uyuşuyor, ve yazılı kelimeler yerine şekiller tercih edilir. Işığın spektral kalitesi, tabiri caizse renklerin ingilizcesini yazmaktan çok daha objektifdir.
"Bleu", en jaune, "jaune" en vert, correspondent à ce qu'on voit, pas aux mots, parce que le spectre de la lumière est plus objectif que le nom des couleurs écrit.
Işığın sürekli değişmesi çok hoşuma gidiyor.
J'aime comme la lumière change.
- Işığın da oldu.
- Le feu est vert. Lâchez le frein et démarrez! Vous ne voyez plus.
Bu Takanuva, Işığın efendisi.
C'est Takanuva, le Guerrier de la Lumière.
Bu bir metre ya da mil gibi bir uzaklık birimidir. Işığın bir yılda katettiği mesafeyi belirtir.
C'est une unité de distance, tout comme le mètre ou le mile.
Işığın, herhangi bir yönde 6,500 ışıkyılından daha uzaktaki bir yerden Dünya'ya ulaşması için yeterince zaman olmazdı.
On ne pourrait pas. Il n'y aurait pas eu assez de temps pour que la lumière parvienne à la Terre de n'importe où plus loin que 6 500 années-lumière dans toutes les directions.
Işığın altına. Evet.
Venez là, sous la lumière..
Düğmeye basın. Işığın yanmasını bekleyin ve tamam.
Appuyez sur l'interrupteur attendez la lumière, et bingo.
# bir nefes kadar bana yakın olmadığın # # bir gün bile yoktur hayatımda # # ve bunlardan geçerken Ben bildiğime tutunacağım #
[And what I know is there will never be a day ] [ Et ce que je sais, c'est qu'il n'y aura jamais un jour ] [ You aren't just a breath away ] [ Tu n'est pas seulement un souffle ] [ And through it all l've gotta hold to what I know ] [ Et à travers tout cela, je tiendrai fermement à ce que je sais]
Umarım bizi iş başında hayal kırıklığına uğratmazsın, bu utanç verici bir durum olur.
J'espère que tu vas pas nous laisser tomber Ce serait dommage
Sadece bilin diye söylüyorum işi almamamdaki sebep ben birilerini desteklerken çok daha iyi iş çıkardığımı düşünüyorum.
Pour votre information... Si je n'ai pas accepté ce boulot, c'est car je suis meilleure en soutenant quelqu'un d'autre.
Sonra Nicholas Cage gibisinden TV'ye iş yapmayan büyük bir film oyuncusuna teklif edecekler. O da bir süre bunları etrafında dolaştıracak. Sonra çıkıp TV'ye iş yapmadığını söyleyecek.
Puis ils l'offriront à un gros acteur de film comme Nicolas Cage, qu'on sait qu'il ne fait pas de télé, mais il les baladera un temps, puis dira qu'il ne fera pas de télé.
He he. Pisicikler boşuna uğraşmayın Işığı yakalayamazsınız.
C'est pas possible d'attraper la lumière!
Riley, başvurmadığın, hatta haberdar bile olmadığın bir iş için aylardır inceleniyorsun.
Riley, vous avez été observée pendant des mois pour un travail qui ne vous correspond pas et que vous ne connaissez pas.
Andre beni dinle düğün olayı şuanda yaptığın en iyi iş.
Andre, le mariage, c'est ce que tu as de mieux en ce moment.
Ne yaptığınız umurumda değil ona bir iş bulabilirsiniz, şeker hastalığını tedavi ettirebilirsiniz,..
Vous pouvez faire n'importe quoi pour elle, lui trouver un boulot, guérir son diabète, lui apprendre à lire.
Çok iyi bir iş çıkardığını söylüyorsun.
Vous dites qu'il a fait un travail si remarquable.
Kim olduğunu, nerede olduğunu, bunların nerede başladığını bilmiyorum ama bu iş onda bitiyor.
Je sais pas qui c'est, je sais pas où il est, je sais pas où commence tout ce bordel, mais ça finit avec lui.
Ayrıca mülkün fiyatı belirlenirken ne kaybettiği iş ne de sorumluluklarını aldığı üçüncü kişiler göz önüne alınmıştır.
Le calcul, de plus, n'inclurait pas les pertes d'exploitation ni ses engagements vis-à-vis de tiers ( art. 281 du Code civil ).
- Yanlış Kanadalıya çattın. - Söyleyeme çalıştığı sizlerle iş yapma sayfasını kapattık.
Les mauvais canadiens ce qu'il essai de dire est que nous somme prêt à faire des affaires avec vous
Yaptığınız iş bu. Fonksiyonunuz bu.
C'est votre boulot.
Kimin ne iş karıştırdığını daha geniş bir zamanda çözeriz.
Nous verrons bien qui a merdé et comment quand nous aurons plus de temps.
Gerçek şu ki, Adrian Cross'la iş yaptığımı bilmiyordum.
En réalité, je n'ai jamais su que je faisais affaire avec Adrian Cross.
Erkek arkadaşımın teknesi vardı. Birlikte denize açılırdık. Daha sonra ayrıldığımız zaman iş bulmak zorunda kaldım.
Mon petit ami avait un bateau, on a navigué ensemble... et quand on a rompu j'ai dû chercher du travail et j'ai trouvé celui-ci.
Aklıma gelmişken bazı kişiler Hayat Kısa'nın iyi olmadığını düşünebilir.
Life Is Short n'était sans doute pas très bonne.
Yeni Kurucu Babalar'ın yaptığı iş önemli.
Les N.P.F. font un travail important.
Işığı karanlıktan ayırabilen bakterilerin bunu yapmayanların aksine kesin bir üstünlükleri var.
Ces bactéries pouvant différencier la lumière de l'obscurité avaient un avantage décisif sur celles qui ne le pouvait pas. Pourquoi?
Başkan ile iyi iş çıkardın. Duyduğuma göre yeşil ışığı yaktı.
Beau travail avec le Président.
İş, nişan aldığın sırada ağırlık yüzünden namluyu yukarı kaldırmamakta bitiyor.
L'astuce est de ne pas remonter le canon lorsque vous visez à cause du poids.
Gece yarılarında kanlı Charlotte'un koridorlarda yürüdüğünü... Işıklar söndükten sonra ortalıkta dolaşacak kadar aptal kızları avladığını...
Comment Bloody Charlotte parcourt les couloirs en pleine nuit, à la recherche des filles assez stupides pour traîner seules après le coucher.
Ona, beni iş yükünü hafifletmek için işe aldığınızı söylersiniz.
Vous lui dites que vous m'embauchez pour l'aider avec sa charge de travail.
Sana bir iş buldum, karşılığında sen ne yaptın?
Je t'ai eu un job, et que as tu faits?
Yaptığınız iş koluna "istihbarat" mı diyorlar?
Et on vous appelle services de renseignement...
Kardeşinin, işini çalması nasıl da yaralamış olmalı ya da bu iş için zaten yeterli olmadığın için mi böyle oldu?
Ça a dû vous coûter que votre soeur vous pique votre boulot... ou alors n'étiez-vous pas à la hauteur à la base?
Işığın yandı.
Le feu est vert.
Ne iş yaptığını biliyoruz yani.
Je veux dire, nous savons ce qu'il fait.
Anladığım kadarıyla Bay Dern'le aynı zamanda iş ortağıydınız.
J'ai compris que Mr Dern était aussi votre partenaire?
Isıran mı? Onu yakaladığını zannediyordum.
Vous le teniez, non?
Bir iş. Eğer bunu kazanırsa birine iş ayarladığınızı duydum.
Apparemment, on obtient un poste si on est choisie.
Onun ne iş yaptığını bilip bilmediğni bilmiyorum.
Vous savez ce qu'il fait?
John Herschel zaman yolculuğunun yepyeni bir türünü bulanlardan biriydi. Işığı ve anıları saklamanın bir yolu.
John Herschel fut un des fondateurs d'une nouvelle forme de voyage dans le temps, un moyen de capturer la lumière et les mémoires.
Bu ünlü bakıcılığının, kolay bir iş olması gerekiyordu.
Babysitter ces célébrités.
Yaptığınız karlı bir iş değildi, hayatım.
C'est un principe de base, petite.
Köprünün peşini bırakacağını söyledin, ardından benim arkamdan iş çevirdin aynı az önce yaptığın gibi.
Vous avez dit que vous lâchiez le pont, puis vous êtes allé derrière mon dos - comme vous le faites en ce moment.
Uluslararası İş Makineleri, ya da genel tabirle IBM tarafından üretilen bir ürünü söktüğün ya da parçalarına ayırdığın hiç oldu mu?
Avez-vous déjà tenté de démonter un produit fabriqué par International Business Machines, plus connu sous le nom d'IBM?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]