Jete перевод на французский
7,695 параллельный перевод
Gerin Ashley.
Plus tendu, Ashley. Grand jeté.
Trey, sen ona büyük allegro mu diyorsun?
Trey, c'était ça, ton grand jeté?
Cesedi başka yerden getirip suyu bozsun diye kuyuya attıklarını söylüyor.
Il a été jeté dans le puits pour contaminer l'eau.
Suyu mikroplamak için birileri kuyuya ceset atmış.
Quelqu'un y a jeté un corps pour contaminer l'eau.
Halata neden ihtiyacımız olduğunu sordu, ben de anlattım. O da bana, kuyuya atılan adamın büyük bir ihtimalle aziz olmadığını ve orada kalmasının daha uygun olacağını söyledi.
Je lui ai expliqué pourquoi on avait besoin de corde... et puis il a dit que si l'homme a été jeté dans un puits... ce n'était sûrement pas un saint et qu'il valait mieux le laisser dedans.
Belki de kendileri koydular.
Ou c'est eux qui l'ont jeté dedans.
Belki de su satsınlar diye adamı kuyuya bilhassa attılar.
Peut-être l'ont-ils jeté dedans pour pouvoir vendre de l'eau.
Defterimi gören oldu mu? Yoksa onu da başından attın mı, Mambru?
Vous avez vu mon carnet de notes ou avez-vous jeté ça aussi?
- Onu bulup uçurumdan attın, değil mi?
- L'avez-vous trouvé? L'avez-vous jeté de la falaise?
Şöyle bir baktım ama yabancısıyım bu kitapların.
J'y ai jeté un coup d'œil, mais rien ne m'a semblé familier.
Flint ateşe başladığında bilsin ki kadının cesedini hisardan aşağı yuvarlarız.
Faire en sorte que Flint sache le moment où il devra faire feu que son corps sera jeté sur le mur.
Leslie'nin çocuklara bakıcılık yapacağız diye atmıştım onları.
J'ai jeté toutes les bombes puantes avant que tu ne gardes les enfants de Leslie.
Ona göstereceğim muhalefet ortadan kalkardı ve ve istediği gibi oynayacağı bir piyona dönüşürdüm.
Tout effort de ma part aurait été inutile et je n'aurais été rien de plus qu'un outil à utiliser avant d'être jeté.
Bana kalsaydı seni dışarı atardım.
Moi, je vous aurais jeté dehors.
Üzerime atladı.
Il s'est jeté sur moi.
Sonra arkadaşıma hain dedi ve onu denize dibine yolladı.
Après il a traité mon frère de mutin et l'a jeté à la mer.
Hepsine 2,500 $ verebilirim.
J'ai jeté un coup d'œil au camion.
Kesin noktayı unutayım, hiç hoş değil. Endişelenme, arkanı ben kollarım.
J'ai jeté des trucs aux assistantes, mais ça va.
Flaş haber : seni durdurmak için elimden geleni yaptım. Thad bir kere çıkıp geldi Lindsay Lohan sen de gibi içmeye başladın. Brooklyn'e gitmek için direttin,
Et tu as insisté pour aller à Brooklyn, tu m'as traînée chez Josh pour avoir un tatouage, et tu as jeté une pierre à travers sa fenêtre.
Atkı'ya bir göz attım ve oldukça okunabilir buldum.
J'ai jeté un coup d'œil au Foulard, et je l'ai trouvé très lisible.
* When she threw away her stick, Doğruca üstüne çullandım!
Quand elle a jeté sa canne, j'ai fondu sur elle!
Siktiğimin bagajına atılmış bir vaziyette olduğumu düşünürsek.
Il m'avait jeté dans un coffre!
Hasan beni lanetledi değil mi?
Hasan m'a jeté un sort, c'est ça?
Kendini kurşunun önüne atan muhteşem Bay Dalal.
Le merveilleux Mr Dalal qui s'est jeté sur le trajet d'une balle.
- Birisi kafasının arkasına geçirip bostanın oraya bırakmış.
Quelqu'un l'a frappé à l'arrière de la tête et l'a jeté derrière le verger.
- Neden burada olduğumuzu söylemek ister misin?
Tu veux me dire pourquoi il t'a jeté ici?
Michael birbirimizi öldürelim diye bizi buraya attı.
Michael nous a jeté ici pour qu'on se foute sur la gueule.
Michael kafamdan aşağı bir kasa fare döktü.
Michael a jeté un tonneau de rats sur ma tête.
Pablo'nun yere dönüp Hacienda Napoles'e son kez baktığını ve mesajımızı aldığını düşünüyorum.
J'espère que lorsque Pablo a jeté un dernier regard sur l'Hacienda Nápoles, il a reçu notre message.
Neden attın onu?
Eh. Pourquoi tu as jeté ça?
Ayrıca bilginiz olsun, hayvanlar yaramazlık yaparsa aynı hücreye atılıyorlar.
Et pour information, si un animal se comporte mal, il est jeté dans la même cellule.
Bu oylama şeysi kafamı karıştırıp duruyor.
Elle m'a jeté. Ouais, ce-ce truc de notes.
Öylece üstündeydi işte.
Juste jeté sur.
Kayık iskelesinde uyurken.
- Elle t'a jeté? - Je dors au chantier.
- Ayakkabılarını tuvalete atıp üstüne sifonu mu çektin?
Tu as jeté tes chaussures dans les toilettes?
Salak herif. Tişörtünü tuvalete mi attın?
Tu as jeté ta chemise?
- Evet. Bana bakarken seni evin dışına kilitlemiştim sende içeri girmek için bodrumdaki cama tuğla atmıştın hatırlıyor musun?
Tu te souviens lorsque tu me gardais et que je t'ai enfermée dehors et que tu as jeté une brique à travers la fenêtre du sous-sol pour rentrer?
- Geri attım.
- Je l'ai jeté.
Şu dakikada "güvenli" gibi terimler kullanmamayı yeğlerim.
Et bien, je n'aurai pas exactement été me jeté autour terme comme "coffre-fort."
Dahlia beni yüz yıl boyunca uykuya yatıracak şekilde lanetledi. Yüz yıl boyunca sadece bir yıl uyanık gezebiliyorum.
Je suis là à cause du sort que Dahlia a jeté qui m'a placé dans un profond sommeil pendant 100 ans, seulement pour se réveiller après pour quelques années.
Finn'in vücudunu lanetlediği büyüyü hatırlıyor musun?
Ce sort que Finn a jeté pour t'enfermer dans ton corps, t'en rappelles-tu?
Elimize geçen hafta bir kasa geldi ve Gloria çürükleri çıkardıktan sonra kullanmanın bir yolunu buldu.
On en a reçu toute une caisse, et Gloria a trouvé comment les faire durer après avoir jeté les pourris.
Ve siz vefasız piçlerin her biri benimle aynı maaşı almak için beni otobüsün altına atardı.
Et n'importe lequel d'entre vous, espèces d'enfoirés ingrats et égoïstes, m'aurait jeté sous un bus et écrasé pour ce salaire.
Jamie'yi büyüledi ve onu çevirip benden uzaklaştırdı.
Elle a jeté un sort à Jamie et l'a fait se détourner de moi. Elle me l'a volé.
Saldırıya uğradıktan sonra anahtarlarımı yolun şu tarafına fırlattı.
Après m'avoir attaqué, il a jeté mes clés de l'autre côté de la route, là-bas.
Ailem tüm kupalarımı atmıştı.
Mes parents avaient tout simplement jeté tous mes trophées.
- Beslenmemi attım. - İnanamıyorum sana Eddie!
J'ai jeté mon déjeuner.
Dört ofise dalıp bağırdı böyle.
La cinquième c'est la bonne. Il s'est jeté dans les quatre autres bureaux en criant cette phrase.
Kapıdan dışarı salladım.
Je l'ai jeté par la porte.
Evet, göz atmış olabilirim.
Ouais, j'y ai peut-être jeté un œil.
Benim görüşüm, suç laboratuarı ağı botun çok yakınına attı.
À mon avis, les scientifiques ont jeté leur filet trop près du bateau.