Job перевод на французский
7,787 параллельный перевод
Her neyse, Texas Montly'de Fiske gözlemevindeki bu pozisyon yayınlandı. Bir süre orada yaşamak ve şehir dışına çıkmak o an için gözüme güzel göründü. Ben de yaptım ve onların SETI programı hakkında yazmaya başladım.
Bref, j'ai eu un nouveau job à l'observatoire de Fiske, donc je suis partie là-bas, car quitter la ville me semblait bon pour moi à ce moment-là, et j'ai commencé à écrire des articles sur le programme SETI.
Şu anki işim, diğer insanlar için çalışmak, bu beni öldürüyor.
Mon job actuel, bosser pour un patron, c'est l'horreur.
Başardın!
T'as eu le job!
İşimi tehlikeye attın.
Maintenant, mon job est sur la ligne!
Yapma. Sırf işin diye sana öldürmekten daha hafif gözükmesin.
Allons, parce que c'est ton job ne fait pas qu'ils soient moins morts.
Tüm gün tarlada çalışsam kendimi öldürürdüm herhalde.
Je me tuerais si je devais faire ce job.
Tamam artik, biraz geri cekilmen lazim kontak kafa.
Okay, tu as besoin de te pousser et de trouver un autre putain de job.
Bugune kadarki en buyuk isin oldugunu soylemistin.
Tu disais que c'était le meilleur job que tu n'as jamais eu.
Demek baban beni öldürmek istiyor. İşimi ve öğretmenlik sertifikamı kaybedeceğim. Hatta belki cinsel bir suç sicilime işlenecek.
Donc ton pére veux me tuer, je vais perdre mon job, mes licences, peut etre fiché sur la liste des délinquants sexuel, parceque apparement, qu'importe ce qu'il s'est passé.
Öğretmeninin işini kaybettiği geceyi hatırlaman için bir hatıra.
Un souvenir pour se souvenir de la nuit où ton prof de math a perdu son job.
Demek istediğim, sanırım eninde sonunda yeni bir iş bulmak zorunda kalacağım. Ama doğrusu, Carmel o kadar iyi para veriyordu ki birkaç aya yetecek kadar birikimimiz var. Böylece işleri yoluna koyabileceğim.
Je suppose que je vais devoir me trouver un nouveau job, mais honnêtement, Carmel payait si bien que l'on a assez d'économies pour survivre quelques mois, jusqu'à ce que je puisse trouver quelque chose.
Bir iş var.
Il existe un job.
Ve benim işim ailemizi kurmak onun işi de aynen bunu söylüyor.
Et c'est mon job d'apporter des structures à notre famille, et son job de faire ce que je dis.
Kovulmadan durabilsek ve tembellik etmesek diyorum.
Ok, on essaie de garder notre job Shan, et de ne pas être si paresseuse?
Öyle sıradan bir iş değildi.
C'était pas n'importe quel job.
Peki ya gece işine ne oldu?
Et pour ton autre job de nuit?
Bir işte tutunamıyorsun, insanlarla kaynaşamıyorsun.
Tu n 'arrives pas à garder un job, tu ne peux pas sociabiliser.
Şuan yapmamız gereken düzeni sağlamak. Savaş çıkartmak değil.
Notre job pour l'instant est de maintenir l'ordre, pas d'inciter une guerre.
Ben işe gireceğim.
Je trouverai un job.
- Bu iş herkese göre değil.
Ce job n'est pas pour tout le monde.
Kovulduğu iş ise park teknisyenliği.
Le job duquel il a été viré? Ingénieur du parc.
Bilesin diye hani. Bak. İşimiz Marvin Webster'in katilini bulmak.
Écoute, notre job là est de trouver la personne qui a roulé sur Marvin Webster.
Senin hapiste olmanı kimin isteyeceğini bulmak benim işim.
En essayant de trouver qui pourrait vous vouloir en prison... c'est mon job.
Bakın, bu iş için çok iyi adaylar olduğunu görüyorum.
Ecoutez, je vois qu'il y a vraiment beaucoup de bonnes candidates pour ce job.
- İşi alamadım çünkü Üniversite mezunu birini arıyorlardı.
- Je n'ai pas eu le job parce qu'ils voulaient quelqu'un avec un diplôme.
Peki, ben o işi bulduğumda, hala bana yardım edecek misin?
Ok, donc quand je trouverai ce job, tu seras toujours d'accord pour m'aider?
Yapabileceğim en fazlası sana bir iş teklifi olur.
Tout ce que je peux faire, c'est te donner un job.
Pentagon'un baş hukuk müşavirliği işini kabul edeceğim.
Je prends ce job au conseil général du Pentagone.
- Hayır, Bu sizin göreviniz de Dr. Rizzoli.
- Non, c'est un job pour deux, Dr.Rizzoli
Barmenlik işini konuşmak için uygun bir zaman mı için?
Est ce le bon moment pour parler du job de barman?
Benim işim yüzünden seçildi.
Elle a été choisie à cause de mon job.
Pozisyon görüşmesi için mi geldin?
Vous passez un entretien pour un job?
Benim idolümdün.Beni bu işe aşık ettin ve şimdi nefret etmemin sebebi de sensin.
T'étais mon idole. Tu m'as fait aimer ce job, maintenant, tu es la raison de le détester.
İşe girersen veya okula gidersen, kalabilirsin de...
Mais... tu peux aussi rester si tu as un job ou vas à l'école.
Biraz çamaşır yıkadım. Alışverişe gittim ve kazançlı bir iş edindim.
Eh bien... j'ai fait un peu de lessive, suis allé faire des courses et ai trouvé un job rémunéré.
Bu yüzden işini mi kaybedecek misin?
Est-ce que tu vas perdre ton job?
Ayrıca Toby'nin işini riske atmak istemiyorum.
En plus, je ne veux vraiment pas risquer le job de Toby.
Bu iş benim her şeyim, arkamı koruyan başkomiser yardımcısı babam da yok.
Je n'ai que ce job et personne pour me couvrir.
Savcı olarak görevde kalırsa, şanslı demektir.
Et peut-être son job.
Senin için bir işim olabilir.
J'ai peut-être un job pour toi.
Onları ikna edecek adam sensin diyorum.
Je dis que vous êtes l'homme qu'il faut pour ce job.
Sen en iyisini yapmaya çalışırsın, o kadar.
Tu fais ton job, point.
Sabit bir işi, her gün gideceği bir yeri olur.
Un job stable, il aura quelque part où aller tout les matins.
Eski işi kadar kazanamaz ama.
Mais ça payera pas comme son ancien job.
Fiona'nın patronundan ben de iş isteyeceğim galiba.
Je crois que je vais avoir besoin du patron de Fiona pour me donner aussi un job.
Buradan mezun olduğunda 15 farklı iş teklifi alacaksın.
Tu auras 15 propositions de job différentes quand tu sortiras d'ici.
Senin işin bana tavsiye vermek beni yönetmek değil.
Ton job est de me conseiller, pas de me diriger.
Tabi şimdiye kadar çok iyi iş çıkardılar.
Ouais, ils ont fait un super job jusqu'ici.
Sen bir doktorsun ve öyle davran!
Fais ton job.
En pis iş.
D'accord, et le job malodorant.
Şu anki işini mi?
Ce job?