Jordan перевод на французский
3,993 параллельный перевод
Ya da herhagi bir şey yapmayız.
J'ai essayé d'obtenir une prise de Jordan.
Bilirsin, biftek düşünüyorum.
Jordan ne va jamais lui répondre, hein?
Ne olmuş?
Jordan n'est pas sur moi.
kusursuz bir pirzolayı ziyan etmek hiçbir şeyi kanıtlamaz.
C'est à propos de Jordan. Elle n'est pas...
Dadılık işini kabul ettiğinde bunu ona ben öğrettim.
J'ai connu Jordan seulement quelques jours, mais, écoute, je te promet.
Jordan?
Jordan?
Jordan nerede?
Où est Jordan?
Jordan, New York'tan bir başkomiser telefonda.
Jordan, il y a un Capitaine de la police au téléphone... il dit qu'un homme va venir me tuer.
Ben Jordan Conroy.
Je suis Jordan Conroy.
Jordan, lütfen, bize yardım et.
Jordan, s'il te plaît... S'il te plaît, aide nous
Michael Jordan formunda olsaydı kimse hücumu Scottie Pippen'a bırakmazdı.
Si Michael Jordan est en bonne santé tu ne laisses pas Scottie Pippen diriger l'attaque.
Michael Jordan formunda olsaydı kimse hücumu Scottie Pippen'a bırakmazdı.
Si Michael Jordan va bien, Scottie Pippen n'attaque pas.
Ne istiyorsun Jordan?
Qu'est-ce que tu veux Jordan?
Bunları ayakkabınıza geçirin lütfen Bay Jordan.
Pourriez-vous mettre ça sur vos chaussures, M. Jordan?
Korkarım tanışma faslına vaktimiz yok Yüzbaşı Jordan.
On n'a pas le temps pour des présentations, capitaine.
Anladın mı Jordan? Bu iş çantada keklik değil. Aslında...
Vous comprenez, Jordan, que cette mission n'est pas une sinécure.
Son bir şey daha var Jordan.
Une dernière chose, Jordan.
- Pilot Hal Jordan'mış.
- Le pilote était Hal Jordan.
- Hayır, bu yeni bir tanık.
- Un nouveau témoin. Jordan
Jordan Kallahaleycar.
Kallahaleycar...
- Jordan Karahalios yani.
- Jordan Karahalios?
Jordan Karahalios'un belirtiğine göre, Eli onunla 18 Şubat'ta görüşmüş ve Jordan'ın itirazlarının üzerinden dolu bir oy sandığını göz önünde bulundurmaya ihtiyaçları olduğunu söylemiş.
Jordan Karahallos a déclaré avoir rencontré Eli le 18 février et qu'il lui a dit, malgré les objections de Jordan, qu'ils aient eu besoin d'envisager une urne pleine.
Jordan ile yer değiştirmişti.
Il avait été remplacé par Jordan.
O nedenle Jordan, Eli tarafından reddedilmiş olamaz.
Donc Jordan ne pouvait pas être congédié par Eli?
Jordan, o anda kampanya yöneticisi miydi?
Donc Jordan a été le directeur de campagne à ce moment-là?
Jordan Helms adlı birini arıyorum.
Je cherche un homme nommé Jordan Helms.
Öncelikle, Jordan Helms sadece YouTube'a konuşmalar yükleyen bir eylemcidir.
Pour commencer, Jordan Helms est juste un activiste qui poste sur YouTube.
Amy, Jordan Helms diye birini tanıyor musun?
Amy, tu connais un certain Jordan Helms?
Jordan.
Jordan.
Son günlerde bir çok kez Jordanı düşünüyorum.
Je pense souvent à Jordan ces temps-ci.
Onlar, Jordan olmak isterdi, ben, Pat Riley.
Les autres, ils voulaient être Jordan, je voulais être Pat Riley.
- Birlikte çalıştığım bir kız var...
Il y a une femme avec qui je travaille... Maggie Jordan.
- Maggie Jordan. Bunu işkenceye çevirmeye gerek yok.
On n'est pas là pour rendre ça difficile.
- Ben Maggie Jordan'ın oda arkadaşıyım.
Je suis la colocatrice de Maggie Jordan.
- Ben Maggie Jordan.
- Je suis Maggie Jordan. - Bonjour.
Jordan Stern ve açıklanamayacak bir şekilde, Tina Cohen-Chang.
Et, inexplicablement, Tina Cohen-Chang.
Michael Jordan.
Michael Jordan.
Uçan Jordan'ın Air Max 24 ayakkabıları gibi.
Les Air Jordan. Numéro 24.
Oh, Jordan, desteğin için teşekkür ederim.
Jordan, merci pour votre soutien.
Bunu daha sonra yapacaktım ama, bu sabah bir arkadaşım ile garip bir telefon konuşması yaptım ismi- - Jordan Sawyer.
J'allais le faire plus tard, mais j'ai reçu un curieux coup de téléphone ce matin d'un de mes amis- - Jordan Sawyer.
Jordan bana Randolph'u el değmemiş şekilde geri getirdi.
Jordan m'a rendu le Randolph en parfait état.
Görünüşe göre Jordan hâlâ ölü adam nöbetinde. - Bunun için Vince'le konuşabilirim.
On dirait que Jordan est toujours sur des lieux de crime.
Burada olmamalısın Jordan.
Tu n'as rien à faire ici, Jordan.
Karım senin yüzünden öldü.
Ma femme est morte à cause de vous. Regarde autour de toi, Jordan.
Sana sesini kesmeni söyledim Jordan!
Je t'ai dit de te taire, Jordan!
Wade, senin Audrey olduğunu biliyor.
Jordan sait.
- Jordan da biliyor. - Pekâlâ. Duke, Wade'le ilgileniyor.
Duke s'occupe de Wade.
Jordan da son gördüğümde kasabadan ayrılmak üzereydi.
Et quand j'ai vérifié pour Jordan, apparemment elle avait quitté la ville.
Jordan arabasını neden marinada bıraksın ki?
Pourquoi Jordan aurait laissé sa voiture à la marina?
Aimee Ryan...
... Aimee Ryan Jordan Stern.
Dikkat et Jordan.
Ah!