Kaput перевод на французский
209 параллельный перевод
Hitler'in işi bitti.
Hitler kaput!
Son, artık yok.
Kaput. Fini.
- Kaput.
Le capot.
Bana bozulmuş, bitmiş, mahvolmuş demişlerdi.
Ils m'avaient dit que j'étais kaput, fini, sans espoir.
Charles H. Kaput.
Charles H. Kaput.
Adanın batısındaki bütün telefonlar kaput, Fendall.
Aucun téléphone ne marche dans tout l'ouest de l'île.
Ama telefonlar kaput. Hepsi kaput!
Les téléphones ne marchent pas!
Kaput tamam, Bayan Fine.
C'est bon, Mme Fine.
- Subaylar kulübü gidiyor!
- Le cercle des officiers, kaput!
- İşte karargah gitti!
- Le Q.G., kaput!
Biz ona bone değil, kaput deriz.
Ce n'est pas un capot, mais un coffre.
Aynen Bette Davis gibiydi, bitmiş-tükenmiş-mahvolmuş halleri.
La grande scéne à la Bette Davis, fini-terminé-kaput.
Kaput.
Kaput.
Hitler, pislik!
Hitler Kaput!
Kaput süsü. 1981 Cadillac.
L'insigne de capot de la Cadillac de 1981.
Çörekleri almıştık, sonra Cilacı kaputun üzerine çıkmıştı, anadan doğma kolları açık, kaput aksesuarı gibi poz vermişti!
On avait les beignets et alors Waxer... Il était monté sur le capot a poil... les bras tendus. Il faisait le bouchon de radiateur!
Kocam da kaput olana dek kayıp durmuştu.
Feu mon mari, il le montait. Et paf! Il finissait les quatre fers en l'air.
- Kırık kaput süsü.
- Un enjoliveur de capot cassé.
Burnumu tıkar, aletime çift kaput geçirir, sonra da gider o liman orospularını bir güzel sikerdim.
Je plaisante pas. J'y allais en me bouchant le nez etje mettais deux capotes pour baiser toutes les putes du port qu'il y a lâ-bas.
Ve, benim ufaklığa lastik bir kaput geçirerek... ben boşalınca hamile kalmamanı garanti altına alabilirim.
Et si je mettais cet étui de caoutchouc sur Popaul, je serais sûr de ne pas vous engrosser en éjaculant.
Mafoldum.
Kaput.
- Dur bir saniye.
Kaput. - Attendez un peu.
Bu yeni bir modanın başlangıcıysa endüstrimiz öldü demektir.
Si c'est une nouvelle mode, on est tous kaput.
Kaput süsü olarak yaşamayı hiç düşündün mü?
Tu pourrais gagner ta vie en tant que garniture de capot.
Kararımı Verdim. Kaput!
Je veux dire que c'est fini.
Okuluna gidip, hayat bilgisi ödevini gördük hani "Brezilya, kaput ve güneş ülkesi" olanı.
On a vu ton exposé en sciences sociales. Tu sais : "Le Brésil, terre du caoutchouc et du soleil."
Kaput.
Il est kapout!
Kaput.
Oh, kapout!
- Kaput.
- Kapout.
Kaput! Şimdi!
Maintenant!
Tank kaput.
Tank kaput.
Birkaç tane kaput alayım bari.
Je dois investir dans des préservatifs.
Kaput.
Que dalle...
Hızlı! İşte aşağıda!
Toi Kaput, Schwein, ha ha ha!
Onun kaput kullandığını bilmiyordum.
J'ignorais que papa mettait une capote.
- Robin Hoods. - Hayır, yalnızca Hood ( kaput )
Tout au plus au coin des bois!
Bitirdim, kaput, fıni.
C'est terminé.
Kaput üstü arma gibi göründüğünü düşünüyorsun.
Tu penses que ça ressemble à une ornement de capot.
Kaput üstü ama gibi oldu.
Un ornement de capot.
Sen ne için buradasın? - Kalbim kaput oldu.
- Et toi, t'es là pour quoi?
Hurda olmuş!
Il est kaput.
Kaput yanıyor.
On le voit d'ici.
Çatı değil! Kaput, seni ahmak!
Pas le toit, l'aile!
Kaput medusa, yemek borusu şişmesi, basur, siroz, splenomegali.
Caput medusae, varices œsophagiennes, hémorroïdes, ascite, splénomégalie.
Kaput takmamı istemiyorlar.
On ne porte pas de capotes.
- Balık mahvolmuş?
Poissons kaput?
Susamurları da mı mahvoldu?
Les loutres aussi kaput?
Sosis yiyeceğim.
- C'est fini, kaput. Je mange des saucisses.
Kaput.
Fini.
- Böyle söylemeyin.
Kaput.
Kafana kaput mu taktın?
- Tu t'es mis un bourgeon sur la tête?