Karıcığım перевод на французский
1,540 параллельный перевод
Aslında seninle itirafın konusunda konuşamadık değil mi, eski karıcığım?
On n'a pas vraiment parlé de ta petite confession, n'est-ce pas, ex-femme?
Korkma karıcığım.
Ne t'inquiète pas, ma tendre femme.
Karıcığım, sen balatayı mı sıyırdın?
As-tu perdu la tête?
Beyaz bir kızla çıktığım için, arabamın yoldan çıkarıldığını ve o magandaların beni dövdüğünü mü gördün?
Tu m'as vu être tiré de la voiture et battu par ces blancs-becs parce que j'étais avec une fille blanche?
Bay Cotton, geçmişiyle irtibatını kesmiş olabilir, ama oğlunun bu cürümle bağlantısı bize, günahlarımızı alenen itiraf etmek ve kefaretini ödemedeki başarısızlığımızı hatırlatıyor. Onları tekrar etmemiz ise, bizi suçlu çıkarıyor.
M. Cotton a peut-être coupé les ponts avec son passé, mais la participation de son fils dans ce crime nous rappelle que notre manquement à nous confesser ouvertement et à expier nos péchés est ce qui nous condamne à les répéter.
Hastalıklı mizacım yüzünden, böyle bir mekanın, bana uygun olmadığını düşünüyorum, ve başka yerlerde fırsatlar yakaladım, burada kendi çıkarım için yapabileceğim en iyi şey biraz uzaklaşmak olacaktır.
Mais je me suis également mis à penser que mon tempérament ne sied pas à l'environnement que cet évènement va créer. Et d'autres opportunités s'étant présentées autre part, mes intérêts seront mieux servis si je prends du recul.
Yarattığımız iyi niyet ortamından çıkar sağlayacağımızı sanıyordum.
Je croyais qu'on allait capitaliser notre accueil.
Aslında onu yaşantımızdan çıkarıp sadece kendi listemdeki insalarla ilgilenmeye dönmek istiyordum. Hoşlandığın kız bu mu?
Je sentais finalement que je pourrais nous débarasser de lui en dehors de nos vies et que je pourrais revenir aider uniquement les gens présents sur ma liste.
Benim yaptığım, doktorlarınızla birliik olup sizi biran önce buradan çıkarıp evinize göndermek için çalışmak.
Mon métier est de faire en sorte de vous sortir d'ici et de vous ramener chez vous le plus vite possible.
Pazarlığa harcadığın her dakika mönüden bir yemek çıkarırım.
- Pour chaque minute que vous perdez pour négocier, je retirerai un plat du menu.
Başladığımız zaman seni doruğa çıkarıyorum. Sana sahip oluyorum. Benim için her şeyi yapıyorsun.
Quand on est bien lancés et que je commence à te faire jouir, je te possède, et tu ferais n'importe quoi pour moi.
Bugün Roy'un hapisten çıkarılmasını kutluyoruz. O da bana yeni bir şey öğrenip onda ustalaşmak için asla geç kalınmadığını öğretti.
Et Roy, dont nous célébrons aujourd'hui la libération, m'a appris qu'il n'était jamais trop tard pour apprendre de nouvelles choses et pour parfaitement les maîtriser.
Bu yüzden yasa dışı bir işe karışmadığımı söyledi size.
C'est pour ça qu'elle dit que je n'avais rien à voir avec un truc d'illégal.
Ama benim anlamadığım şu, Lucas'a bu kez güvenebileceğini nereden çıkarıyorsun?
Mais je ne comprends pas pourquoi vous pensez pouvoir faire confiance à Lucas cette fois-ci.
Buradan çıktığımda yapacağım ilk iş karını vurmak olacak.
Dès que je sors, je plante ta femme.
Sanki, nasıl desem, sanki iblisin karıştığı herhangi bir şeye ne kadar çok yaklaşırsam imgeler de o kadar güçleniyor.
C'est comme si... je ne sais pas. Je m'approche d'une certaine chose... en rapport avec le démon, et ces visions apparaissent. Ok.
On arabanın karıştığı zincirleme bir kaza mı var yoksa orta şeritte yavaş giden bir otobüs mü?
C'est une file de 10 voitures ou juste un bus très lent sur la file du milieu?
Eski karım insanlar beni duymasın diye yaptığımı söyler.
- Vous parlez toujours? - C'est pour pas être entendu.
Az önce, Jack Bauer'in yakalanması için emir çıkarıldığı uyarısını aldım.
Je viens juste d'apprendre qu'un mandat d'arrêt a été déposé contre Jack Bauer.
Yattığım son kadın karımdı, ve şimdi öldü.
La dernière femme avec qui j'ai couché, c'est ma femme. Mais elle est morte aussi.
Kızınızın parmağında oynattığı bu memuru genç kızların yaşça büyük erkekleri kullanabildikleri gibi kendi İstekleri için de kullanabileceği sonucu çıkarılamaz mı?
- Cela indique-t-il que votre fille, qui savait manifestement comment manipuler cet adjoint, le manipulait comme les jolies filles savent
Yani mesela mahallesinde dönen tezgahlar yüzünden bir vatandaş ortalığı karıştırınca oraya gidip herkesi toplamayacak mıyız?
C'est bien gentil de critiquer ce qu'on fait dans la rue, mais on va pas se retrouver avec des cadavres sur les bras?
Çöpleri dışarı çıkarıyordum siz ikinizin tartıştığınızı duydum. Muhtemelen buraya gelip, bir taraf tutmamı istediğinizin farkına vardım.
Je sortais mes poubelles quand je vous ai entendu avoir une petite dispute alors j'ai pensé que vous aviez besoin de moi pour prendre parti.
Crystal, bir dakikalığına dışarı çıkar mısın?
Crystal, tu veux bien nous laisser une minute?
Hatta bazen karımın benim kıskançlığım yüzünden öldüğünü düşünürüm ama her neyse, bu kimseyi ilgilendirmez.
Parfois, j'ai le sentiment que c'est ce qui l'a tuée.
Git o kancığın canını çıkar arkadaşım.
T'as visé juste en la traitant de sale conne.
Sanırım... Karılarının orgazm olup olmadığını önemsemiyorlardı.
Je crois que c'est parce que... ils se fichaient de savoir si leur femme jouissait ou pas.
Bana inanın, bu hikayelerin geldiği yerde dahs bir sürü var, yani yarın toplandığımızda sizlere nasıl olup da güzel bir kadim tarafından baştan çıkarılmak üzere olduğumu anlatacağım.
Croyez-moi, il y en a encore plein de là où est tirée cette histoire, et quand nous nous réunirons demain, je vous raconterai comment je suis presque tombé sous le charme d'une Ancienne!
Benim yaptığım gibi yapacaksınız. Eğer kafanız karışırsa ya da yoldan çıktığınızı hissederseniz, hasta mısınız diye sorarlarsa grubumuzdan birinin doktor olduğunu söyleyin.
Si vous êtes embrouillé, ou si vous vous sentez "à l'ouest"... et s'ils vous demandent si vous êtes malades...
Burada kendimize bile itiraf etmeye hazır olmadığımız mazoşistik seks, saplantılar... en derindeki arzular ortaya çıkarılır.
Le sexe le plus bas, le plus masochiste, les obscénités, le niveau le plus profond de nos désirs, que nous ne sommes même pas prêts à admettre...
- Eğer birinin onunla yattığını anlarsam bunu alır kıçından sokup ağzından çıkarırım.
Si jamais je découvre qu'un type sort avec elle, je prends ça et je lui enfonce tellement profond qu'il lui ressortira par la bouche.
Çıkarırsan ve çıkardığında sertse..... yemin ederim ağzıma alacağım.
Si tu la sors et qu'elle est dure, je te jure que je te la suce.
Tüm bunlardan hala bir isim bulamadığımızı çıkarıyorum.
J'en déduis qu'on n'a toujours pas de nom.
Sadece iş batırıldığı zaman ortaya çıkarım.
Je ne le fais que quand ça a merdé.
Bunun eski karılarıma nafaka ve çoçuk parası ödemek, ve karşılayamadığım çekler yazmak ve yataktan çıkmayan bir abiyle alakası var.
C'est en rapport avec les pensions, mes ex-épouses, l'éducation de mon fils, les traites que je n'arrive pas à payer. Je suis obligé de vivre chez mon frère.
Çıktığımız her şehirde, dışarı çıkar,
A chaque ville où nous jouions, il partait chercher
Ama neden çıkarıldığımı anlayamıyorum.
Mais je ne comprend pas pourquoi je suis éliminé.
Arkadaşım Raheem beni kutlamak için dışarı çıkarıyor. Üzerinde çalıştığı önemli bir projeyi bitirmiş.
Mon pote Raheem m'invite à faire la fête, car il vient de finir un gros projet.
Sığırlarım sırf fazla gaz çıkarıyor diye işletmemi kapatmak isteyenler var.
Il y a des gens qui fermeraient tout ma société parce que mon exploitation bovine est trop importante.
Sana anlattığımı öğrenirse, cesedim çıkar.
Si elle devine que je t'en ai parlé, Je suis un cadavre.
Ama tüm yaptığım bir kızın kafasını karıştırmak ve masum bir aileyi birbirine katmak oldu.
Mais tous ce que j'ai fait c'est manipuler une pauvre fille paumée et mentir à une famille innocente.
Eğer evde yığılsaydı ev sahibi birini aradı. Ya onu dışarı çıkarıp yardım çağırmadın ya da ona bir şey yaptın çünkü konuşacağını sandın.
Si elle était restée dans la maison, le propriétaire aurait appelé à l'aide, donc soit vous l'avez sortie sans lui porter secours, soit vous lui avez fait quelque chose car vous pensiez qu'elle parlerait.
Hayatının tadını çıkarırken, yaptığın hataları tekrarlamayacağım.
Quand je vivrai ta vie, je ne ferai pas les mêmes erreurs.
Karpuzlar hakkında ders verip patronluk taslamandan mı, beni yerip durmandan mı, yoksa ortaya çıktığımdan beri her işime karışmandan mı?
Tes entrainements sur des melons, tes réprimandes, ou ton intérêt général dans tout ce que j'ai fait depuis notre rencontre?
Kaynaklarımın söylediğine göre, bir çeşit karınca çiftliğini yönetiyormuşsunuz tabii karıncalar yerine insanlar üzerinde çalıştığınızı ve oranın bir laboratuvar olduğunu saymazsak.
Mes sources m'ont dit que vous aviez une sorte de ferme à fourmis, mais au lieu des fourmis, ce sont des humains, et c'est dans un laboratoire. - Vous êtes renommée pour votre éloquence, mais... - Lois!
Sana verdiğim hediye sadece yaladığım bir puldu ve bana göre... geleneksel Dan Humphrey karışık Noel CD'si yeterli.
Le seul cadeau que je t'ai offert, c'est coller un timbre et pour moi, la compil de Noël de Dan Humphrey - fera mon bonheur.
Senin kocan birden bir iki haftalığına şehir dışına çıkar mıydı?
Est-ce que votre mari quittait parfois la ville, soudainement, pendant une à deux semaines?
Onun etrafını beyaz ışık ve pozitif enerjiyle sarmayı iple çekiyordum. Bunu nasıl yapacağıma emin değildim ama en azından köpek bakıcılığını yaparım veya parkta yürüyüşe çıkarız diye düşünmüştüm.
Je voulais l'entourer de lumière blanche et d'énergie positive, je ne savais pas comment faire mais je pensais au moins lui tenir compagnie, l'emmener faire un tour au parc.
Benim inandığım şey, insanları bir süre kandırabildiğinizdir ve onlar bu konuda harika bir iş çıkarıyorlar.
Ce que je pense c'est qu'ils peuvent berner certaines personnes, et ils le font très bien.
İlk defa, birbirimize nasıl hissettiğimiz konusunda dürüst olma şansımız oluyor ve sen de hemen bu lezbiyenlik saçmalığını çıkarıyorsun.
Pour la première fois, on peut se dire ce qu'on ressent, et tu me sors tes conneries de lesbienne.
Bir ara, her açtığımızda kapıdaymış gibiydi ama şimdi kayıplara karıştı.
C'est juste que depuis peu, c'était comme-ci il était là constamment et maintenant il est porté disparu.