Kâfir перевод на французский
144 параллельный перевод
Kâfir!
Un infidèle!
En kötüsü de, ölümünüzün kâfir olarak gerçekleşmesi için size yardım etmek.
Pire, vous aider à réaliser ce dessein impie!
Kâfir!
Figure d'Antéchrist!
Kutsal yazıya saygısızlık ediyorsun kâfir!
Vous profanez la Bible.
O hâlde Tanrı'nın kendisi de kâfir.
Alors Dieu lui-même profane.
Dertlere düşerler inşallah! Hınzır kâfir, geber!
Je leur souhaite la même chose.
Kâfir olduğunu ve batıl inanç adı altında binlerce insanı yaktığını söyleyen bilgiyi ve algıyı engelleyenler bunun kurtuluşun tek yolu olduğu yalanını söyleyerek bu işten hoşnut olmazlar.
Cela ne plaisait pas à ceux qui barraient le chemin à la connaissance, qui te disaient hérétique et qui te brûlaient par milliers par superstition, pour ton soi-disant salut.
- Sen, muhteşem, kâfir bir hayvansın.
Vous êtes un splendide monstre païen!
Ve, "muhteşem kâfir hayvan" ibaresi aklından hiç çıkmadı.
Et l'expression "splendide monstre païïen" vous obsède toujours!
Başpiskopos geçinen bok suratlı bir kâfir.
Une infâmie désacralisée d'archevêque.
Bir patlama ile 20 kâfir öldürebilir.
Une rafale peut tuer 20 infidèles.
En lanet kurum olan bankacılık yaptıktan sonra evliliğin töresine, Kilise'ye veya Ordu'ya isyan dahi edemeden, işe yaramaz bir asi bir kâfir, bir ahlâksız ve bir bujuva eskisi olarak buradayım.
Comme je n'ai pas pu me rebeller contre l'Église, ni l'armée, ni le mariage, qui sont, avec les banques, les institutions les plus réactionnaires qui soient, moi, l'infidèle, le rebelle, et le libertin dans l'âme, je mène la vie d'un bourgeois respectable.
İnsanlara, kâfir olduklarını Hakkın yoluna geri dönmeleri gerektiğini söylemekle görevlendirildim.
Je devais ensuite convaincre les gens qu'ils étaient des impies, et qu'ils devaient reprendre le droit chemin.
Kâfir, ölüm saçan evladını sağlığına kavuştur.
- Viens. Restaure ta fille la plus impie, la plus meurtrière.
Kâfir.
Blasphémateur...
Kâfir!
Blasphémateur!
Kendini adam mı zannediyorsun, seni punkçu, madde manyağı, kâfir kaltak?
- Super! Tu te crois malin, saloperie de toxico de mes deux.
Kâfir!
Athées!
Kâfir!
Blasphémateurs!
Bu kâfir bizi helâka sürükledi.
Cet hérétique nous a condamné à l'enfer.
Kâfir!
Blasphème!
Bir sahtekâr! Kâfir!
c'est un imposteur, un blasphémateur!
İnsan vaftiz edilmiş olmamalı ve Hıristiyanlığa karşı kâfir olmalı.
L'humain devra être non-baptisé et devra ne pas croire en Jésus.
Ben kâfir değilim.
Je ne suis pas athée!
Stan bize vaftiz olmamış bir kâfir bulur.
Stanny peut nous aider à trouver l'humain.
Torunlarıma bu kâfir hakaretlerini dinletmem ben yalanları ve hileleriyle...
Je veux pas que mes petits-enfants entendent de tels blasphèmes dont les prévarications et les déceptions...
Ateşe bir şeyler atacağız tam kâfir işi.
On va faire un feu de joie. Ça va être l'orgie.
Kâfir, aramızda.
Le mécréant est ici...
Müezzini ezan okurken durduran Allahsız kâfir burada!
Le mécréant athée qui a essayé d'empêcher le muezzin de faire son devoir se trouve parmi nous!
Peki kâfir, vedalaşmadan mı gidiyorsun?
Alors infidèle, on s'en va sans dire au revoir?
Seni kâfir.
Hommes de peu de foi.
- Sessiz olman gerekiyor, kâfir.
! Silence, blasphémateur!
Ağzını topla, kâfir!
Mords ta langue, païen!
Onlar kâfir, komünist.
Ces Turcs-là sont des mécréants.
Düzinelerce kâfir öldürdüm.
J'ai massacré des dizaines d'infidèles.
Bu cezayı hak ettin, Kâfir!
Voici ton châtiment, païen!
İğrenç bir kâfir olarak Majestelerinin sadakat ve sevgi konularının arasına düpedüz halkı isyan ettirecek ve nifak tohumları ekecek şeyler yerleştirdi.
Cet hérétique détestable, a continellement inspiré et soutenu la sédition populaire, parmi les sujets tendre et loyaux de Sa Majesté.
Onlar kâfir insanlar, günahkârlar!
Ce sont des impies, des infidèles.
Bir kâfir tarafından zulme uğruyorum.
Je suis persécuté par un païen!
Sana onu yere indir dedim, kâfir!
J'ai dit : pose ça, espèce de sauvage!
Seni yalancı, hırsız kâfir!
Menteur! Voleur!
Kâfir topraklarına gömülmen benim hatam.
C'est ma faute si tu es enterrée ici.
Piskopos, bunun affı yok deyip, onu kâfir topraklarına gömmüştü.
L'évêque ne lui a pas donné l'absolution, on l'a enterrée dans la forêt.
Ve kâfir rahipler!
Et de prêtres impies!
- Bunu cesedinin üzerinde buldum. Paris'teki kâfir katliamı sırasında ölmüş.
- J'ai trouvé cette lettre sur son cadavre.
Yan, Kâfir!
Brûlez, Hérétiques!
Kâfir!
Hérétique!
Geber, kâfir!
Meurs, infidèle!
Yaşlı kâfir de öyle.
Le vieux mécréant aussi il est bon.
Bir kâfir.
Vous ne croyez pas au vaudou.
- Siktir oradan kâfir.
- Va te faire foutre, païen.