Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ L ] / Laf

Laf перевод на французский

12,302 параллельный перевод
Lafın gelişi.
Je le dis juste.
Bir bakmışsın milyonlarca hayran tarafından övülüyorsun sonra birden fantezi futbol oyuncusuyla laf dalaşındasın.
Une minute vous êtes gratifié par des millions de fans, et la minute d'après, vous êtes dans une guerre Twitter avec un joueur de foot virtuel.
Boş laf bunlar!
C'est absurde!
- Çocuk yapmaktan laf açilmisken üstümü basimi yikayayip senin evinin altini da kurcalayayim mi?
En parlant de... les bébés qui font, que dites-vous que je laver et fouiller votre vide sanitaire?
Sara'nın, senin ölü bir pancar olmanla ilgili yalan söyledi lafı mı?
Que Sara avait menti sur toi étant un bon à rien?
Connor'la Michaela'nın laf sokmalarına tamam ama delirmediğimi sen biliyorsun.
Je peux supporter les conneries de Connor et Michaela, pas de soucis, mais tu sais que je ne suis pas fou.
Kesinlikle seksten sonra duymak isteyeceğin laf değil bu.
C'est pas exactement ce que tu veux entendre après le sexe.
Biliyorum laf değil icraat istiyorsunuz ama icraatler de gelecek.
Je sais, je sais. Agir pas parler, les actions arrivent.
Rick lafını hiçbir zaman esrigemezdi.
Rick n'était jamais à court de révélations
O lafı bir tebrik kartı ya da şans kurabiyesinden mi buldun?
Vous avez eu ça d'une carte de voeux ou d'un biscuit chinois?
Gerçekten. Lafı geldiğinde oturtuyorsun.
Tu as trouvé les mots justes.
Bu laf umurumda değil.
Peu importe le mot.
Uzun lafın kısası patronum vücuduna büyük ilgi duyuyor.
Pour résumer, notre boss est intéressé par ton corps.
Senin adamın ağzı bayağı laf yapıyor. Evet, bunu yapabilir.
Ton gars pratique un beau jeu?
- Lafı bile olmaz.
- Pas de problème.
- Lafı bile olmaz.
- De rien.
Nasıl koydum lafı?
Boom! Je vous ai bien eu.
Bu adam yandaki restoranın sahibi ve söyleyecek bir çift lafı var hep birlikte gey dostumuzu dinleyelim.
C'est le propriétaire du restaurant d'à coté, et il a quelque chose à vous dire, alors écoutons notre ami gay.
Şimdi boş laf etmeyi bırak, yakınına git ve sinyal taraması yap.
Arrête ça, et rapproche toi de lui, cherche le signal.
Lafı bile olmaz.
C'est bon.
Ardından bir sürü laf daha ediliyor.
Puis, encore quelques mots.
Uzun lafın kısası Phil, Meg Ryan ise ben de onun Andy Garcia'sı olmalıyım.
L'essentiel c'est que... Phil est Meg Ryan, et je dois être son Andy Garcia.
Meğer gerçekten de korsanın eski mürettebatına lafı geçiyormuş.
Il semblerait que le vieux pirate avait vraiment de l'influence sur son ancienne équipe.
- İyi insan lafın üstüne gelirmiş.
En parlant du diable.
"Hayalet lafını bitirdiği anda Scrooge'un yüz ifadesi değişiverdi."
"La figure de Scrooge devint en un moment aussi pâle" "que celle du fantôme lui-même."
Orada lafını kesmek zorundayım Boden.
- Je vais vous arrêtez. Vous voyez, c'est pas une famille.
- Lafı olmaz. - Milyarderle konuşma nasıl geçti?
Et l'appel avec le milliardaire?
Walter, gün boyu sana olumlu yaklaştım ama artık lafını dinlemeyi bırakmam lazım.
Walter, je t'ai donné le bénéfice du doute toute la journée mais je dois arrêté de t'écouter.
Bir çift lafım var.
Quelques remarques.
Ve sakın Max çaldı deme çünkü o laf Randy'nin aksanından daha bayat artık.
Et ne dis pas que Max te l'a volé, car c'est devient plus ringard que l'accent de Randy.
Üzgünüm Randy, laf çakılacak en rahat kişinin sen olduğunu düşündüm.
Désolé Randy, tu étais la seule personne facile à attaquer.
Konuşman sırasında güzel anlar lafını mı kullandın sen?
Tu viens de placer "moments de beauté" dans une conversation?
Bir şeyler biliyor gibi ama ağzından laf alamıyorum.
Elle sait quelque chose mais je n'ai pas réussi à la faire parler.
Lafını keseceğim.
Elle te va bien.
Bu lafı tişörtün üstünde falan mı gördün?
Tu as lu ça sur un tee-shirt?
Çünkü laf ağızdan bir kere çıkar.
Parce-qu'une fois que c'est fini, c'est fini
Bilirsin, bu lafı her zaman köhne bulmuşumdur.
Vous savez, je l'ai toujours trouvé que ce terme désuet.
- Bütün duyduğum "Jaggers halletmeli." lafıydı.
J'ai entendu, "Jagger devrait régler ça."
Dan, yaşadığın şeylere saygı duyuyorum ama bir daha "ruh eşi" lafı edersen seni pataklarım.
Dan, je comprends ce que tu traverses, mais si tu redis un jour les mots "âme sœur", je vais devoir te frapper.
Lakin Shibabawa-sama'nın ağzından "musibet" lafı bir kez bile çıkmadı.
Mais jamais elle n'est allée jusqu'à dire qu'on était "dans la mouise"!
Lafımı sakınmamam gerek.
Je dois être franc Ici.
Brendan'ın adı geçse laf gene bana dönüyor.
BATAILLES LEGALES DE AVERY Même si c'est le tour de Brendan, ils parlent quand même de moi.
- Lafını keseceğim Pam.
- Je vous interromps un instant.
Şu ana kadar lafı edilmeyen bazı kesin bulgulardan konuşalım.
Parlons de quelques résultats qu'on n'a pas entendus.
- Burada lafınızı böleceğim.
- Je vous arrête.
Tam bir laf cambazıdır.
Un véritable agitateur.
Lafı olmaz.
Et aussi Beziqueel.
- Lafımı geri alıyorum.
- Je retire ça.
Çok erdemli bir laf, kardeşim.
- Totalement la classe, frangin. - Je sais!
- Lafını geri al.
- Retire ça.
- Lafı açılmışken...
En parlant de cela... HEUREUX :

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]