Lama перевод на французский
3,301 параллельный перевод
Karşılama komitemin bir parçası olmandan ötürü çok etkilendim.
Je suis touché que vous vouliez faire partie de mon comité d'accueil.
Hayır, Miami'nin yargılama alanının dışında kalıyor.
C'est pas dans la juridiction de la police de Miami.
Karşılama yemeği dört saat sonra başlayacak.
D'accord, écoute, le dîner de bienvenue commence dans 4 heures.
- Aşılama.
Les vaccinations?
Karşılama sırasında Caz müziği olur diye düşünüyorum.
Pour la réception, je pensais à un groupe de jazz.
Banka kasasından Atley'in dosyasını almaya gelen herhangi biri için küçük bir İran karşılama partisi.
Ah, une petite fête iranienne pour quiconque vient chercher le dossier d'Atley du coffre-fort.
Algılama konusunda biraz yardıma ihtiyacım var şu an.
Besoin d'un peu d'aide pour suivre.
Tatlımı bu kadar aşağılama.
Ne me les brise pas.
Bir saat içinde karşılama var.
Le rendez-vous est dans une heure.
Sebebini görene kadar beni yargılama.
Ne juge pas le comment sans connaître le pourquoi.
Tüm isteği huzursa, hoparlörün sesini arttırma gibi bir aşılama oluyor.
S'il veut juste la paix, un implant c'est comme avoir un haut-parleur qui va jusqu'à 11.
Saygısızlık olarak algılama Martha ; ama oğlunun mezarı yok çünkü onu yediniz.
Avec tout mon respect, Martha, il n'a pas de tombe car vous l'avez bouffé.
Hiç yargılama, küçüğüm.
Ne juge pas, petite garce.
Toby'e yalan söylemek, Dalay Lama'ya yalan söylemek gibi.
Mentir à Toby c'est comme mentir au dalaï lama.
- Ne güzel bir karşılama bu böyle.
- Sympa l'accueil.
Belki de beni yargılama hakkına sahip olmadığını biliyor.
Peut-être parce qu'il sait qu'il n'a pas le droit de me juger.
Yargılama sürecine ne oldu? Peki ya vatandaşlık haklarına?
Que faites-vous de la justice et des droits civiques?
Adil yargılama DCI'ın umurunda değil.
Le DCI n'est pas intéressé par une vraie procédure.
Beni kendi standartlarınla yargılama.
Ne me jugez jamais selon vos standards.
T.K. şu anda Dalai Lama gibi.
T.K est pratiquement ce putain de Dalai Lama.
Her zamankinden farklı bir karşılama.
Ça change de l'ordinaire.
Kişisel algılama.
Sans vouloir t'offenser.
- Skyler, Miriam... -... iki dakika buraya gelin. - Beni aşağılama Dirk.
- Skyler, Myriam, venez voir.
Kişisel algılama.
Ne le prends pas personnellement.
Pekâlâ bakın, hepinize bu karşılama için minnettarım ama eğer kusura bakmazsanız odama çekilmek istiyorum.
T-T-Très bien, euh, j'apprécie tout le mal que vous vous etes donné pour m'accueillir, mais si ca ne vous dérange pas, j'aimerais juste aller dans ma chambre.
- Bunu kişisel olarak algılama.
- Ça n'a rien de personnel.
Daha çok aşağılama ve hakaret.
Encore plus d'humiliation et de manque de respect.
Daha hoş bir karşılama bekliyordum.
J'attendais un accueil un peu plus chaleureux.
Süper refleksler, mükemmel görüş, sesi algılama falan yok.
Pas de réflexes super rapides, pas de super-vue, pas d'ouïe sur-développée.
Ve bayanlar, bu adama layık bir karşılama yapın.
Jeunes dames, donnez à cet homme une entrée digne de ce nom.
Sofia'nın Brezilya başbakanı için düzenlenen karşılama partisini kaçırmamalı.
Sofia ne doit pas rater la fête de bienvenue du président du Brésil.
Yani dedikleri gibi, etrafımızda başka bir boyut var ama bizde onları algılama yeteneği yok.
C'est comme ces gens qui croient en d'autres dimensions, même si on peut pas les percevoir.
Gördüğüm en güzel karşılama değildi, ama normalde olandan iyidir.
Et bien, ce n'est pas la plus chaude des salutations, mais c'est mieux que d'habitude.
Yargılama beni.
Ne me juge pas.
- Herkesin her şeyini karşılama fikrini nerden çıkardın bilmiyorum ama zaten yapamazsın bunu.
Tu sais quoi, je ne sais pas où tu as trouvé l'idée que tu dois être tout pour tout le monde Mais tu n'es pas obligé
Takım oyunu, göz teması ve iyi yargılama yapın.
Travail d'équipe, contact visuel pointu, bon jugement.
Karşılama komitesi olarak hâlâ bazılarımız eksik ama devam edip başlayacağız.
Nous sommes toujours en manque de personnes pour recevoir les gens du comité, mais nous allons pouvoir commencer.
Yarın öğlen, başkan yardımcısı ve benim Afganistan'dan dönen bir özel kuvvet birliğini karşılama planımız var.
Demain après-midi, le vice-président et moi devons aller féliciter le groupe des Opérations Spéciales qui rentrent d'Afghanistan.
Beni yargılama.
Ne me juge pas.
Ben Ruby'nin takımında olacağım ve oyun esnasında Charlie'yi aşağılama planını kurnazlıkla ortaya çıkaracağım.
Frank, je jouerai dans l'équipe de Ruby et pendant la partie, je lui soutirerai son plan pour humilier Charlie.
"Yowzah" lama yeter.
Ne fais juste pas "Yowzah"
Kişisel algılama.
Rien de personnel.
Sue lisede tutunmanın kurallarını belirtirken, ben de Ehlert'ten kurtulmanın kurallarını yazıyordum- - şekerli çörekleri sonrası için çantanda sakla, meşgul gözükmek için kağıtları karıştır, ve Ehlert seni gördüğünde ağzından çıkacak ilk sözlerin bir aşağılama olacağını bil.
Pendant que Sue établissait les règles de survie au Lycée, J'étais face à celles de chez Ehlert... cacher le donut soupoudré dans son sac à main pour plus tard, manipuler des papiers pour avoir l'ai occupée, et savoir que la première chose qui sort de la bouche d'Ehlert quand il vous voit sera toujours une insulte.
- ve Whoop'lama..
- Et le whooping.
Whoop'lama mı?
Le whooping?
Onun yanında bir de aşağılama ayini.
En plus d'un rite d'humiliation.
Beni yargılama.
Ne juge pas.
- Beni aşağılama, D.B.
Ne m'insulte pas D.B.
Amacı aşağılama olabilir.
- Peut-être l'humiliation.
Kişisel algılama, oğlum.
Ne nous en veux pas, mec.
Kişisel algılama, oğlum.
Prends pas ça personnellement, fils.