Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ L ] / Lampe

Lampe перевод на французский

3,033 параллельный перевод
Sizin için iki yıldır çalışıyorum ve hâlâ bana kahve yaptırıyorsunuz, kravatınızı temizletiyorsunuz bademcikleriniz şişmiş mi diye boğazınıza baktırıyorsunuz.
Je travaille pour vous depuis deux ans, et j'en suis encore à faire le café, à laver vos cravates, à vérifier avec une lampe si vos amygdales sont enflammées.
Pillerini kontrol etmeye başladım çünkü evde çalışan bir tane olmalıydı.
J'ai trié les piles, car avoir une lampe qui fonctionne, c'est important.
Fener?
- Lampe électrique?
Lambadaki krom topu dene.
Essaie la sphère en chrome sur la lampe.
Herhangi bir şeyi... Işığı yakar, zili çalar.
N'importe, celui d'une lampe, d'une sonnette.
Parktan 69. caddeye dönerken yolda Bay Westlake ve Bay Utley'i görüp, selam verdim.
Jack n'avait qu'un électromètre. J'ai une arme et une lampe.
Onu tespit etmenin yolları var kanınızın mavi olup olmadığını görmek için sizleri kesmek zorunda kalmak istemediğimden Teğmen Kamecki gözlerinize ışık tutacak.
Pour l'identifier, je ne veux pas vous découper pour voir si votre sang est bleu. Le Lt Kamecki va vous éblouir avec une lampe.
Şu anda sahip olduğun tek şey aptal tabancan ve lamban.
Ce qui compte, là, c'est ton flingue et ta lampe.
Şu feneri almak iyi fikirdi.
Heureusement que vous avez pris une lampe.
İç çamaşırların lambanın üstünde.
tes sous-vêtements sont sur la lampe.
Her ne kadar lambanın oraya yakışmadığını söylemiş olsam da.
Même si, comme je l'ai déjà dit, drôle d'endroit pour mettre une lampe.
- Balıkçı feneri.
- C'est une lampe.
Balıkçı feneri. Denizi, kayalıkları, yunusları görebilirsin.
Une lampe pour voir le fond, les rochers, les dauphins.
Işığı söndür.
Éteins la lampe.
Fenerin var mı?
- T'as une lampe? - Oui.
Nate'le tanışmadan önce çetelere farklı yaklaşırdım.
J'agissais différemment avec les gangs avant de le rencontrer. Lampe torche, shampooing au kiwi.
Annen hiç aldığım ilk şeydi Bu antika kasırga Iamps biri.
La première chose que j'ai achetée à ta mère, c'est une lampe-tempête.
Neyse, bu Iamp gelen ışık annenizin yüzünde Tanrı, sadece büyülü, hani?
En tout cas, la lumière de la lampe sur le visage de ta mère, c'était absolument magique.
Işık kabinlerini tanıdın mı?
Tu reconnais cette lampe?
- Lambanın devrilmesine ne demeli?
C'est assez bien. Et puis la lampe se renverse?
Bir gün dışarı çıkıp bir lamba satın aldım.
Je suis allé m'acheter une lampe.
Işığı açmaya hazır ol. Yak ışığı, yak ışığı!
Ray, allume la lampe.
Ayağının yanında bir silah ve bir fener var.
Il y a une lampe et une arme.
Lav şeklinde olan lambam ne durumda?
Ma lampe à lave?
- Bana biraz ışık ver adamım.
Donne-moi une petite lampe de plus.
Harcamalar raporumda neden bir oksihidrojen kaynak makinesinin yazdığını açıklamamda yardımcı olur musun?
Aide-moi à expliquer pourquoi une lampe torche d'oxyhydrogène va apparaître dans mes notes de frais.
O ışığı hiç yakmam.
Je n'allume jamais cette lampe.
Peki, ışık tutmak ister misin?
Apportez-moi une lampe de poche, SVP.
Işık?
La lampe de poche?
Işık?
Lampe de poche?
Yatağa uzanır, sen bir fener alıp dizlerini yukarı çekerdin ve dizlerinden birine bir güneş gözlüğü diğerine bir tür şapka koyardın?
On se mettait tous les deux dans le lit et... et tu prenais une lampe torche, tu pliais les genoux, mettais une paire de lunettes de soleil sur l'un et comme un chapeau sur l'autre.
Victor, kitapları ve lambayı dışarı çıkar.
Victor, sors la lampe de bureau et pose-la près des livres.
Siktiğimin fenerini ver!
Putain, donne moi la lampe, salope!
Işıklarda bir sorun var.
Y'a quelque qui déconne avec ma lampe.
Çünkü ışığınla çekeceklerini boyuyordun ve orada ne görürsen gör, gerçekten güzel görünüyordu.
tu éclaires à un endroit avec ta lampe et tout ce que tu vois a... un rendu exceptionnel.
- Bekle. - Hey, Işık.
Oh, heu.. donnes moi de une lampe.
- Evet, feneri ver.
Allez, donne moi la lampe.
Feneri.
Sa lampe.
- Bu onun feneri. - Ama bu, o olduğunu göstermez, dostum.
C'est sa lampe, Mais ça veut pas dire que c'est lui.
Tarif edemiyorum, sadece kan vardı ve köşede...
Je peux pas le décrire, C'était juste... Il y avait du sang et dans le coin c'était... la lampe de Tangles.
- Kendi ışığını bul.
Viens. T'en a une de lampe.
Siktir! - Feneri bana ver.
Donne moi la lampe.
Neden kendini tanıtmıyorsun...
Pourquoi tu n'allumes pas une lampe sur toi.
Şuradaki lamba oldukça ölümcül gözüküyor.
Cette lampe là-bas à l'air mortelle...
Öylesine söyledim zaten... Tiffany lambası vardı...
Et il avait une lampe Tiffany...
- Mozzie bana bir lamba verdi.
Mozzie m'a donnée une lampe.
Işıldağı da yanında getir lütfen.
Apporte la lampe.
Dur yahu, bu benim lambam.
Attends. C'est ma lampe.
El feneri de buradaymış.
La lampe de poche!
- Feneri ver.
Donne moi la lampe...
Tek ışığımız bu.
C'est la lampe que l'on a.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]