Laptop перевод на французский
393 параллельный перевод
Laptop un tadını çıkar...
Profite du portable...
- Sana verdiğim o laptop duruyor mu? - Şu an onu giyiyorum.
- Tu as toujours le pC portable?
Ben olmadan, Laptop olmayacak, internet olmayacak barkot okuyucuları olmayacak.
Sans moi, pas d'ordinateurs portables, pas d'internet, pas de codes barre.
Laptop'um bütün toplantılarda yanımda olacak.
Je garde mon ordinateur portable avec moi.
Laptop için sağol.
Merci pour l'ordinateur.
Laptop. kendi CD lerinizi yazarsınız
Portable. Vous pouvez gravez toutes vos musiques sur un CD vierge, et le tour est joué.
Laptop?
Ordinateur?
Milo. - Hemen toparlan.
Prends ton laptop.
Size bu laptop'un parasını ödemek isterim. - Sanırım bunu yapmalıyım
Je vais te remplacer ton ordinateur.
Ben yüklemeyi, aah benim koca laptop uma yapmak istemiştim ve nette bir arama yaptım ve yardım alınabilecek bir kaynak buldum
À la base, je voulais l'installer sur mon plus gros portable et j'ai fait une recherche sur le Net pour trouver des informations.
Toshiba, laptop alırken OS almadan alabilme imkanı yarattı
Toshiba va mettre en vente un portable sans système d'exploitation dessus.
Niye bölümün laptop u sende? Onu araştırma için kullanırız. Deputy
Que fais-tu avec l'ordinateur de service?
Laptop'um şarjı var.
Mon portable est chargé.
Tippin'in ifadesini incelerken gördük. Taipei yolunda bilinci gidip gelirken,.. ... Sark'ın bir laptop'la çalıştığını hatırladığını söylemiş.
Tippin a dit qu'il était à demi conscient, dans l'avion, et que Sark travaillait sur un portable.
Sark, laptop'uyla çalışıyor.
- Sark, qui travaille sur son portable.
Elektromanyetik jeneratör gibi bir şey. Yani siz binadan kaçarken laptop bunu harekete geçirmiş ve her şey silinmiş.
En fait, quand vous êtes partis, le portable a reçu une pulsation qui a tout effacé.
CD'leri ve laptop'u kaldırtacağım.
Je m'en occupe, en virant aussi les CD et l'ordinateur portable.
Ama kimse evrak çantasını veya laptop'larını gizlemeyi düşünmez.
Personne ne pense à cacher son porte-documents ou son portable.
- Gey laptop çetesi diye bir şey yok, değil mi?
Il n'y a pas de réseau de vol de portables, hein?
Yeni laptop aldığımda, rock'n'roll şarkı sözlerimi atmam gerekti.
Quand j'ai eu mon nouveau portable, j'ai du balancer tous mes fichiers "paroles de chansons".
Diz üstü bilgisayarım nerede?
Qu'est-ce qu'il y a? - Mon laptop, il est où? - Ton quoi?
- Laptop'ımı burada bıraktım.
- J'avais laissé mon portable ici.
Kim, şu laptop'u getir.
Kim, prends ce portable.
Bilgisayarı ne yaptın?
Où est le laptop maintenant?
Seni yalnız bırakmayacağım. Laptop'ını al ve gidelim.
Prends ton ordinateur, on part tout de suite.
- Laptop. Tamam.
- Un ordinateur portable.
Bir laptop pili falan muhtemelen işe yarar...
Une pile d'ordinateur portable devrait marcher,
Sürekli bir şeyler topluyorsun, tek bir laptop bile bulamadın?
Tu accumules tes trésors comme un rat et tu n'as pas un seul ordinateur?
Laptop'uma yüklüyorum.
Je les ai téléchargées sur mon ordi.
Son hatırladığım şey, laptop'umla çalışıyordum.
Je me vois encore travailler sur mon ordinateur portable.
- Tamam, benim de oturmama izin ver. Aslında ondaki gariplikleri tararken laptopıma notlar alıyormuş gibi davranırım.
Je ferai semblant de noter et je la scannerai.
Kodumun hizmetçileri laptop'umu almış.
Cette foutue femme de ménage m'a pris mon portable.
Ayrıca, veri çekme ihtimaline karşın laptop'un nerede?
Et où est ton portable au cas où tu aies besoin d'infos?
Laptop araması yok, eski yollarla.
Pas de portable, à l'ancienne.
McGee, laptop ve telesekreter.
McGee, ordinateur et répondeur. Bien.
Laptop gitmiş.
Le portable manque.
Laptopımla sorunum olduğu zaman böyle yaparım.
C'est ce que je fais quand j'ai des problèmes avec mon portable.
Joy'dan çalınan dizüstünü aldıktan sonra, tekrar işe koyulmaya karar verdik.
Aprés avoir repris le laptop volé à Joy, on a essayé de le refaire marcher.
Kendi laptop'umdu. Garcia!
- Sur mon portable personnel.
- Listeyi laptop'da açayım. Bu uzun sürebilir.
Je peux l'ouvrir de mon ordinateur.
Gündüzleri, laptop-taşıyan, çizgi roman aşığı bir bakir.
Parce que je pense que notre personne disparue a une identité secrète.
- Diğer şeyler gibi senin laptop'ın neden bozulmadı?
Pourquoi ton portable n'a pas grillé comme tout le reste? Il est protégé.
Bilgisayar, laptop, ne olursa.
Qu'est-ce que t'as, ordinateur, portable?
- Doğrudan laptop'a aktar.
- Passe-les sur le portable.
Yarına kadar bir laptop araç adaptörünü nereden bulacağım?
Où vais-je trouver un adaptateur de laptop pour voiture d'ici demain?
24 saat açık laptop araç adaptörcüsünden.
Au magasin d'adaptateurs de laptops pour voiture ouvert 24 / 24.
- Laptop'un bağlantısını kes.
- On déconnecte le portable.
Bana bir laptop borçlusun!
Vous devrez remplacer mon portable.
Ne yaptığını kimsenin bilmesini istemediği için.
J'ai trouvé ça dans la sacoche du laptop.
Aslında ondaki gariplikleri tararken laptopıma notlar alıyormuş gibi davranırım.
- Merci, très chère.
- Bu çocuğun kim olduğunu bulmalıyım. - Listeyi laptop'da açayım.
Que va-t-elle nous faire?