Leader перевод на французский
2,631 параллельный перевод
Tanıklar, yanlarında Jason Miller adında bir çocuk gördüklerini söylediler. Liderleri gibi davranıyormuş.
Des témoins ont dit qu'ils avaient vu un gamin appelé Jason Miller avec eux, ils ont dit qu'il apparaissait comme étant le leader.
Artık işlerin başında Darnell var.
Darnell est le leader maintenant.
Nasıl olsa başta olmak istemiyordu.
De toute façon, il ne voulait pas vraiment être le leader.
Eğer bu devam ederse, baştaki kişi de değişmeye devam eder.
Si ça continue, alors le changement de leader aussi.
Bende Larry Bird,... bu topluluğun lideriyim,... ve batı tarafınızdaki komşunuzum.
Je suis Larry Bird, leader de cette communauté et votre voisin immédiat à l'Ouest.
Ev sahibi ailenin reisinin yemeği bitirmek için bir konuşma yapması gerekir.
C'est la coutume pour le leader de la famille qui invite de terminer le repas avec un toast final.
Beni lider yaptılar ama bir eşim olduğunu unuttum.
On a fait de moi un leader, mais j'ai oublié que j'avais une partenaire.
Senin gibi liderlik yetenekleri olan insanlara ihtiyacımız var.
On va avoir besoin de personnes comme toi avec des capacités de leader.
Underwood tertemiz biri.
Underwood est un leader.
Patton gerçek bir liderin belirtisi budur demiş.
Pour Patton, c'est ça, être un vrai leader. Bonsoir à tous.
Ama inanılmaz bir lidersin.
Mais tu es un leader incroyable.
İrlandalı topluluğun önde gelen iş adamlarından biri olarak kendisine bu tip davranışların çıkarlarımıza uymadığını belirttim. Muvaffak olduğumu da düşündüm.
En tant qu'homme d'affaires et leader de la communauté irlandaise, je me suis senti obligé d'insister qu'un tel comportement était en contradiction avec nos intérêts.
Yüce liderimizin geleceğe dair bir öngörüsü daha var.
Notre grand leader a un plan pour l'avenir.
Biz de inanılmaz bir senaryo, müthiş oyuncular ayrıca yakışıklı ama hüzünlü bir başrol oyuncumuz var.
On a une super accroche, une super dirigeante, et une incroyable, mais tragique leader.
Bugün Nellie'ye kendimi bir lider olarak göstermem gerek.
Aujourd'hui, Nellie doit me voir comme un leader.
Ekrandaki adam Urthstrike'ın ağır topu.
C'est le leader d'Urthstrike.
Kendini öne atman ve rolünü benimsemen gerektiğini düşünüyorum.
Je ne t'ai pas encouragé. Et je crois que tu t'es mis en avant en quelques sortes dans ce rôle, qui est celui de la leader.
Burada, 7 saat önce Walter Lutulu adında, demokratik bir Zimbabwe için çalışan bir siyasi partinin lideri bulunuyordu.
Il y a quelques heures, il abritait encore Walter Lutulu, un leader politique pro-démocratie au Zimbabwe.
Sürgündeki bir lidere pek saygı duyulmaz.
Un leader en exil n'impose pas le respect.
Bir lider asla saklanarak saygı göremez.
Un leader n'inspire aucun respect en restant dans l'ombre.
Eğer rejim Walter'ı öldürürse onun yerine kızını göreve getirecekler.
Si le régime avait tué Walter, l'opposition prévoyait de la placer comme leader du CDZ. - Une fille charmante.
Sanırım bu departmanın bir lidere ihtiyacı olduğuna katılırsın. Kamikaze!
Je pense que tu reconnais que ce service a besoin d'un leader.
Walter Lutulu demokratik Zimbabwe için çalışan bir partinin lideri.
Walter lutulu, Leader du parti démocrate du Zimbabwe
Bu şehrin tüm ihtiyacı düzen ve adalete hala inanan bir lider.
Une ville a besoins d'un leader qui croit toujours en l'ordre et la justice.
Sürümüzün lideri o olduğu için şimdi başını önüne eğ, kızağı çek ve önüne ekmek atsınlar diye dua et.
C'est le siège de puissance, et il est le leader du pack. Maintenant, baisse la tête, tire le traîneau, et prie pour des restes comme le reste d'entre-nous.
Bunu atlatabilmeleri için güçlü, dirençli, işinin ehli bir lidere ihtiyaçları var.
Ils ont besoin d'un leader, inébranlable et compétent pour les guider. Fred Collier n'est pas cet homme.
- Liderlerinin adı Vincent'dı.
Le nom du leader est Vincent.
- Çetenin lideri mi?
Le leader du gang?
Grup olarak Bay Shue'ya gideceğiz ve yeni solistin kim olduğunu söyleyeceğiz.
Nous allons voir Mr Shue en tant que groupe, and nous lui disons qui est le nouveau leader solo.
Sayılarla yanlı.
Elle est un vrai leader.
Asıl konu, Nasıl, uh, Liderimiz nasıl seçeriz
En fait, c'est d'après ça, euh, c'est d'après ça que je choisis un leader.
Ve bu anarşist meşru protestocuların başında olabileceğini düşündüğüm adamın kimliğini belirlemiş olabilirim.
J'ai le visage et l'identité du leader probable des anarchistes parmi les manifestants légitimes.
Saçmalama. Aynı anda hem yaslı dulu hem de darbe liderini oynayamazsın.
Tu ne peux pas jouer la veuve éplorée et le leader d'un coup d'état en même temps.
Douglas annesinin kampanyasında yöneticilik yapıyor.
Douglas occupant un rôle de leader dans la campagne de sa mère.
Fakat ülkenin önde gelen diplomatlarından olduğumu düşünürsek bir rehine krizi olduğunda neler döndüğünü muhtemelen bilmeliyim.
Mais étant donné que je suis le diplômate leader de cette nation. je devrais être impliquée quand il y a une prise d'otages.
Yarın bir güven oylaması var. Benim liderliğimde bir referandum.
Il y a un vote de confiance prévu pour demain... un référendum pour ma place de leader.
Bu ekibin liderisiniz.
Tu es le leader de cette équipe.
- Atak yapanı korursun.
- Tu protège le leader.
Lider ol, Will.
Sois le leader, Will.
Neredeyse tek başına, küçük bir restoranı... endüstri devi ve kişisel gurur kaynağı haline getirdi.
À lui seul... Il a transformé une petite filiale de restauration... en un leader industriel. Et une source de grande fierté personnelle.
Şunu unutma ki eğer bir gün sorumlu olursam o şanslı piçlerin görebileceği en sevilen lider olacağım.
Note bien ce que je dis, si jamais je dirige un jour qui que ce soit, je serai le leader le plus aimé que ces batards chanceux auront jamais vu.
Blake, yarışma boyunca liderliğini sevdim.
Blake, j'ai aimé ton esprit de leader tout au long de cette compétition.
Liderliği ele alan adamı severim.
J'ai adoré ta qualité de leader.
Gerçek bir lider uzlaşma aramaz, ama uzlaşmayı şekillendirir.
Un vrai leader n'est pas un chercheur de consensus, mais un façonneur de consensus.
Belediye başkanı olarak, gençlerimiz için ortaya koyduğu ilham verici çaba için teşekkür etmek istiyorum.
En tant que maire, je le remercie de mettre son talent de leader à la disposition des jeunes de notre ville.
Hepiniz, liderimiz Marcus Bozeman'ı kaybettiğimizi biliyorsunuz.
Maintenant, vous connaissez tous notre leader, Marcus Bozeman, est tombé
Çete liderinin CIA ile bağlantısı olduğundan şüpheleniyorduk ama suçlanamadan sıvıştı.
Son leader aurait eu des liens avec la CIA. - Il a échappé à l'inculpation.
Herhangi bir kapatma girişimi çok fazla dikkat çekecektir. Düşman bir ülkenin lideri tedavi edilirken kimsenin bu işe burnunu sokmasını istemiyorlar. İstisnasız kimsenin.
Une fermeture d'un étage attirerait trop d'attention, et ils ne veulent personne fouinant autour pendant que nous soignons le leader d'une nation hostile, et je veux dire "qui que se soit".
- Neden gurup liderliğini arkadaşımdan devralmıyorsun?
Pourquoi tu viens pas remplacer Buddy comme leader de mes musiciens?
Muhterem peder Marvin Drake. 62 yaşında. İnsan haklarının ve gey evliliklerinin savunucusu.
- Le révérend de Droit Marvin Drake... 68 ans leader des droits civils, militant pour le mariage homosexuel, le pasteur de notre nation.
Grup lideri benim.
Je suis le leader du groupe, ok?