Like перевод на французский
1,315 параллельный перевод
Sanki sana bir araba çarpmış ya da kendinden geçmişsin gibi.
Sounds like you got frappé par une voiture, ou vous fucking évanoui.
But you might just learn to like it if you give it a try.
Mais tu pourrais apprendre à aimer ça, si tu essaies.
Yanımda olmasını umduğum gibi yakın dans etti.
She danced close to me like I hoped she would.
Olmasını isteğim gibi oldu.
She danced for me like I hoped she would.
"She's Like the Wind" 40 saattir kafama takılmış durumda.
J'ai eu la chanson en tête pendant plus de 40 heures.
MILF neymiş? "Sikmek İstediğim Anneler" "Mothers I'd Like to Fuck." "Sikmek İstediğim Anneler" "Mothers I'd Like to Fuck."
"Mères bonnes à baiser"
Bununla bir bağlantısı var mı diye merak etmiştim. And I just wonder if there's, like, some connection.
Et je me demandais s'il pouvait y avoir un lien.
"Amele gibi küfrederdi" "Harbiden hoş göğüsleri vardı" "Çiftçinin kızıydı o"
she swore like a docker with a crackin'set of knockers she was only the farmer s daughter
Şu Jell-O reklamları gibi oluruz.
"We'll be like that Jell-O commercial".
Like, Bir kereliğine bu yıl 10. sınıfta devlet okulunda okuyan bir çocukla çıkmıştım şaka gibi.
Une fois, je suis allée à un bal avec un terminale d'un lycée public, juste pour plaisanter.
Bana Men at Work'ün " Hungry Like the Wolf'u söylediğini iddia ettiği zamanı hatılıyor musunuz? ve söylemediklerini öğrendiğinde de, onları söylemeleri için kiralamayı denediğini?
Souvenez-vous de cette fois où il a parié que Men at Work chantaient "Hungry Like the Wolf", et quand il a découvert que non, il a essayé de les engager?
Joosep, hoşuna gitmesi lazım!
Joosep, you should like it!
"LIKE A DRAGON"
YAKUZA : L'ORDRE DU DRAGON
Sonsuza kadar sürecekmiş gibi bakma
Don't look at it like it s forever
- Hoşuma gitti.
- I like that.
Sahnedeyken ipimi kopardığımı hissediyorum.
I feel like I cut loose lorsque je suis sur scène.
Robert, özgeçmişini beğendim.
Robert, I like your CV.
Ben 1990 yilindan beri don't like it...
Je n'aime plus ça depuis 1990...
- Bunları sevmiyorum.
- I don t like them.
Elindeki oltayı göstererek "ben de bir şey yakalamak istiyorum" dedi.
"'And l'd sure like to catch something great,' " she added, with a fishing pole in hand.
Çiçeklerini sevdim.
I like your mums ( fleurs ).
- Buraya gelmeyi seviyorum.
- I like coming here.
Beni ele verdi ve işleri berbat etti. Şimdi de siz etrafta gezinip soruşturma yapıyorsunuz.
Quelqu'a foiré, m'a vendu and now you guys are walking around investigating it like the Keystone Kops.
Tamam ama verdiğiniz bilgiler çok değerli ve kesinlikle doğruysa mesela Watergate ya da Pentagon belgeleri gibi.
Right, okay. Si l'information qu'elles vous donnent est de valeur et fiable, like with Watergate or the Pentagon Papers, alors leurs intentions importent peu.
Berbat görünüyorsun.
You look like shit.
Saçın böyle çok güzel olmuş.
Hey, I kind of like your hair this way.
We're going to be getting a delivery like this every week, bütün çeşitleriyle.
On y aura droit toutes les semaines - avec une grande variété.
Bir gözlemci olarak konuşuyorum burada bazı sorunlar olduğu görünüyor.
Eh bien, je viens de parler en tant qu'observateur-like, mais il semble y avoir quelques problèmes passe ici.
Söz. Jenny "Something Like That" i çalarken onu aramam için 15 kere aradı.
Jenny m'a déjà appelé au moins 15 fois de chez maman, je dois l'appeler pendant "Something Like That", pour qu'elle t'entende rater le couplet.
Senin gibi bir arkadaşım olduktan sonra öyle olmamam mümkün mü?
Never a problem keeping that way with a friend like you.
Aşkım sanki boş bir depodaki barut fıçısı
* My love is like a powder keg in the corner of an empty warehouse *
Aşkımız, sanki Yunanistan ve Arnavutluk sınırı
* Our love is like the border between Greece and Albania *
Bob Dylan'dan "Like a Rolling Stone".
C'est Bob Dylan "Like a Rolling Stone".
- You don't. You don't like beets.
- Vous n'aimez pas ça.
"Looks Like We Made It." Evet, kötü değil.
- "Looks Like We Made It."
Peşime düştün, like, Hemde son yılın her günü.
Tu m'as harcelée, comme tous les jours cette année-là.
Aynı sinemacının Çikolata İçin Su adında filmi de var.
Le caméraman a aussi fait Like Water for Chocolate.
Ve olmak istediğimi her şey olduğunu?
And everything I would like to be
"Hastırga gibi estir beni" *
Rock me like a furricane. *
Bence biraz yardıma ihtiyacın var.
you look like you could use a little help there. Laisse-moi te donner un coup de main.
Tıpkı bana izin verilmemesi gibi.
That's just like my pert getting denied.
Sanki her şey kontrolden çıkmış dönüp duruyor, tıpkı şey gibi hız kazanan... KASIRGA KIZI Kasırga gibi mi?
C'est comme si je perdais le contrôle you know gaining momentum, like a... tornado?
Tam sevdiğim tip. # # Eğer o diyete girerse, #
She's just what I like
# Daha çok seversem, daha çok beslerim, # # Daha çok beslersem, daha büyük olur. #
The better I like her the better I feed her
# Benim bildiğim gibi bilseydin. # çeviri : deerhunter
If you know Like I know love
Dosyayı tamamen sil.
* Like a place on the dance floor *
AudioSlave Like a Stone
AudioSlave Like a Stone
"Saçlarının altında rüyalarımdaki cenneti görüyorum."
"Everything about you, baby I like it.."
TV-RIP : eozen81
{ \ cHFFFFFF } WALK LIKE A MAN
Bak bu güzel işte!
♪ l'm sly like a fox when l'm on the prowl Ah, ça c'est bon ça!
# Daha büyük olursa, daha çok severim. #
The bigger the figure the better I like her