Lune перевод на французский
10,934 параллельный перевод
Dolunay artık sizi kontrol edemeyecek.
La pleine lune ne te contrôlera plus.
Bu elementleri birleştirerek geri alınamaz bir şekilde kendimizi birbirimize bağlıyoruz. Böylece yeni bir Hilal sürüsü oluşturuyoruz.
En mixant ces éléments, nous nous engageons irrévocablement à un autre, développement d'un nouvelle meute de croissant de lune.
Ama astronotlar artık aya bile gitmiyor.
Mais les astronautes ne vont même plus sur la Lune.
Hayır, Kuzey yarıküredeyiz. Ay kaybolma evresinde.
Non, on est dans l'hémisphère Nord, c'est une lune décroissante
dolunayın olduğu bu gece de kurtlar arenaya adım adım... kanlı bir dövüş için geliyorlar. polisin bile gözardı ettiği şekilde ilerliyor. suç olarak görüldü.
La lune se lève et les loups rejoignent l'Equinox... Préparez vous pour une bataille sans merci. En secret, dans l'illégalité et sous le nez de la police...
Ay.
La lune.
- Ay'ı.
La lune.
Evlatlarım bugün kalbimizi bu kadına açacağız Norma Monn'a. Onunla evlenerek, bedeni, konuşması ve aklı ile birleşiyorum.
Mes enfants, aujourd'hui, nous ouvrons nos cœurs à cette femme, Norma Lune, que je vais épouser par mon corps, mes paroles et mon esprit.
Norma Moon, bu kutlu günde seni karım, partnerim ve ışığım olarak kabul ediyorum.
Norma Lune, en ce jour béni, je fais de toi ma femme, ma compagne et ma lumière.
Söylentileri alevlendirmek istemediysen o hâlde dolunayın altında çıplak dans edip kukla yakarak bunu herkesçe bilinen bir gerçek hâline getirmemen gerekirdi!
Si tu ne voulais pas envenimer les rumeurs, tu n'aurais pas dû faire part à n'importe qui que tu étais à la pleine lune, dansant nue et brûlant des effigies.
- Balayınızı kutladığınız için mutluyuz.
Nous sommes enchantés de vous avoir pour votre lune de miel.
Bu gece ay tepede.
Il y a la lune, ce soir.
Ay ve güneş, rahibin dansı, şeklini değiştirecek!
Par le soleil et la lune qui s'échangent leur place, deux ne faisant qu'un, druides, dansez!
Bütün güçlerin kendisinden aktığı ayın ışığı yardımıyla, halkımıza ileriyi göstereceğiz kan ve kılıçla!
Par la lumière de la lune qui éveille tous les pouvoirs, nous montrerons à notre peuple la voie à suivre dans le sang et le fer!
Günü gölgelik, gecesi açık olsun, istediğimi yapmak için dolunayı beklesin!
Ombre le jour, brille dans la nuit, obéis à ma volonté quand la lune est pleine!
Ayın gelgitinin karşısında duranlara, bu olur!
Voici ce qui arrive à ceux qui luttent contre la puissance de la lune!
Brude, ruhunun rehberi olması için ayı seçti.
Brude a choisi la lune comme guide spirituel.
Uyu şimdi, Anne Ay.
Dors, mère Lune.
Ama dolunay olduğu zaman, kurban kendi iradesini kaybeder.
Mais à la pleine lune, la victime perd sa volonté propre.
Günü gölgelik, gecesi açık olsun, istediğimi yapmak dolunayı beklesin!
Ombre le jour, brille dans la nuit, obéis à ma volonté quand la lune est pleine!
Ayın çıkmasını bekliyorlar!
Ils attendent la lune!
Ay ve güneş, ikisi de tek.
Par le soleil et la lune, deux ne faisant qu'un.
Yolun güneyinden içeri girin, ay ışığını arkanıza alın.
Vous arrivez de ce chemin depuis le sud, derrière la lune.
- Balayı sabahı falan.
Matin de lune de miel et tout ça. Ah.
Afedersin, şu an biraz kafam gitti bu kıskançlık duygusuyla birlikte...
Désolée... je suis dans la lune je suis absorbée par une certaine... jalousie
Teknik olarak elma dolunayda portakal adama dönüşüyor.
Oh, et techniquement, ce sont des pommes qui se sont transformées en oranges virtuelles quand la lune est pleine.
Kardeşim yoksa babamın oğlu ben oluyorum ve ben de bu adamın babası oluyorsam o benim oğlum oluyor.
Le soir, la nuit tombe. Et avec, la lune et les étoiles. Et le matin, on ne voit plus les étoiles.
Evet. Ay, ağaçlar ve Elizabeth McNulty var.
Oui, il y a la lune, les arbres et...
# Benim gibisini bulamazsın, ne Ay'da, ne de Çin'de...
Vous ne trouverez personne comme moi, sur la lune ou en Chine.
# İç çekişlerim aya kadar ulaşacak.
Mes lamentations atteindront la lune.
Son dolunayda amcani Çetinocak'ta görmüs.
L'homme dit qu'il a vu votre oncle a Durlieu Lors de la dernière pleine lune.
Yani şimdi balayı yapıyorlar. Biraz gürültü çıkaracağız.
C'est donc leur lune de miel, du coup on va faire faire un peu de bruit.
Selam Bill, hayatımda sevdiğim şeyler basit şeylerden ibaret. Mehtap yürüyüşü, sıcacık güzel bir uyku çekmek gibi.
Bill, tu sais, pour moi, dans la vie, c'est les choses simples que j'aime, comme marcher au clair de lune, ou faire une bonne sieste au chaud.
O uçan floresanın pilotluğu için kimi öneriyorsun?
Qui proposez-vous pour piloter ce truc jusqu'à la lune?
Uzaylı gemisi alıyorsun altına, uzaya tek yön bilet alıyorsun sonsuz boşlukta kayboluyorsun ama yine ölmüyorsun.
Vous avez détourné un vaisseau alien, vous avez eu un allé simple vers la lune, vous vous êtes perdu, là-haut, quelque part dans la galaxie, et vous ne voulez toujours pas mourir.
Ay bu gece ne kadar güzel görünüyor.
La lune est si belle ce soir.
Umarım çok şey vadetmemişsindir.
Tu ne leur as pas promis la lune?
- Hayır, yok. MacNab ninenin söylediğine göre ay yükseldiğinde ahududu yaprakları ve kuşburnundan yapılan çayı içmen gerekiyor.
Grand-mère MacNab dirait que tu dois boire du thé aux feuilles de framboisiers et églantines, au premier croissant de lune ça et un peu de alchémille.
Ama son dolunay sonrası... sadece küçük bir hataydı.
Mais après cette dernière pleine lune... C'était un petit dérapage.
Dünyadaki insanların % 50'sinin insanoğlunun Ay'a gitmediğini düşündüğünü biliyor muydunuz?
Vous savez que 50 % de la population mondiale croit que l'homme n'est jamais allé sur la Lune.
Neden NASA yine Ay'a gidip Carson'ın bir yalancı olduğunu ispatlamıyor?
Pourquoi la NASA ne va pas sur la Lune pour prouver que Carson ment?
Ben, 3. Richard Carson, Ay'a ilk ayak basan insan olacağım!
Moi, Richard Carson lll, serai le premier homme à marcher sur la Lune!
Bu gerçekleştiğinde küçük bir çocuktum, ama Ay'a nasıl indiğimizi çok net hatırlıyorum.
J'étais toute petite quand ça s'est passé, mais je me souviens très bien de l'atterrissage sur la Lune.
Carson, Ay'ı Birleşmiş Milletler'den önce zimmetine geçirmek istiyormuş.
Carson veut s'approprier la Lune et devancer les Nations Unies.
Evet, ama şimdi oraya giderse ve Ay'daki bayrak dahil tüm Ay görevlerinin kalıntılarını yok ederse, Ay'a giden ilk insanın gerçekten o olduğuna tüm dünya inanır.
Oui, mais s'il y va et qu'il détruit toute trace de nos missions, drapeau compris, le monde entier croira qu'il est le 1er à marcher sur la Lune.
Tek bildiğim şey büyükbabam Frank son Ay görevine katılacaklardan biriymiş.
Tout ce que je sais, c'est que papy Frank devait faire partie de la dernière mission vers la Lune.
Scott!
On repart sur la Lune! Sam!
Ay'a yeniden gidiyoruz!
Scott! On repart sur la Lune!
Gökteki ay da sensin.
Tu es la lune.
Ay'a gitmeme izin vermiştin.
Tu m'as laissé aller sur la lune.
Ay.
La Lune.