Machines перевод на французский
3,620 параллельный перевод
- Biliyor musunuz, bedava daktilo veriyoruz?
Hey, on donne des machines à écrire gratuites.
Çünkü daktilolardan anlarım.
- Je connais les machines à écrire.
Mutfağımda iki tane bulaşık makinesi olursa çok kötü görünecek.
Je ne peux pas avoir deux machines dans ma cuisine.
Pompa kapalı. Tüm motorlar 1000 devirde sabit.
Toutes les machines stabilisées à 1000 pieds
Belki onu kışkırtıp makineleri bize saldırtmasını sağlayabiliriz.
Peut-être que si. Peut-être que si on le provoque, il lancera les machines sur nous.
Pekâlâ, insanların tartışmasıyla makinelerin insanları öldürmesi arasında bağlantı yok.
Des machines hors tension tuent des gens dans les deux camps.
Nathan, belediyeden Louis Pufahl'ın tamir ettiği şeylerin listesini çıkardım.
J'ai sorti la liste des machines que Louis Pufahl a réparées.
Kaptan Robbie ve Marcia'ya da saldırdı.
- Les machines réparées l'ont tué.
Louis, tamir ettiğin makineler, Haven'dan ayrılmana sebep olabilecek herkese zarar veriyor.
Avant que Marcia me propose d'aller en Floride. Ceux qui vous encouragent à partir sont les proies des machines.
O zaman bunu mutlu etmen gerek, tamam mı?
- Oui. Vous devez satisfaire vos machines.
Jeton atma deliklerinde 85 dolarımı kaybettim.
J'ai perdu 85 dollars aux machines à sous.
Bu bir gerçek. Uzaylılar istila ettiği, zombiler mezarlarından çıktığı ve makineler ayaklandığı zaman ne yapacağız?
Qu'allons-nous faire quand les aliens nous envahiront ou que les zombies sortiront de leurs tombes et que les machines se soulèveront?
Seni hiçbir iş makinesini kullanırken düşünemiyorum.
Je t'imagine absolument pas manoeuvrer une de ces machines.
Beklemekten gına geldi. Cümle aleme rezil oldum. Ben, Çavuş Parker, efendim.
Mais une salle des machines, l'air conditionné, le chauffage, pour les fleurs.
Bu makinelerin topladığı veriler genetik mühendisliğinde kullanıyor olmalılar.
Les données collectées par ces machines semblent servir à la recherche génétique.
Masum insanların savaş makinelerince katledildiğini gördü.
Elle a vu des gens innocents massacrés par des machines.
Seni buraya çıkarıp süt kaynaklarını ortaya sermen için bize Shinjitsu olayını çözdüğünü düşündürttü.
Il nous laisse penser qu'il sait faire tous ces trucs du Shinjitsu, juste pour pouvoir te faire venir ici et sortir tes machines à lait!
Sen işindeki en iyisisin. Buradaki tüm bu alet ve olanakları bana övüp duruyorsun.
Vous êtes le meilleur du métier, cet endroit est équipé de toutes les machines possibles, chaque expert, vous y compris me l'avez vanté.
15 yıl önce, 30000 dolarlık makinelerle çalışıyorduk. Özel makinelerdi bunlar. Şimdiyse karşılaştırırsak korkunç yavaş kalır yanında.
on utilisait des machines à 30 000 $ très spécialisées. par rapport aux Macs qu'on a maintenant.
- Wes. Makineler Dr Turner'ı kaçırdı.
- Les machines ont eu le docteur Turner.
- Haloperidol, 10 mg. - Canını yakıyorsunuz!
Ne me laisse pas aux machines.
Yeni bir taş kırıcı aldık.
On a de nouvelles machines.
Şu taş kırıcı hakkında konuşmak ister misin?
Tu veux parler des machines?
O zaman Xerox makinelerini hatırlamazsın.
Exact. Vous ne vous souvenez donc pas des machines Xerox.
Kupayı kim kazanıyor yarışı kim kazanıyor kumar makinesinde kim kazanıyor.
Au bowling, aux courses, aux machines à sous.
Bütün makineleri götürmüşler.
Ils... ont enlevé toutes les machines.
Biz daha yaklaşmadan uçan makineler bizi kuş gibi avlar.
Ces machines volantes vont nous attraper.
Uçan makineleri varken yukarıdan saldırılmaz.
Il n'y a pas de hauteur s'ils ont des machines volantes.
Bir sonraki mantıklı adım insanları çıkarıp makinelerin birbirini öldürmesini sağlamaktı.
L'étape suivante était logique. On virait les humains et on laissait faire les machines.
Kalabalık ayakta. İki makinenin ölüm mücadelesini izliyor!
La foule est debout pour regarder ces deux machines s'entre-tuer.
Teori ve makinelerden ibaretti. Tek bir yoldaydım sürekli... Tıpkı "mola verelim, lütfen" demişim gibiydi.
C'était que des théories et des machines, j'étais sur une voie sans issue, je me suis dit :
Her şeyin bir gayesi vardır. Makinelerin bile.
Tout a un but, même les machines.
Hepsi kendine düşen görevi yapar.
Ces machines font ce qu'elles sont censées faire.
Belki de bu yüzden bozuk makineler beni bu kadar üzüyor.
C'est peut-être pour ça que les machines cassées me rendent si tristes.
Makineler asla yedek parçalarıyla gelmezler.
Les machines n'ont jamais de pièces superflues.
Sürekli bir şeyleri tamir etmeye çalışırdım.
Mais je passais mon temps à bricoler des machines.
Motorlar stop!
Stoppez machines!
Bu yüzden oldukça ölümcüller.
Ce sont de vraies machines à tuer.
Çünkü babama bu şeyi yapmamız için verdiği parayı geri ödemeliyiz.
Je vais te le dire : Il faut rembourser mon père pour la fabrication de ces machines.
Son umutları Minnesota'dan gelen iki gizemli adam ve ev yapımı buz giderici makineleri.
Leur seul et dernier espoir, deux hommes mystérieux du Minnesota et leurs machines de déglaçage.
Bu tuhaf makineler dramatik bir şekilde karanlık Arktik mezarı, sıcak jakuziye çevirdi.
De façon spectaculaire, ces étranges machines ont transformé une tombe arctique sombre et liquide en bain tourbillon.
Köprüden, ana kumandaya.
Ici, PC Machines.
Sana, bunun bir işkence makinaları uzmanı tarafından yapıldığını hatırlatmama gerek var mı?
Hey, je dois vous rappeler / / cela a été construit par un expert / / dans des machines de torture? -.
Makineler Tüm hafta çalıştıklarında bakım yapmak zorundayız.
Il faut calibrer les machines.
Bir şey olursa makinelere bağlı kalmak istemiyorum.
Je ne veux pas finir reliée à toutes sortes de machines.
Daha iyi ekipmanlar ve yeni bakım ekibi filan gerekli.
Je veux améliorer la sécurité des dockers, changer et entretenir les machines.
Sence makineleri o mu kontrol ediyor? İki saldırıda da sebebi vardı.
Il contrôlerait les machines?
Onları kontrol eden o değildi.
Les machines l'ont tué.
Dinleyebiliyorlar mı?
Les machines peuvent écouter?
Duyguları ona kötü yönde hükmedebilir.
Salle des machines, puis le reste.
Ama bu makinelerin yeni tonere ihtiyacı var.
Les deux machines ont besoin d'une cartouche.