Mahkumlar перевод на французский
2,476 параллельный перевод
Bu makaleyi bu sabah okuyordum. Oyuncakların bir çoğunun Çin'de mahkumlar tarafından yapıldı hakkındaydı.
Je lisais un article ce matin sur les jouets chinois fabriqués en prison.
Çoçuklar mahkumlar tarafından yapılan şeylerle oynuyor.
Des jouets d'enfants faits par des prisonniers.
* Çünkü annen zincirli mahkumlar grubundaydı *
...'cause your mama was working on the chain gang
Elmaslar, siyasi mahkumların değişimi karşılığında Pakistan'a gönderilecekti.
Les diamants devaient ensuite être expédiés au Pakistan... pour être échangés contre des prisonniers politiques.
Buradaki mahkumlar, sübyancılıktan içeri girmiş birini gördüklerinde detayları pek sormazlar.
Les détenus ne demandent pas de détails quand quelqu'un a touché une enfant.
Tek bildiğimiz, olaylar bahçede mahkumların kavga etmesiyle başladı, ardından gardiyanlar müdahale etti, ve işler çığırından çıktı.
On sait juste que ça a démarré dans la cour. Un détenu en a attaqué un autre sans raison, les gardiens sont intervenus et ça a dégénéré.
Yani bütün mahkumlar, hücrelerinin dışında mı?
- Tous les détenus sont libres?
Tüm mahkumların dikkatine!
À tous les détenus :
Sam, Wordy, ben de mahkumları halledeceğiz.
Sam, Wordy et moi, les détenus.
Bir, evli mahkumların, ayda iki sefer eşleriyle görüşmesi sağlanacak.
Un : passer à deux par mois les visites conjugales.
Üç, mahkumların haklarını savunabileceği adil bir ortam istiyoruz.
Trois : créer un conseil chargé d'enregistrer les demandes des détenus.
Evet, bu mahkumlar Satan grubundan. Liderleri, infazcıları.
Ce sont des Sang de Satan, des chefs et des soldats.
Herkes yatağa düzgün vakitte giderdi. Ve kot pantolonlar sadece mahkumlar tarafından giyilirdi.
Les familles allaient au lit à des heures décentes, et les jeans étaient portés seulement par les prisonniers.
Diğer mahkumlar beni dövüp çenemi kırdı ve yemek yiyemedim.
Les autres détenus m'ont tabassé et m'ont fracturé la mâchoire.
Bu çocuklarin babalari Almanya'da mahkumlar, erler için'Stalag', subaylar için de'Oflag'kamplari.
C'est pour cela qu'Heydrich est maintenant à Paris,... pour ordonner les grandes rafles des Juifs,... le voyage sans retour vers les chambres à gaz d'auschwitz.
Tek istediğim seninle birlikte olmak. Ve eski mahkumlar, gardiyan arkadaşlarım...
Je veux seulement être avec toi et mes amis anciens taulards et matons.
Biz ise politik mahkumlarız ve halk düşmanlarıyız. Sovyetler Birliği büyük bir hapishaneye dönüştü.
On est des prisonniers politiques et aussi des ennemis du peuple.
Mahkumları korunak için ormana götürün.
Laissez les prisonniers s'abriter dans la forêt.
Baylar "Pht"'ye hoşgeldiniz Uluslararası mahkumlar arasında yapılan ilk turnuvaya.
Messieurs bienvenue à PSC le premier tournoi international de combats de prison.
İdama gönderilen mahkumların organlarını satışa çıkarıyorlar.
On vend les organes des condamnés à mort en Chine. En Iran, on peut vendre son rein en toute légalité.
Buraya geldiğimizde gardiyanlar ve mahkumlar çoktan gitmişti.
Lorsqu'on est arrivés ici, les matons et leurs prisonniers étaient partis depuis longtemps.
Bazı mahkumlar 15 yıl kalmıştır bu hücrelerde.
Certaines prisonnières y sont demeurées jusqu ´ à 15 ans.
Mahkumlar, kurumlarımıza yakışmayan bir şekilde kötü besleniyorlar ve ihmal ediliyorlar.
La population incarcérée vit dans des conditions indignes de nos institutions.
Bütün mahkumları hizada tutmak benim işim.
C'est moi qui commande et les prisonnières ont intérêt à obéir.
Hepsi kendi yarattıkları hayat hapishanesinin mahkumlarıydı.
Ils étaient prisonniers de leur propre vie.
Sadık vatandaşlarım, şehrimize büyük zarar veren isyanın sorumlusu olan mahkumların yakalandığını bilmek, eminim içinizi rahatlatacaktır.
Mes loyaux citoyens, Vous serez soulagé de savoir que les prisonniers violents responsable de cette émeute destructive ont été apprehendé.
Ayrıca, mahkumlar tarafından bıçaklananlar hep zenginler olurlar.
En plus, c'est toujours sur les plus riches que ça tombe.
Sanki prangalı mahkumlar arasında çalıştırıyormuş gibi düşünmeyelim.
Vous n'êtes pas une racaille.
Haklısın. A.B.D.'de mahkumlar TV seyrederler,
Aux États-Unis, tu regardes la télé.
Tüm mahkumlar masumdur.
Ils sont tous innocents.
" Bu evde siyasi mahkumlar kaldı :
" Dans cette maison ont vécu les prisonniers politiques suivants :
Mahkumların, takımyıldızlara bakarak kaçabileceklerine... inandırıldılar.
Ils étaient persuadés que les prisonniers pouvaient s'évader guidés par les constellations.
İnsanların bana, kaybolan mahkumların kızıymış gibi... gibi görünmediğimi söylemelerini komik buluyorum.
Ça m'amuse quand on me dit que ça ne se voit pas que je suis fille de détenus disparus.
Mahkûmlar, sıraya!
Ça suffit!
-... mahkumları kontrol ettik mi?
On vérifie
Şartlı tahliye edilen mahkumların hepsi temize çıkmıştı.
- Mais ils ont innocenté tous mes gars.
"Hitlerin seytan görsün yüzünü",... Alman mahkûmlar, bildikleri birkaç kelime Rusçayla mirildanmaya cesaret ediyor : "Eve gitmek istiyoruz."
"Ils commencent à payer pour le sang qu'ils ont versé. " Je vais bientôt revenir, je t'envoie 500 roubles. Joseph. "
Bu mahkûmlar, tuhaf ve macerali bir yolculuga atilmak üzereler.
Il écrit : " J'ai reçu la consigne de prendre une permission..
Eski mahkûmları işe almanın şirket politikası olduğunu söylerdi. İnsanlara ikinci bir şans vermek filan.
Engager d'ex-taulards fait partie de leur programme.
Mahkûmlar tarafından.
Par des prisonniers.
Evet, mahkûmları çıkarmak zorundaydık efendim.
On a déplacé des détenus.
Mahkûmlar üzerinde tuhaf etkileri var.
Il fait un... drôle d'effet à ses camarades.
Namın ve mahkûmların korkusu da geri kalanını halletti.
Votre réputation et la peur aidant...
Tigh ve Adama'yı Saylon mahkûmların yanına koyun.
Arretez tigh et adama et conduisez les avec les autres prisonniers cylons.
En beter mahkûmları burada tuttuklarını söyledi.
Il m'a dit que c'est là qu'ils gardent les pires.
Diğer mahkûmların korktuğu kişiler.
Les gars, même les autres prisonniers en ont peur.
Malikânemize dönen tüm eski mahkûmlar hakkında bir bülten alıyoruz.
Désormais, on se renseigne tous les jours sur les ex-taulards.
Mahkûmlarının saf bir öfkesi var.
La haine qui anime vos prisonniers est pure.
Mahkûmları silahlandıracaksın yani.
Tu veux armer les prisonniers.
Kamuoyunca tanınan mahkûmları şımartma dönemine son vermeye çalışıyoruz.
On veut mettre fin au favoritisme accordé aux prisonniers célèbres.
Vali bana, bundan sonra katliam olmayacağını söz verdiği halde hemen sonrasında Albay Nascimento ve Yüzbaşı Matias'ın mahkûmları nasıl soğukkanlılıkla infaz ettiğini açıklamak zorunda.
Le gouverneur aura de quoi m'expliquer pourquoi il me promettait... qu'il n'y aurait plus de massacre, mais plus tard... Colonel Nascimento et ses officiers... ont exécuté des prisonniers de sang--froid.