Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ M ] / Maire

Maire перевод на французский

7,431 параллельный перевод
Martinelli uzun zamandır belediye başkanı. Filhakika, gereğinden uzun zamandır.
Martinelli est maire depuis longtemps, trop longtemps.
Belediye başkanı oldum amına koyayım!
Je suis maire, putain!
- Başkan Bey? Bir saniye Martha.
- M. le maire?
İlk defa bir belediye başkanıyla öpüştüm.
J'avais jamais embrassé de maire.
- 150 bin ve üstü nüfusu olan şehirler. Amerika'nın en genç belediye başkanı sensin.
Des villes de 150 000 habitants ou plus, tu es le plus jeune maire.
Belediye başkanının ofisi.
Bureau du maire.
Belediye başkanı.
Le maire.
Henüz görev başına geçmemiş olan. Evet.
Le futur maire.
Sizi anlıyorum ama Fillmore'un son teknolojiye sahip stadyumu var ve futbol efsanesi başkanımız Lavon Hayes'i de reklam olarak kullanırsak teklifimiz birden bire ilk sıralara yükselebilir.
Oui, je sais je sais, mais Fillmore a ce nouveau super-génial stade de football, et avec notre célèbre star du foot, le maire Lavon Hayes, comme promotion.. notre offre pourrait passer directement sur le haut de la pile.
Ve Başkan Gainey'de çekmecendeki ateş karıncaları kadar gıcıktır.
Et le maire Gainey est aussi énervant qu'une chaussette sale dans un tiroir. Mais...
Başkan Gainey'yle görüşmeniz nasıl geçti?
Comment ça s'est passé avec le maire Gainey?
Başkan Gainey sarhoş olana kadar bekleyip yanına gideceğiz.
On attend que le maire Gainey soit bien bourré, puis on l'approche.
- Başkan Gainey, merhaba.
Ou bourré? Maire Gainey, bonjour!
- Sen Başkan Gainey de. - Söz veremem.
C'est Maire Gainey pour vous.
Lavon'la Başkan Gainey'nin arası gayet iyi gibi görünüyor.
Les choses semblent aller plutôt bien entre Lavon et le maire Gainey.
Ama sen, orada Başkan Hayes'le el ele tutuşan sensin.
Mais toi... toi tu es là à tenir la main du maire Hayes!
Final maçına birlikte ev sahipliği yapmak için Başkan Gainey'yi ikna etmek için geldi.
Il est là pour parler au maire Gainey pour accueillir le tournoi de football de l'état.
Ama Başkan Gainey elbette karar sizin.
Mais Maire Gainey, évidement, la décision est la vôtre.
Başkan Castle'la görüşüp erkene almanın daha iyi bir fikir olduğuna ikna ettim.
J'ai convaincu le Maire Castle que c'était une bonne idée de la déplacer.
Castle hâlâ adamlarıyla konuşuyor.
Le Maire Castle est encore en train de discuter avec ses conseillers.
Başkanla tanışmayı hep istemiştim.
J'ai toujours voulu rencontrer le Maire.
- Başkan Castle güvende mi?
Le Maire Castle est en sécurité?
Başkanı kaçırmalıydık.
On aurait dû prendre le maire.
Sayın Başkan, birinci hatta sizinle görüşmek isteyen biri var.
Madame la Maire, un appel pour vous sur la ligne une.
Akşamınız nasıl gidiyor Başkan Hanım?
Comment se passe votre soirée, madame la maire?
Zaten bir cenazeniz var Sayın Başkan.
Vous allez déjà à un enterrement, madame la Maire.
Başkan Hanım.
Madame la Maire.
Başkanın razı olup Glades'in kontrolünü vereceğini söyledi.
Il dit que le maire va céder et laisser les Glades.
Başkan'ın emirleri yüzünden peşinden gidemediğin birkaç şey.
Une information que tu ne pouvais pas suivre à cause des ordres du Maire.
Başkan Castle boyun eğecek.
Le Maire Castle a cédé.
Başkan Castle'ın olay mahallinde öldüğünün bilgisini henüz elde ettik.
Nous avons la confirmation que le maire Castle a été prononcée morte sur la scène de crime.
Arrow neden birden başkanı öldürmek istesin ki?
Pourquoi Arrow aurait-il subitement décider d'assassiner le maire?
Eğer tetikte olsaydım, Başkan Castle hala hayatta olabilirdi.
Si je l'avais fait, le maire Castle serait peut-être en vie.
Başkan öldürüldüğünde Felicity'i kurtarmak için kendini tehlikeye atmıştın.
Quand la maire a été tuée, tu t'es mis en danger pour sauver Felicity.
Ray'in Belediye Başkanı'yla toplantısı var.
Ray a une rencontre avec le maire.
Sayın Başkan, ben inanıyorum ki Arrow tuzağa düşürüldü.
Madame le maire, je sais de source sûre que c'est un coup monté.
Lavon sen belediye başkanısın yani bunu biliyorsundur.
Lavon, tu es le maire, alors il faut que tu le saches.
- Seksi Başkan'ı kazandın, helal.
Le maire sexy. Agréable!
Walpole Belediye Başkanı ile konuştuk ve bize... Lenapeler hakkında kanuni işlem başladıklarını söyledi.
Nous avons parlé au maire de Walpole, il nous a dit que la ville envisageait de déposer plainte contre la tribu...
Başkan Hayes, bir şey yapmazsak 95'teki uzaylı paniğinin bir benzeri yaşanacak.
Maire Hayes, si on ne fait rien bientôt, nous aurons une panique comme celle de 95 avec les extra-terrestres.
Başkanınız olarak bunu size temin ederim.
En temps que maire, je peux vous l'assurez.
O'Shea'nın belediye başkanı seçilmesi teşkilât için felaket olur.
Si O'Shea était élu maire, ce serait désastreux pour le LAPD.
Sizi tekrar görmek çok güzel Belediye Başkan Vekili Alvarez.
Ravi de vous revoir, adjoint au maire Alvarez.
Başkanın müzik eğitimi programıyla ilgili konuşmaya mı geldiniz?
Etes-vous là pour discuter du programme d'éducation musicale du maire?
Ben de tam sizi düşünüyordum Başkan Vekilim.
J'étais justement en train de penser a vous, Député Maire.
Başkan Vekili Alvarez.
C'est le Député Maire Alvarez
Vekili tanıyorsun bebeğim.
Tu connais l'adjoint au maire, bébé.
Başkan Vekili Alvarez.
Adjoint au Maire Alvarez.
Başkanın ofisindeki arkadaşımdan haber geldi.
Je viens d'entendre de mon ami du bureau du maire
Vinci Emniyeti, belediye, başsavcılık ve diğer eyalet kurumlarının çevirdiği dümenlerle ilgili delilleri ortaya çıkarmak.
Prouver la collusion entre la police de Vinci, le maire et le procureur.
Sen ve Chessani, kızlar, insan kaçakçılığı.
Le maire, Chessani... le trafic d'êtres humains.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]