Melez перевод на французский
930 параллельный перевод
garip ve melez bu varlık 15 gün içinde gelip gitmişti.
un petit être, étrange, hybride, F. N. venu et parti en une quinzaine de jours.
Burada bir çift melez tüccar var.
Quelques métis font du commerce.
Böylece yüzyıllar boyunca siyah ırkla harmanlanmış... uzakdoğu karışımı melez Yahudi ırkı gelişti.
Ils s'y installèrent, dépouillant sans pitié les habitants légaux, culturellement supérieurs. Là, pendant des siècles, du mélange de races oriental et extrême oriental,
Bayan Novak'ı bu konunun dışında tut.
Ne la melez pas a ca!
Ateşçi ve kömürcülere gelince hepsi ayaktakımıydı. Çarkçıbaşı tarafından yönetilen ve tropik limanlardan gelen hepsi birbirinin aynı melez serserilerdi.
Les soutiers étaient la lie de la terre, la racaille des ports des tropiques avec un chef du même acabit.
Tropik koşullar altında burada kopyalamaya çalıştığımız bu melez bitkinin adı, Clavaria Formosa bizim damıtabildiğimiz özel bir madde üretir. Herhangi sert bir yapının kalsiyum tuzlarını alarak yumuşatma özelliğine sahip olan bir madde.
Dans les conditions tropicales que nous avons tenté de recréer ici... cette plante hybride, clavaria formosa... produit une moisissure que nous avons pu distiller... eh bien, une substance qui a la propriété... de ramollir toute structure dure composée de sels de calcium.
O sınır boylarından gelen melez kız.
La métisse du sud du long de la frontière, et du hors-la-loi rieur... qu'elle rencontra ici pour un dernier rendez-vous.
Bir süredir izliyorum seni o eksik etek melez kızdan gözlerini alamıyorsun.
Je t'ai observé... faisant les yeux doux à cette métisse.
Melez misin?
T'es métis?
McAndrews'ın ona melez dediğini söylüyor. Silahı ilk çeken oymuş.
Il dit que McAndrews l'a traité de métis.
- Melez olmam kurtarmaz mı? - Hayır.
Ni un métis?
Gören de seni melez sanır.
On pourrait te prendre pour un metis.
Bahçıvanlık laboratuarımızın son melez süsen çiçeğini gururla size ithaf ediyorum.
J'ai l'honneur de vous dédier le dernier iris hybride créé dans notre laboratoire d'horticulture.
- O'melez'yüzünden mi?
A cause de la fille?
- İki beyaz, bir melez, bir Kızılderili?
- Deux Blancs, un métis et un Indien?
İki beyaz, bir melez ve bir Kızılderili.
Deux Blancs, un métis et un Indien.
O melez herif yaptı.
C'est ce métis qui a fait le coup.
Ve eğer melez olacaksam ölmeyi yeğlerim.
Si je dois être une femme de couleur, je veux mourir.
Lütfen kendi isinize bakın.
Melez-vous de vos affaires. Viens, Joseph.
Onlar birer melez...
C'est un bâtard.
Onlar melez değil!
Ce ne sont pas des bâtards.
Seni uyuz melez!
Espèce de sale bâtard.
-... melez çocukları vardır.
- plusieurs enfants.
Kaç melez çocuk doğurmuşum?
À combien d'enfants métisses a-t-elle donné vie?
Buradaki ironi ise ; çoğu zenci melez ve güneydeki bütünleşme iyi kurulmuş.
Le plus drôle, c'est que beaucoup de nègres sont des mulâtres et que l'intégration est très pratiquée dans le Sud.
Bir melez olmalı. Öyle değil mi José Luis?
Elle doit être métis.
Melez piçini geri almak için ilk fırsatta kaçtın yani.
Tu as fui dès que tu as pu pour retrouver ce... ce bâtard métis.
- Melez.
- Métis.
Yazın gel, burada ilk melez Herefordları göreceksin.
Cet été, vous verrez les premiers croisés du domaine.
Ve yaz geldiğinde bu merada bir sürü melez Herefordlar olacak.
Cet été, il y aura des croisés sur ce domaine.
Sam Burnett, bulabileceğin herhangi bir melez ineğin sahasını açmak için sana izin veriyorum.
Sam Burnett, je te donne la permission de ramasser tous les croisés que tu trouveras.
Pekala, Alex... Ben bulduğum melez Hereford'u alacağım ve onlara bir yer yapacağım.
D'accord, Alex, je prendrai les croisés que je trouve et je leur construirai un abri.
Sen hala orada birkaç melez buzağı bulacağını mı umuyorsun?
Vous n'espérez pas voir des croisés, si?
Ve biz bitirmeden önce tüm bu merada sen melez Herefordları göreceksin.
Avant qu'on en ait terminé, tu verras des croisés Hereford partout sur ce domaine.
Tam bir melez gibi.
Un vrai bâtard.
"Melez" terimi kullanılabilir.
Le terme de "bâtard" peut à la rigueur s'appliquer.
Hayır, Nick bir melez.
Non... Nick est métis.
O bir melez, Sam.
- Il est métis, Sam.
Gitmiş. Melez nöbetteydi.
- Le métis la cherche.
Belki bu melez, kızılderili olur.
Peut-être que ce métis sera un vrai indien
Duyguların incinebilir, seni yeşil kanlı melez!
Je me fiche que vous ayez de la peine, sale bâtard au sang vert!
Bir eş mi yoksa şu melez kızlardan biri mi?
Une femme ou l'une de ces mulâtresses?
Cherokowa anne ve İrlandalı babası olan melez Apachi, O'Brien.
O'Brien, né d'une mère apache et d'un père irlandais.
Çomar, tazı, melez, spanyel, sokak iti, fino su köpeği, kurt kırması nasıI hep köpek diye anılıyorsa.
Autant que braques, lévriers, bâtards, épagneuls, limiers, roquets... brachets, caniches et chiens-loups sont sans conteste des chiens.
"Genetik olarak farklı türlerin çaprazlanması bile melez özellikleri azaltabilir."
Lors d'un croisement genetique la vigueur hybride est renforcee.
Bu yüzden toz olsan iyi olur Melez.
Alors tu vas dégager d'ici, métèque.
Buradan gitmelisin! Melez.
Dépêche-toi, métêque.
Melez kayboldu. En ufak bir işaret bile yok. Ne söylemeye çalışıyorsun Josh?
Pourquoi ne pas admettre que l'lndien nous a perdus?
Devam et seni melez sıçan!
Vas-y, rat hybride!
Hiçbir kadın beni kendine bağlayamaz hele senin gibi melez bir eksik etek asla. Bu, bu hiç umurunda değil mi?
Ça ne te fait...
Cesedi inceleyen çocuklar onun Ermeni, Çek veya melez olduğunu söylüyor.
Il pouvait être arménien, tchèque ou sang-mêlé.