Mineral перевод на французский
348 параллельный перевод
- Ailemizin tarihi geçmişini bilirsin... Romalılar tarafından bu bina sülfür kuyusu üzerine inşa edilmiş... ve onlar tarafından mineral banyosu olarak kullanılmış.
Vois-tu, chérie, selon l'histoire de notre famille... cette structure a été construite par les Romains... sur une fosse de soufre qu'ils utilisaient comme bains minéraux.
Joe bana mineral araştırmalarımda yardım edecekti?
Joe devait m'aider pour collecter les minéraux.
Maden Kanyonunu hatırlıyor musun?
- Mineral Canyon, d'après toi?
- Hayır. Mineral Kanyonudur.
Non, Mineral Canyon.
Ama Mineral Kanyonu gerçekten güzel bir yer.
Mineral Canyon, c'est vraiment joli.
Afrika'nın potansiyel mineral zenginliğinin bertaraf edilmesi çok zordur.
Le potentiel de minerai en Afrique en serait à peine égratigné.
Yine de mineral haklarını ve sığır eti fiyatlarını öğrendin.
En ville, tu serais au courant des prix du bétail.
İsteyebileceğimiz her şey, hayvan, sebze ya da mineral bizi bulabilir.
Toute nécessité animale, végétale ou minérale viendra à nous.
Sonra Mayo kardeşler, iğneler, hipnoz, mineral banyoları.
Puis, les frêres Mayo : injections, hypnose, bains de minéraux.
Mineral banyoları.
Des bains de minéraux.
Kadınlar, erkekler, çocuklar, hayvan, mineral, sebze...
Femmes, hommes, enfants, animaux, minéraux, végétaux...
Bir mineral.
Un minerai.
İki tanesi, mineral bakımından zengin topraklarda mavi renkli çiçek üretimi için yeterli kaliteye sahip değildir.
Deux d'entre elles ne partagent pas cette production de fleurs bleues dans une terre riche en minéraux.
Kural bir, mineral veya sebze yok. Sadece hayvan.
Règle une : ni en minéral, ni en végétal, rien qu'en animal.
Mineral bakımından yoğundur.
Elle est surtout faite de minerais.
- Mineral mi?
- Du minerai?
Evet, bunlar da mineral nitratlar.
Oui, et ceci est du nitrate minéral...
Sadece mineral aradıklarını sandık.
Oui, nous pensions qu'ils... ne creusaient que pour des minéraux, voyez-vous, quelque chose comme...
Issız ama kristal ve mineral açısından zengin.
Désolée, mais riche en cristaux et minéraux.
ancak burada pek bir şey yok - çalı, kaya, mineral parçaları, bildiğimiz anlamda silah ortalıkta yok.
Il n'y a pas grand-chose : broussaille, rochers et gisements de minéraux, mais aucune arme au sens propre du terme.
En yakın tahmin lifli asbestos. Bir mineral.
Au mieux, je dirais de l'amiante fibreux.
İnsanlar mineral çıkaracak, her iki taraf da birbirini yalnız bırakacak.
Nous récupérerons les minerais, et tout le monde est content.
Mineral suyu...
Un peu de tout.
Sevgili dostlar,... burada toplanmamızın nedeni, bu adama, Ben Rumson'a,... Bayan Elizabeth Woodling adındaki kadının ve tüm mineral kaynaklarının... mülkiyetini vermektir.
Chers amis, nous nous sommes rassemblés pour accorder à cet homme Ben Rumson, le titre exclusif envers cette femme, Mme Elizabeth Woodling, et à toutes ses ressources minières.
Bir an için tamamen mineral gibi göründü.
Pendant un moment, c'était presque minéral.
Mineral demişti.
C'était minéral.
Bu zengin mineral yataklarını ancak devletin elinde tutabilirsek halkın yararına kullanabiliriz.
Tout ça, pour la collectivité.
Tarih öncesi mineral oluşumlarını... incelemenin bir yararı olduğunu düşünenler olabilir... ama Hugh Simon'ın İsviçre gam modeli teorisi...
Certains trouvent probablement quelque intérêt dans l'étude des percussions minérales préhistoriques, mais la théorie de Hugh Simon sur les schémas scalaires suisses
Tamam, farzet Mr. Shaw'dan sorumlusun ve onun kartında "mineral havuzu ve dinlenme" yazıyor.
Admettons que tu aies : "M. Shaw, bassin et repos."
Benden okyanus tabanından mineral ve maden filizi çıkarma programı istediler.
On me demande un programme pour l'extraction de métaux du sous-sol océanique.
Burası da, Mineral Wells'e sık sık gelen ziyaretçilerin en çok tercih ettiği odalardan biri.
On se croirait chez moi! Et voici la chambre la plus demandée par nos invités.
Manson Industries... tüm Zangaro'daki mineral ve madencilik haklarına sahip olacak.
Manson Industries... détiendra les droits exclusifs d'exploitation minière... pour tout le Zangaro.
Mineral özleri ile besleniriz.
Nous nous nourrissons d'extraits minéraux...
Çok ender bulunan minerallerden yapılmış ve bir milyon dereceye dayanıklı.
Il est composé d'un minéral très rare qui résiste à un million de degrés.
sana büyüme ışığı ve mineral verdim.
Je t'électrise et te minéralise
Demir ve alüminyum karışımı bir mineral.
Un minerai qui contient du fer et de l'aluminium.
Öğrencilerime dünyanın nasıl oluştuğunu.. anlatmak için tepelerde mineral topluyorum.
Je veux composer une collection des minéraux de ces collines... pour que mes élèves sachent de quoi se compose la terre où ils sont nés.
Hayvan mı, bitki mi yoksa maden mi?
Animal, végétal ou minéral?
- Hayvan mı bitki mi yoksa maden mi?
- Animal, végétal ou minéral?
Hayvan mı bitki mi yoksa maden mi?
Animal, végétal ou minéral?
Minaralleri ayırıyoruz değil mi efendim?
Ça nous laisse avec le minéral, non?
Sor bakalım.
Animal, végétal, ou minéral?
Hayvan mi, bitki mi yoksa bir maden mi?
animal, végétal ou minéral?
- Hayvan mı, sebze mi, metal mı?
- Animal, végétal ou minéral?
- O zaman tahminin doğru.
Un minéral. - Alors, vous aviez vu juste.
Evet, bir şişe mineral suyu.
Prenez la bouteille, je vais aux toilettes.
Seni götürmem için tek ihtiyacım sekiz bardak kadar su.
Avec un ou deux litres d'eau minéral tu seras très comestible.
Siz Mineral Wells'in hastaları mısınız?
Vous êtes tous internés ici?
Biliyor musunuz, ben de her zaman tekboynuzların muhteşem canavarlar olduğunu düşünmüştüm.
ou un minéral? Triple buse!
Herşeye herşeyi yaparım. Bir Piskoposa yaraşır sözler.
Animal, végétal ou minéral... je ferais n'importe quoi à n'importe quoi!
İşte biraz kaya parçası.
Voilà le minéral.