Moments перевод на французский
6,159 параллельный перевод
Özel olaylarımızı orada kutlayarak büyüdük biz.
C'est là où nous avons tous passé de précieux moments en grandissant.
Ama yeri geldi senin de şüphelerin olduğun gördüğüm anlar oldu.
Mais il y a des moments où j'ai vu que toi aussi, tu avais des doutes.
Ben bu baba-kız anlarından zevk alıyorum.
J'aime ces moments Papa / Fille.
Dediğin gibi Finch, garip günler geçiriyoruz.
Comme vous le dites, Finch, ce sont des moments étranges.
O yalnız anlarında beni hatırlamanı sağlayacak bir şey.
Pour que tu souviennes de moi pendant ces moments de solitude.
Özel bir yetişkin zamanı geçirmelisiniz.
Vous avez besoin de moments entre adultes. Je garderai Henry.
Kimlik kargaşası, benlik ikileşmesi, zaman ve hafıza kayıpları... Bunlar gizli operasyon ajanları için risk faktörleri, Martin.
Confusion d'identité, dissociation de la personnalité, moments ailleurs... ce sont des risques connus pour des agents sous couverture profonde.
Yetişkin birisiyle konuşman gereken durumlardan biri olabilir.
Ça pourrait bien être un de ces moments où ça te serait plus utile de discuter avec un adulte.
O anlar aslında hoşuma giderdi anne.
J'aime ces moments maintenant, maman.
Burada paylaştığımız anlar bakımından sırf çalışanı gibi değil kızı olarak saygılarımı sundum.
Les moments que nous avons partagés m'ont permis de l'honorer en tant que fille, pas seulement en tant qu'employée.
Bütün çocuklar böyledir.
Tous les enfants, chaque enfant, ils ont leurs moments.
Bu gibi zamanlarla yalnız yüzleşiyor olabilirdim Etrafımı sarmış beni yargılayan soğuk, ebelerden uzakta,
Dans des moments pareils, je serais seule surveillée par de froides nonnes qui me jugeraient.
Nakit çekildiği günlerde ikinizin de telefonu aynı yer ve saatte sinyal vermiş.
Les jours de ces retraits, Nous avons son portable et le tien aussi Aux mêmes endroits, aux mêmes moments, OK?
Hepsi yılın farklı zamanlarından.
À différents moments de l'année.
Kaçamak anlar, gizli aşklar.
Moments volés, amour secret.
O kadınlar hayatının en zor dönemindeyken onlara yardım ediyorum.
J'aide ces femmes aux moments les plus difficiles de leurs vies.
- Yine o tuhaf durumlardan biri oldu demek.
Tu avais un de tes petits "moments".
O durumu kendi haline bırakabiliriz. Ne dersin?
Alors qu'est-ce que tu dirais de laisser de côté ces petits "moments"?
Hani bazen geçmişteki özel anlarını içinde biriktirirsin ama bu durum şu zamandaki özel anlarından bir şey eksiltmez ya hani?
Tu sais comme tu peux chérir des moments chers de ton passé... qui ne diminuent en rien les moments chers de ton présent?
Vay be, eski çılgın zamanlarımı hatırlattı bana.
Ça me rappelle de bons moments.
Zor zamanların üstesinden gelmem için güç vermişti bana.
Il m'a fait sentir assez fort pour passer à travers les durs moments.
Bunca ay bekledikten sonra bu son anların bu kadar acı verici olması ne tuhaf.
C'est étrange. Après des mois d'attente, ces derniers moments sont les plus angoissants.
Kardeşinle yaptığım onca av gezisi, O anları seninle paylaşmadığıma pişmanım.
Toutes les chasses que j'ai partagées avec votre frère, je regrette de ne pas voir connu ces moments avec vous.
Bir şey yapmak için en güzel zaman şimdiki zamandır.
Et bien, il n'y a aucun moments comme le présent.
Ve ben, Alan ; .. seni onurlandıracağıma, sana değer vereceğime.. .. yaşadıklarımız çok sert olsa bile daima arkanda olacağıma söz veririm.
Et moi, Alan jure de t'honorer, de te chérir et te soutenir dans les moments faciles ou difficiles.
Böyle zamanlarda bir çocuğun annesine ihtiyacı olur.
C'est dans ces moments qu'un fils a besoin de sa mère.
Kimisi de daha önce yaşadığımız şeylerin bir tekrarı olduğunu söyler.
Certains disent que c'est parce que nous avons tous vécu auparavant, et que nous ne faisons que revivre un de ces moments passés.
Söylemek isterim ki, birlikte geçirdiğimiz zamanları hala unutmuyorum.
Je voulais juste dire que je pense encore aux moments qu'on a passé ensemble.
Yaşadığın en karanlık an, kızım.
Les moments sombres.
Ve senin gibiler böyle durumlarda daima en uygun olanlardır.
Et votre espèce... s'est toujours révélée être le coupable idéal dans de tels moments.
Bir trajedi yaşandığında aileler kenetlenmelidir.
Une famille doit resserrer ses liens dans les moments tragiques.
Bu hayatımın en utanç verici anlarından biri.
C'est un des moments les plus humiliants de toute ma vie.
- Gidip geliyor, ama sanırım iyi.
Ça dépend des moments, mais je crois que oui.
Kötü bir ay geçiren tek kişi ben değilim.
Je ne suis pas le seul à passer de mauvais moments.
Ve kalan her anda, seni ölü görmeyi düşünmeyi ben seçtim.
Et pendant les autres moments, je décide de vous voir mort.
Bu gibi zamanlarda sadece bir yerde olmak istiyorum
Dans de tels moments, il n'y a qu'un endroit où j'aimerais être.
Sana yalan söyleyemeyeceğim, Dr. Isles, Asla bulamayacağıma dair şüphe duyduğum anlar oldu, ama... Ben şu tip adamlardanım...
Je ne vais pas vous mentir, Dr Isles, il y a eu des moments de doutes où j'ai pensé ne jamais le trouver, mais je suis un de ces gars je ne peux pas m'arrêter tant que je n'ai pas réussi.
Ve birlikte harika zaman geçirdik,
Et nous avons passé des moments agréables ensemble,
Sakin geçen zamanlarda eğlenmek için daha fazla sebep işte.
Une raison de plus d'apprécier tous les moments de calme, et en ce moment...
Biliyorum kısa bir süreçti. Fakat hayat kısa anların bütünüdür.
Je sais que notre temps ensemble là-bas a été bref, mais la vie n'est qu'une série de moments.
Hayat kısa anların bir bütünüdür.
La vie n'est une série de moments.
Bazen her şeyi bitirmeyi düşündüğüm zamanlar oldu.
Il y a eu des moments où j'ai... pensé à en finir.
Onların inişlerini çıkışlarını, iyi ve kötü zamanlarını anlatıyor.
Elle suit leurs bons et mauvais moments, leurs joies et peines.
Seninle olmayı çok seviyormuş ama.
Oh, oh, et elle a vraiment apprécié ses moments en ta compagnie.
Birbirinize bir kelime dahi etmediniz ve harika vakit geçiriyorsunuz.
Vous vous êtes jamais parlé, et vous passez de bons moments.
"Birlikte geçirdiğimiz vakte bayıldım."
" J'adore les moments qu'on passe.
Gerçek kişisel erginliğin iki cevheri.
Deux moments de croissance personnelle.
Disney Dünyası'ndaki binlerce insan hayatlarını yaşıyor!
Il y a des milliers de gens dans le Monde de Walt Disney qui passent les meilleurs moments de leurs vies.
- Ne önemli durumlarda ne de ben hasta olduğumda yanımdaydın.
- Pas pour les moments importants, et sûrement pas quand j'étais malade.
Mutluluk sakin anlardadır adamım.
Le bonheur est dans les moments les plus calmes, mon pote.
Seninle cidden iyi vakit geçirdim.
Uh, j'ai vraiment passé de bons moments avec toi.