Muhabir перевод на французский
1,186 параллельный перевод
Ben muhabir değilim.
Je ne suis pas journaliste.
Haydi, açıklama yaptıklarında bir muhabir hep soru sorar.
Mais pour les communiqués, on désigne toujours un journaliste.
Federal Mahkeme binasından, muhabir Stacia Vela.
Depuis la Cour fédérale, Stacia Vela.
- Muhabir.
- Journaliste.
Muhabir Kardeşiniz nasıl?
- Comment est votre frère?
Ne tür muhabir böyle birşey kullanır?
- Quel type de reporter utilise ceci?
Sen muhabir değilsin!
- Une arme. Vous n'êtes pas reporter!
Muhabir, Bay Yoshino... O kalp krizinden ölmemişti.
Le journaliste, Yoshino... il n'est pas mort d'une crise cardiaque.
Bir muhabir.
Ou un correspondant.
Çok zekisin, muhabir olabilirsin.
Tu es malin, tu pourrais devenir reporter.
Her sene bu muhabir arkadaşım gibi çalışkan insanlara vergi ödetiyorsunuz.
Chaque année, vous faites payer à des types comme mon ami ici des impôts.
Sanırım çağdaş dünyada, bu uzun yeleli için yer yok ve izin verirseniz bu muhabir son kez bir gezinti yapacak.
Il n'y a plus de place dans notre monde moderne pour ce bon vieux Noirot. Mais si vous le permettez, je vais faire un dernier tour.
Bir sağlık ekibi de gönder. Muhabir de gelsin.
Ajoute un médivac et amène la journaliste.
Diğeri, Sabah Postası'ndan bir muhabir.
L'autre est reporter au Morning Post.
Bay Muhabir, gerçek gazeteciler bunları mı okur?
M. Le reporter, c'est ça que lisent les vrais journalistes?
Sana bakıyorum. Sana baktığımda elinde bir bomba olduğunu söyleyecek bir muhabir görüyorum.
Je te regarde... et je vois un journaliste qui va me dire qu'il a une intuition!
Belki iyi bir muhabirsin ama pek çok iyi muhabir senin gibi davranmayıp, talimatları dinliyor.
Tu es peut-être un bon journaliste. Mais on en a plein, et qui font ce qu'on leur dit.
Bn. Wilson, burada KTX'ten bir muhabir var.
mlle wilson, j'ai ici une journaliste de KTX...
Öldürülmek üzere olan bir muhabir.
Un reporter qui va mourir.
Ama Bay White, eğer bütün iyi hikayeleri Clark ve Lois alırsa ben hiçbir zaman iyi bir muhabir olamam.
Si Loîs et Clark ont tous les scoops, je ne serai jamais un grand journaliste.
Bir muhabir beni parkta güçlerimi kullanırken görmüş ve beni bir makale yazacağım diye tehdit etti.
Un journaliste m'a vue au parc et menace d'écrire un article.
Evet, o muhabir kendine bir isim yapmaya çalışıyor.
C'est un journaliste qui veut se faire un nom.
Şu lanet muhabir. Bak.
Regarde, c'est ce satané journaliste.
Evet, o sana söz ettiğim muhabir.
C'est le journaliste.
Oh, bilmiyorum. Belki sadece muhabir içgüdülerindendir.
C'est peut-être votre instinct de journaliste.
Uzak Doğulu muhabir Tricia Takanawa'yı yiyorlar.
Mon Dieu! Ils ont mangé la journaliste, Trisha Takanawa.
— Ben de bir gün muhabir olmak istiyorum.
J'aimerais être reporter.
Sizce bir gün muhabir olabilir miyim?
Tu crois que je serai reporter?
Muhabirlerin giydiği şu kral ceketler var ya. İşte o yüzden muhabir olmak istiyorum.
Je veux être reporter pour avoir une jolie veste.
Rolling Stones'da 1976-1979 yıllarında muhabir.
Journaliste à Rolling Stone de 1976 à 79.
Şimdi Cape Kennedy'ye ve muhabir Fred Turner'a dönelim.
Retrouvons notre correspondant à Cap Kennedy.
Böylece ne bir, muhabir... ne de o bildiğimiz televizyon... programlarında gözükmeyecek ve senden... bilgi alamayacaklar.
Donc, personne comme, peut-être, l'Informateur National... ou un de ces stupides programmes de télévision... - qui montre, um- - l'accès- -
Karl Lieb Alman bir muhabir Karlovac yakınlarında dün öldürüldü.
Un reporter allemand, Karl Lieb a été tué hier près de Karlovac
Tekrarlıyorum. Muhabir Karl Lieb,. dün akşam Karlovac yakınlarında saldırıya uğradı.
Je répète, le reporter Karl Lieb a été abattu hier soir près de Karlovac
Onlar bir kameraman ve bir muhabir kaybetti.
Eux ont perdu un cameraman et un journaliste
Eğer bunu yapabilseydim, çok zengin bir muhabir olurdum.
Si je pouvais faire ca, je serais riche.
San Francisco Weekly'den bir muhabir arayıp kulüp hakkında tonla soru sordu.
Un journaliste du San Francisco Weekly m'a posé des questions sur le club.
Ne, muhabir misin?
Vous êtes quoi, journaliste?
Prue doğuya geri dönüp foto muhabir olmak istedi.
Elle voulait aller sur la côte est pour être journaliste photographe.
Tebrik ederim, muhabir olmuşsun.
- Toi aussi. Félicitations. Tu es journaliste.
Bir muhabir olarak görkemli günlerime mi döneyim?
Genre journaliste sur le retour?
Gazete benim son umudum. - Muhabir olabilir miyim?
Je peux être journaliste?
Sen yap, ben de seni muhabir yapayım.
Fais-le et tu es journaliste.
- Krieger, tamam. Şu muhabir kadın yüzünden herkes onu tanıyor.
- Tout le monde sait qui c'est à cause de la dame des infos.
O muhabir kadını severim.
Et moi je l'aime bien la dame des infos.
Belki o lanet muhabir etrafta yokken görüşmeliyiz.
J'aimerais vous voir sans la journaliste.
Ama şimdilik bu karşınızdaki muhabir Deli Marge'ın bir cinayet daha işlemeden yakalanması için dua ediyor.
Pour le moment, je prie juste pour que Marge-la-folle soit capturée avant qu'elle ne tue à nouveau.
- Jack, ben bir muhabir değilim. - Yüce Tanrım. Sen, gazetede diğer çalışanları işe aldığım zaman bunun nasıl yapılacağını biliyorlar mıydı sanıyorsun?
Tu crois qu'eux savaient écrire quand je les ai engagés?
Hala foto muhabir numarası mı yapıyorsun?
Tu prétends toujours être une journaliste?
— Aa, Bay Muhabir Bey? — Ha?
M. le reporter?
İhtiyacım olan son şey ön bahçedeki çimleri mahveden bir grup kamu çalışanı ve muhabir.
J'ai pas vraiment besoin d'avoir les services sociaux et des journalistes