Même перевод на французский
277,436 параллельный перевод
Adamla aynı çadırda uyurduk.
On a dormi sous la même tente.
Ama seni bir arkadaşlık sitesinde profil oluştururken görmek isterdim.
Même si j'aimerais bien vous voir remplir un profil de rencontre.
Değişimi sevmiyorsun ama değişim seni bulacak.
Vous n'aimez pas le changement, mais il arrive quand même.
Sana söylesem mi, onu bile bilmiyorum.
Je sais même pas si je devrais te le dire.
En güzeli de, Abby kızgın bile değil.
Et c'est génial, Abby n'est même pas en colère.
Aynı yere gidecekken dört saat iki ayrı araçta direksiyon sallamanız saçmalık.
C'est ridicule de faire quatre heures de route séparément alors que vous allez au même endroit.
Hem de çok kötü olurdu.
Ça serait même très mal.
- Bırak da kendime yalan söyleyeyim.
- Laisse-moi me mentir à moi-même.
Boğayı kendi çiftliğine bile almıyorsun.
Le taureau n'est même pas pour ton propre ranch.
Virgülü bile doğru yere koymuşsun.
Tu n'as même pas fait de fautes.
Kendimi zorlamadan bile senden daha iyi atıyorum.
Même sans le faire exprès, mon lancer est plus puissant que le tien.
Bana Netflix şifresini bile vermiyor.
Elle veut même pas me donner son mot de passe Netflix.
Çok içiyorsun, çok kırmızı et yiyorsun, sürekli tütün çiğniyorsun... -... korunmasız seks yapıyorsun, emniyet kemerini takmıyorsun, fişek patlatıyorsun,
Tu bois trop, tu manges trop de viande rouge, tu mâches du tabac, tu as des rapports non protégés, tu conduis sans ceinture, tu fais même exploser des pétards
Gerçi onu aradım.
Mais je l'ai quand même appelé.
Şu anda imkânsız gibi görünse de daha güçlü bir insan olacaksın.
Même si ça a l'air impossible aujourd'hui... tu en sortiras plus fort.
Kitap dükkânım olsaydı yine bana yardım eder miydin?
Si je tenais une librairie, tu m'aiderais quand même?
Aynı kasabada aynı insanların aynı şeyleri tartışmasından bıktım usandım.
Marre d'entendre toujours les mêmes se disputer pour la même chose, ici.
Gerçi daha çok babam saçmalıyor.
Même si c'est à cause des conneries de papa.
Moral vermeye çalıştığın için sağ ol ama Berto burada olsaydı bile işi tamamlamak için yeterince vaktim yok.
J'apprécie ce que t'essaies de faire, mais... Je crois que même si Berto était là... J'aurais pas assez de temps pour tout faire.
Tüm inekleri küpelesek de daha bir sürü evrak ve bilgisayar işi var.
Même si on arrivait à pucer toutes les vaches... J'ai de la paperasse et des trucs informatiques à entrer.
Ama yine de onları seviyoruz.
On les aime quand même.
Daha da beteri, benimkiler daha çok çocuk yapıyor.
C'est même pire, les miens font encore plus d'enfants.
O gece kendimde değildim.
Je n'étais pas moi-même.
Kızamadım bile.
Je t'en veux même pas.
Jerry de aynısını söyledi.
Jerry a dit la même chose.
Bir şeyle hatırlanmak istedim sanırım, bu barla bile olsa.
Je voulais qu'on se souvienne de moi, même si c'est juste à travers le bar.
Kadınlar tuvaletinde bir bebek bile doğdu.
Un bébé est même né dans les toilettes des dames.
Ne olduğunu bilmiyorum ve lütfen söyleme.
Je veux même pas savoir que ça existe.
Yine de çok güzel.
C'est quand même très bon.
Buz balıkçılığı turnuvası aynı hafta değil mi?
La pêche sur glace est le même week-end?
Ama sekize kadar yemeyeceğiz, çok saçma.
Même si on ne dînera pas avant 20 h, ce qui est ridicule.
Ama geçen gün bir kokarca, üstüne sıvısını püskürttü.
Même si l'autre jour, elle a été aspergée par une moufette.
O zamanlar bile pek beceremezdim.
Même à l'époque, j'étais pas très doué.
Ama bana yemek ısmarlamaktan yırtamazsın.
Mais tu me dois quand même un dîner.
Çalımından geçilmiyor.
Tu es très imbu de toi-même.
Hatta şu toplantıya bile giderim.
J'irai même à la réunion de...
Ama şu anda "Aggie'nin Barı" yazıyor.
Même si pour l'instant, on lit "Aggie".
Aynı aptal reklam panosuna bakıp duruyorum.
Je regarde le même panneau débile depuis tout ce temps.
Bu kadını seviyorum ama tuşlara basacağına sürekli şalterlerimi attırıyor.
Je l'adore, mais même à distance, elle me met hors de moi.
Ben de buna benzer bir sorun yaşamıştım.
J'ai eu le même souci, une fois.
Aynı Maggie'ye.
La même vieille Maggie.
İçki bile içmiyor.
Il boit même pas.
Hem de Eastwood bile değil.
C'est même pas Eastwood.
O yüzden New Mexico'ya gideceğim için bencil sayılıyorsam ki dikkatini çekerim, Meksika bile değil, New Mexico, o zaman bencilim anasını satayım.
Alors si ça fait de moi une égoïste de vouloir aller au Nouveau-Mexique, même pas au Mexique, Colt, au Nouveau-Mexique, oui, je suis égoïste.
Hatta sana lazanya yaptım ama uyuyakalınca yandı.
J'ai même fait des lasagnes, mais je me suis endormie, elles ont brûlé.
Çiftçilik hayalim olsa da buna en yakın hayalim alkol dolu bir binayı teslim almak olur.
Même si c'est mon rêve de reprendre un ranch, récupérer un bar plein d'alcool arrive juste derrière.
Hiç acı değildi.
Ça piquait même pas.
"Bu yüzük Bennett ailesinde kalacak, sen kalsan da kalmasan da." Hoş konuşmaydı.
"Cette bague reste dans la famille Bennett même si tu t'en vas." Charmant discours.
Gerçi bugün bile bunu itiraf etmiyor.
Même aujourd'hui, il ne l'avoue pas.
Ayrı olsak da hep beraberiz.
Même séparés, on reste ensemble.
Hatta ırkçı dedesi bile bana ısınmaya başlamıştı.
Son grand-père raciste commençait même à m'apprécier.