Mıllı перевод на французский
7,267 параллельный перевод
Geçen yıllığına İsviçre'de kaldım.
L'année dernière, justement, j'étais en Suisse.
Açıkçası burada geçirdiğim dört yıllık zaman zarfında operaya gitme şecaatine hiç nail olmadım.
Et honnêtement, je n'ai jamais eu le courage d'aller à l'Opéra durant les quatre années que j'ai passées ici.
Biliyorsun, önce küçük gemilerde zaman geçirirsin sonra mesela ben, iki yıllığına buradayım.
Il faut bosser longtemps sur un petit vaisseau. Il me reste deux ans ici, par exemple.
Onu akıllı biri olarak mı bilirdiniz?
Ouais, mais tu pensais qu'il était futé?
Bay Briggs, siz akıllı bir adamsınız ve eğer biraz düşünürseniz eminim ki işin mantığını anlayacaksınız.
M. Briggs, vous êtes intelligent. Si vous y réfléchissez, vous y verrez la sagesse.
Çelik yelek giyiyordum, akıllım.
Et j'avais une gilet par balle, génie.
Bir inşaat projesi için bir yıllığına Papua Yeni Gine'de olacağım.
un projet de construction. en Papouasie Nouvelle Guinée pour une année.
- Senin akıllı biri olduğunu sanmıştım.
Tu trouves ça malin?
Yarım akıllı!
Je veux gagner de l'argent et ouvrir ma propre école.
Kendini akıllı mı sanıyorsun?
Juste envelopper ton itinéraire dans du papier?
Senden sadece 3 yaş büyük olmama rağmen çok daha akıllıyım. Bu çok saçma.
J'ai seulement trois ans de plus que toi, mais je suis tellement plus futé, c'est ridicule.
Vokalistiniz olacağım.
- - - Ow! l'll be backup.
Heyecanımızın yatışması için alevlerin büyümesine son bir kez daha izin vereceğiz.
So we ll let the flame burn once again until the thrill is gone
# düştüğünde uçabildiğini göreceksin # # bu deneme zamanın # # adım at ileriye yaşamın seni bekliyor # # düştüğünde uçabildiğini göreceksin #
And as you fall, you ll find that you can fly This is the time to try Just step out, your life is waiting
# adım at ileriye yaşamın seni bekliyor # # düştüğünde uçabildiğini göreceksin #
Just step out, your life is waiting And as you fall, you ll find that you can fly
# bu deneme zamanın # # adım at ileriye yaşamın seni bekliyor # # düştüğünde uçabildiğini göreceksin #
This is the time to try Just step out, your life is waiting And as you fall, you ll find that you can fly
# Jadım at ileriye yaşamın seni bekliyor # # düştüğünde uçabildiğini göreceksin #
Just step out, your life is waiting And as you fall, you ll find that you can fly
Take the inside and I'll take the outside. İçerde kal ve bende dışarda kalacağım
Prends l'intérieur, je fais l'extérieur!
Bir yıllık bir cehennem azabı, bir bacağımı kaybetmem ve % 15'lik nüksetme ihtimaliyle sonuçlandı bu.
Mais cela signifiait un an de torture, la perte de ma jambe, et encore, 15 % de chance de ne pas m'en sortir.
Bir takım buradan Girdap'ın şampiyonları olarak ayrılacak, üç yıllık Vegas kontratıya birlikte.
Une équipe repartira d'ici championne du Vortex avec un contrat de trois ans à Las Vegas.
Beni çok memnun eden 20 yıllık bir genişleme planım var.
J'ai un plan d'expansion sur 20 ans dont je suis parfaitement satisfait.
Ama ben akıllı davrandım ve gelmeden önce birazcık içtim.
Mais moi, intelligente et prévoyante, je me suis fait quelques shots seule dans ma cuisine.
- Bu bir akıllı ev tamam mı?
- C'est une maison intelligente, OK?
Sanırım bu yıllık Bonnie'nin en büyük hayranı için koleksiyon malzemesi.
Un objet de collection pour une fan de Bonnie.
Yıllıkları düzenleyen herif verdi.
Le conseiller m'a laissé voir.
Sanırım ben tüyeceğim. Akıllıca olur.
- Je crois que je vais filer.
Değiştirebildiklerim ve değiştiremediklerim arasındaki farkı bilecek kadar akıllı olsaydım şu an olduğum kişi olur muydum?
Si j'avais la sagesse de savoir ce qui est altérable, est-ce que je serais qui je suis?
Akıllıca bir tavsiye. Aklımda tutmaya çalışacağım.
Sage conseil, j'essaierai certainement de l'avoir en tête.
- Akıllılık yapmaya çalışmamalıydım.
Je n'aurais pas dû essayer d'être malin. Vous auriez dû rouler plus vite.
Akıllı davrandığımı sanıyordum.
- Je me trouvais astucieuse.
Komik olmaya çalışmıyorum Tom ama bu akıllıca mı?
Je ne me moque pas, mais est-ce bien raisonnable?
"Eğlence sektöründe herkesten daha akıllı birisine ihtiyacım var. Gerçek bir gazeteciye ihtiyacım var."
"J'ai besoin de quelqu'un de plus malin que n'importe qui dans le divertissement j'ai besoin d'un vrai journaliste".
Pek de akıllı olmadığından mı?
Parce que t'es pas très futée?
Saygıdeğer Rahip, sekiz yıllık zindan hayatım düşünmek için bana çok zaman verdi. Yani...
Révérend, ces huit années d'isolement m'ont donné beaucoup de temps pour réfléchir.
Babanı, yani bir polisi, soğuk kanlılıkla öldürüp kimliğini çalan kişinin cidden ben olduğumu düşünüyorsan karşımda oturup tehditler savurman akıllıca mı sence?
Si tu penses vraiment que c'est moi qui ai tué ton père, un flic, de sang-froid, et qui a eu les couilles de lui voler son identité, tu crois que c'est une bonne idée de me menacer?
Çok akıllı bir dümencisiniz Baker Hanım.
Vous êtes très douée, comme bonimenteuse.
Adam akıllı bir yere park et. Çıkışımız tıkanmasın.
Trouve un stationnement approprié, et ne te fais pas bloquer.
Einstein akıllı bir adamdı, ama bizim tanrımız değil.
Einstein est un homme brillant, mais ce n'est pas notre Dieu.
Akıllıca bir yatırım ortaya koymayacağını kim bilebilir?
Qui sait quand cela pourrait s'avérer être un sage investissement?
Davranışları değiştirmenin en hızlı yolu. Yarım akıllı tavuklar, köpekler gibi hayvanlarda etkilidir. Ergen gençlerde.
C'est le meilleur moyen pour modifier le comportement d'animaux simples d'esprit comme les chiens, les poules... les ados.
Yarım akıllıca yaptığın şeyi farketmişsindir. Bir daha yapmaman gerektiğini anlaman için bir an önce.
Et tu sais que si tu te donnes pas à fond, tu devras recommencer.
Yıllık fotoğrafımın altına gümbürtüye gitti diye yazarlar artık.
sous ma photo de fin d'année.
Okul yıllığında "şimdi bir şeyler yapması en muhtemel" öğrenci seçilmiştim zaten.
Oui. On m'a mis "Fera probablement quelque chose"
Sence hayatlarının en tehlikeli yolculuğuna çıkmadan önce buraya uğrayabilecek bir adamının seni kör kütük sarhoş görmesi akıllıca mı?
Est-il vraiment sage d'être soûl à la vue de tous tes hommes, juste avant votre voyage le plus dangereux?
Akıllıca mı?
Sage?
İçimden bir ses, bu olanlardan sonra sömürgelerdeki en şanslı yarım akıllı olduğunu söylüyor.
D'un côté, je pense que tu es l'idiot le plus chanceux de Nassau.
Senin hiç yarım akıllı olmadığın ve bu adamlarla denize çıkarak kendini hiç riske atmayarak kendine kazanç sağlamaya çalıştığın ihtimali.
Tu ne serais pas un idiot, mais un manipulateur très rusé, qui aurait trouvé comment naviguer avec eux en évitant tous les dangers.
Bir keresinde o şıllığı öyle bir tokatladım ki.
Une fois j'ai giflé celle-là tant que j'ai pu.
Akıllıcaydı, hakkını vermem lazım.
C'était malin, je le reconnais.
Yakında uçacağım gökyüzüne
¶ Over unto the sky where l'll soon fly ¶
Akıllı birinin yazması lazım.
Il me faut une personne brillante. Allez-y.