Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ N ] / Naze

Naze перевод на французский

1,277 параллельный перевод
O pisliğin teki.
C'est un naze!
Bir Fransıza dönüşebileceğini sanıyor.
Ce naze se prend pour le roi du beaujolais!
Uzay mekiği değil! - Nedir bu?
Pas une fusee, pauvre naze!
Evin iğrenç bir yer!
Super! C'est naze, chez vous!
Bu aptallarının ağlayışı "wee wee wee" dir her ne olursa olsun.
Et y a un naze qui va faire "hip hip hip" en allant toucher son gros chèque.
Bu herifle cidden evlenmeyi düşünüyor musun?
Tu vas vraiment épouser ce naze?
Telefonda hasta gibi konuştun.
T'avais l'air naze, au téléphone. T'assures.
Her şeyi bu salak için çöpe atmayacaksın ya?
Tu veux tout foirer pour un naze comme lui?
Yakıt pompaları bitti... fan kayışları koptu ve sanki yarın ihtiyacımız olamaycakmış gibi yakıt sızdırıyor.
Pompe d'alim H.S. ... courroie naze et elle pisse l'essence.
Ama bir ismi bile yok lanet bir beta site.
Mais il est naze. Il n'y a même pas de nom... C'est un truc complètement rudimentaire.
Her neyse, Pete bir pislik.
Quoi qu'il en soit, Pete est vraiment un naze.
Spider Mike'ın iğrençlikleri.
Spider Mike est naze.
İnsanların size yalan söylemesin izin vermeyin, yurtlar çirkinler içindir.
N'écoutez pas ce qu'on dit, les auberges de jeunesse c'est naze.
Senin gibi aşağılık birinin benim kızımla ne işi var?
Comment un naze comme toi a fini avec ma fille?
Bitkinim hayatım.
- je suis naze.
Kahretsin. Sanırım, adamım, ayağının işi bitmiş.
Ouais, mais il est naze ton pied.
Ricky, koca göt, ve bil bakalım neredeyim.
Ricky, gros naze, et devine où je suis.
- Seninle konuşan yok, düdük.
- Tais-toi, pauvre naze.
İki yıl önce, bu pislikle buluşmak için Memphis, Mısır'a gönderildiğini öğrendim.
Il y a deux ans, je savais que tu travaillais pour le SD-6, j'ai appris que tu devais rencontrer ce naze en Egypte.
Kusura bakma, yorgunum.
- Je suis naze.
Benimkiler öyle berbat ki, tahmin edemezsin.
La mienne est trop naze.
Eğlencede annemin dans edişini görmeden konuşma, tamam mı? O zaman kimin beter olduğunu söyle.
Attends de voir ma mère danser et tu me diras qui est naze.
- Safça olur zaten.
- Je suis sûre que ce sera naze.
- Safça olan şeyler komiktir.
- Si c'est naze, ce sera drôle.
Dans etmek, o sıkıcı müzikleri dinlemek ipek elbise giymek, gülmek.
Juste pour danser et écouter de la musique naze. Mettre une robe ridicule et rigoler.
Ne can sıkıcı.
Quel naze.
Zaten sıkıcı derken, iyi anlamda söyledim.
Je voulais dire "naze" dans le bon sens du terme.
Kapa çeneni. İsimsiz bir cesedimiz var.
- Quelle naze.
Çok yorgunum...
Je suis naze.
- Şu berbat şeye de bakın. -... fiziksel cesaret gerektirdiği ortada.
Regardez ce naze.
Dinle geri zekâlı! Geri çekil!
- Espèce de naze, c'est toi qui te barres!
Rezil bir şey. Bunu sen de biliyorsun.
Tu sais bien que c'est naze.
Dur bakalım, seni tanıyorum. Gelişmiş Robot Dövüşleri Liginin sahibi hırbosun.
C'est vous le naze qui dirigez la "Ligue de l'Ultime Combat pour Robots".
Artık değil. Şimdi New New York Mets'in sahibi olan hırboyum. Mets mi?
Maintenant, je suis le naze qui dirige les "New New York Mets".
Ama bu iyi bir şey. "Walking on Sunshine" çok sıkıcıydı.
C'est tant mieux. "Walking on Sunshine", c'est naze.
Adalet de zaten ayvayı yemiş. Bu iş daha bitmedi!
Gros naze!
Dostum, tam bi dangalaksın.
Tu es un pauvre naze, mec.
Minibüsteki lanet telsiz çalışmıyor.
La radio est naze!
Sen nasıl bu kadar mal olabiliyorsun?
Pourquoi t'es aussi naze?
Hey, sevgilime asıImayı bırak, tamam mı?
Le naze, tu ne dragues pas ma copine, d'accord?
- Bence biraz bayağı.
- C'est un peu naze.
Hala bir hiçsin.
T'es toujours un naze.
Bir hiçten mi kaçıyorsun?
Tu as peur d'un naze?
O eziğin bana verdiği her şeyi sakladım.
J'ai gardé tout ce que ce naze m'a donné
Bu çok... s * ktiriboktan!
C'est tellement naze!
Seninle bir eşcinsel piyano barına gidip boktan gösteri şarkıları söylemeyeceğim ve iğrenç martinileri kafaya dikerken yiyişmeyeceğim.
Je vais pas t'accompagner à un de ces piano-bars gay pour chanter une chanson naze, pendant qu'on descend un martini tout en s'embrassant.
Adamım, bak, bunu bulan adam... McDonald'ın bodrum katında k.çını yere koymuş hala yukarıdaki patronlar için bir şeyler bulmaya çalışıyordur.
Arrête, celui qui a inventé ça, c'est un pauvre naze de chez McDo qui a donné l'idée aux grands patrons.
Sanıyor musun ki Ronald McDonald bodrum kata insin... Hey, "Bay Nugget", sen bir numarasın desin.
Tu crois que Ronald va aller voir le pauvre naze pour lui dire : " M. Nugget, t'assures.
Prez? Kimseye yaranamaz.
C'est un bon à rien, un vrai naze.
O salak değil.
C'est pas un naze.
Kemik
- Gogue... naze.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]