Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ N ] / Naıl

Naıl перевод на французский

102,156 параллельный перевод
Anten kontrol kayıtlarına erişimi bana verirseniz nereye baktığını anlamayı başarabilirim.
Si vous me donnez l'accès au contrôle de l'antenne et aux logs, je serai capable de trouver où est-ce qu'il était entrain de chercher.
Sanırım barış adına bir şans yakalamak için içimizden biri salim kafayla düşünmeli.
L'un de nous doit rester concentré pour que la paix ait une chance.
Oraya vardığımda gemiyi şu minik ve sevimli 71 aydan birinin arkasına gizler ardından beklerim.
Une fois que j'y serai, je le ramènerai derrière l'une de ces 71 petites lunes. et ensuite j'attendrai.
Son olarak MKCY yörüngedeki aynaları ve zirai kubbelerin tamiri için masrafların % 62.5'ini karşılayacak. Ancak tamamen BMD'na bağlı zararlar istisna tutulursa masrafları yarı yarıya üstlenebiliriz.
Enfin, la république martienne couvrira 61.5 % des coûts pour réparer les dômes et les miroirs orbitaux, à l'exception de tout dommage qui puisse être lié sans appel aux actions de l'ONU.
Pekâlâ tatlım, bana Ganymede'deki her geminin kesintisiz izini göster. Kulaklarını dört açıp MKCD'na ait her frekans bandını ve yayını izle. İstasyona giriş ve çıkış trafiğini etkileyecek bir şey olursa bilmek istiyorum.
Bien, chérie, donne-moi une écoute sur chaque vaisseau de Ganymède et garde l'oreille ouverte, surveille chaque fréquence, je veux savoir si quelque chose affecte le trafic entrée sortie sur cette station.
Fakat o fotoğrafları birbirinin arkasına koyarsanız her şey hayat bulur.
Mais si vous vivez ces images l'une après l'autre, alors tout prend vie.
Fosdick Koğuşundaki ölüm oranı hastanenin.. .. geri kalan koğuşlarına göre fazla olabilir.
Le taux de mortalité à Fosdick est plus élevé que la moyenne, surtout si on compare avec le reste de l'hôpital.
Kızına göre, hastaneden gelen bir mektup almış.
D'après sa fille, elle avait reçu une lettre de l'hôpital.
Kızına göre, o hastaneden bir mektup almış.
Toujours d'après sa fille, elle avait reçu une lettre de l'hôpital.
Yurtdışına giderim?
Partir à l'étranger.
Nasıl davranman gerektiğini unutma, yoksa senin kıçına da bir tane girer.
Fais gaffe à ce que tu dis, sinon c'est moi qui t'en colle un.
Birisi hastaneden olduğunu idda ediyor.. .. bayan Zacharides'le sahte bir randevu ayarlıyor kocasına..
Quelqu'un se réclamant de l'hôpital prend rendez-vous avec Mme Zacharides et la tue.
.. ne olduğunu araştırmasına engel olmak için onu öldürüyor.
À priori pour l'empêcher de creuser ce qui est arrivé à son mari.
Bunun fakına vardığında, Ona verilen insülinin.. .. bir sonucu olarak kuzeninin hastalığı ağırlaşmıştı. Yardım için zili çaldı, hiç kimse gelmedi.
Quand elle s'est aperçue que sa cousine était gravement atteinte, à cause de l'insuline que vous lui aviez donné, elle a sonné, pour avoir de l'aide, mais personne n'est venu.
Nick'in babanın kılığına girmesi gerekiyordu, böylece yapması gerekip de yapamadığında babanın yapamadığını yapabilecekti. - Ettim.
- Je l'ai fait.
Hayır, bu ikisi içerde ve bir tane de dışarda park alanına bakıyor.
Non, juste ces deux à l'intérieur et une à l'extérieur sur le parking.
Ceset üzerinde giysi parçalarına bakılırsa sanki biri onu çalıların altına sokmuş.
Les morceaux de vêtements sur le corps ressemblent beaucoup à ceux fourrés dans le buisson.
Evet, Wells, çığlık atarak az önce geldi, koşarak odasına çıktı ve kapısını kilitledi.
Wells, il vient juste de rentrer en criant à propos de quelque chose, a couru à sa chambre à l'étage et a verrouillé la porte.
Hala Alpe'nin Dan'in odasına nasıl girdiğini bilmiyoruz, zira yeri bir kale gibi.
On ne sait toujours pas comment l'alpe est rentré dans sa chambre, parce que cet endroit était une forteresse.
- Ah, hikayeyi anlatmasına izin ver.
- Laisse le raconter l'histoire.
Lütfen, Tanrı aşkına.
Pitié, pour l'amour de Dieu.
Tanrı aşkına, buraya gelmelisin.
Pour l'amour de Dieu, vous devez venir ici.
Sabahları duşmanları ağlaçlarına altına uzattığımı görünce mutluyum
"Le matin, soulagé, je vois mon ennemi étendu sous l'arbre."
Halıdaki Bira kutularına bakarsak "Zehirlenme Etkisi Altında Sürüş"
À en juger par le tapis de canettes de bière à l'intérieur, la "Conduite sous l'influence de stupéfiants"
Böylece Kinoshimobe onları öldürür Ve Jubokko ağacına kanlarını besler.
Le Kinoshimobe les tue et nourrit l'arbre Jubokko avec leur sang.
İkinci kitaptan başladım, şu ana kadar, aynaların geçit ya da kapı olduklarına dair birşey bulamadım.
Je viens de commencer le 2e livre, et pour l'instant, rien ne parle de miroirs... en tant que portails ou passerelles vers où que ce soit.
Hademe, canavar sandığı 90 yaşındaki yaşlı bir kadına saldırıyor.
L'aide-soignant attaque une femme de 90 ans, prétendant qu'elle est un monstre.
Bu kadının hademeye neden saldırdığını, ve hademenin de kadına neden saldırdığını açıklar.
Ça expliquerait pourquoi elle a attaqué l'aide-soignant, et pourquoi il l'a attaquée.
O'na battaniye alıyordum, bir de baktım ki, bir tür canavarın saldırısına uğradım.
Je lui apportais une couverture, et l'instant d'après, J'ai été attaqué par une espèce de monstre.
Bir dava açmasına yardım edelim, Byn. Cutler'ın ansızın ve vahşice saldırdığını ve kendisini savunmak için yapabileceği başka bir şey olmadığını anlatan filan.
On va devoir l'aider à prouver que l'attaque de Mme Cutler était si imprévisible et si violente, que sa réponse n'aurait pu qu'être de la légitime défense.
Başının arkasında bir eziklik var, ama beyin kanamasına rastlamadım
Il y avait une contusion à l'arrière de sa tête, mais pas de saignement dans le cerveau.
O'na yardım edemem.
Je ne peux rien faire pour l'aider.
Charon'un Oboluna benziyor- - Onları Styx Nehri'ne geçmek için Ölü nün ağzına para koyarlardı
Comme l'obole de Charon... la pièce que tu glisses dans la bouche d'un mort pour l'aider à franchir le Styx.
Kafatası adamına benziyor.
Ça ressemble à l'homme au crâne.
Tamam, bu bir Grimm'e ihtiyacı olduğu anlamına mı geliyor Onu tutuklandığı yere götürmek için mi?
Il a besoin qu'un Grimm le sorte de l'endroit où il est piégé?
Başka Yerdeki kafatası adamlarına böyle derler, Ve hepsinden de ondan korktular.
C'est comme ça qu'ils appelaient l'homme au crâne de l'Autre Côté, et ils en étaient terrifiés.
Görünüşe göre David bu kadroyu torunlarına bıraktı, Ve Davidic krallar onu bir asa olarak kullandı Tapınağın imha edilene kadar,
Apparemment David a laissé cet exact bâton à ses descendants, et les rois davidiques l'ont utilisé comme un sceptre jusqu'à la destruction du temple, quand il a miraculeusement disparu.
Tanrı aşkına, İngiliz bir tüccar o!
Pour l'amour de Dieu, c'est un marchand anglais!
Aşkımın karşılık bulacağına sizi temin ederim.
Je vous assure que mon amour sera payé de retour.
Sonra da taş ocağına göndetmiştiniz?
- En l'envoyant vers Quarry Hill?
Saat başına yaklaşırken Florida'daki hava sıcaklıklarını sizden öğrenmek istiyoruz.
En ce début de journée, examinons les températures dans l'État de Floride.
Bir aylığına gelmeye ne dersin? Nasıl yani?
Et si tu revenais pour un mois?
Kılıfına nasıl uyduracağın umurumda değil.
Qu'importe comment tu le tournes.
Ve onca zamandır senin bunun farkında olmadığına inanmak çok zor.
Et j'ai du mal à croire que vous l'ignoriez durant tout ce temps.
Daha mahkemeye çıkalı 3 ay olmadı ve daha çok insanı kandırmasına yardım etmemi mi istiyorsun?
Il n'a purgé que 3 mois, je devrais l'aider à arnaquer d'autres gens?
Jenny Lewin, onu açık tribünün altında Karen Murphy kaltağının ağzına verirken görmüş.
Jenny l'a vu se faire sucer sous les tribunes par cette pouffe de Karen Murphy.
Çok hoş bir kadına benziyor.
Elle a l'air super gentille.
Havaalanına gidiyorum.
Je vais à l'aéroport. Ça va aller?
Sanki bir hademe soyunma odası duşlarını temizlemiş ve kafanın ortasına koymuş gibi gözüküyor.
On dirait que quelqu'un a nettoyé une douche de vestiaire et a versé l'eau du seau sur ta tête.
Bu elbise belki de, onu tahrik ettiği için yangın çıkarmayı seven çılgın bir kadına aitti.
Après tout, elle aurait pu appartenir à une dingue qui aimait mettre le feu parce que ça l'excitait.
Bunu yalnız başına yapmıyordun ve bunu biliyorsun.
Tu as reçu de l'aide et tu le sais.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]