Nucleus перевод на французский
88 параллельный перевод
Tabii ana gövdeden ayrılıp tek başına hayatta kalabilen bir merkezi hücresi yoksa.
Sauf s'il a un nucleus, un noyau intérieur capable de survivre détaché de la masse.
Spinal boşlukta olmaması gereken bir şeyler veya nucleus pulposusta kemiksi bir çıkıntı olduğunu düşünmüştüm.
Je m'attendais à une intrusion dans l'expace spinal, ou à un morceau osseux dans le noyaux pulposus.
- Oo, şu eski NAcc, ha?
- Oh, ce bon vieux nucleus accumbens?
"Beynin ödüllendirme merkezi, beynin derinliklerinde küçük zerreler, coşkunun merkezüssüdür,"
"Le nucleus accumbens, " un petit point en plein milieu du cerveau,
Bu da, beyindeki "nucleus accumbens" i etkileyebilir.
Et toucher le noyau accumbens.
Bu, bildiğimiz kadarıyla beyindeki ventral tegmental ve caudate nucleus alanlarının bir uyarımından ibaret.
Alors beaucoup de recherches sont menées pour trouver comment les déclencher? Avec un parfum, par exemple. Ou une suite particulière de note.
Önümüzdeki aylarda Hooli, Nucleus'u çıkaracak. Dünyanın göreceği en sofistike sıkıştırma yazılım platformunu.
Dans les mois prochains, Hooli va sortir Nucleus, la plateforme de compression la plus sophistiquée que le monde ait connue.
"Biz Pied Piper olarak Gavin Belson ve..." "... Nucleus'teki eşeklerini paraya muhtaç yapacağız. "
Nous, à Pied Piper, avons hâte de rivaliser avec Gavin Belson et les abrutis de Nucleus.
- Şimdi de "Smiler" a benzedi. - Nucleus'un canına Smiler ile okuyacağız.
On risque pas de mettre une raclée à "Nucleus" avec "Smiler".
Görünüşe göre Nucleus da hazır.
On dirait que le Nucleus est optimal.
Nucleus Wide Diaper'ı ezip geçecek!
Nucleus va exploser Wide Diaper.
Nucleus'dakiler sence garajlarına mural boyasınlar diye sabıkalı adam mı tutuyor?
Tu crois que ceux qui bossent sur Nucleus embauchent un criminel reconnu pour peindre une fresque sur la porte de leur garage?
Evet. Yani Nucleus'la alakalı falan değil...
Enfin, pas sur Nucleus ou quoi que ce soit...
Bilhassa Nucleus'un büyük çıkışını gerçekleştireceğimi söylediğimde.
Surtout quand je leur ai dit que j'allais présenter Nucleus lors de cet événement.
Senin yüzünden Gavin Belson TCD'de Nücleus'u ilk defa tanıtacak.
À cause de toi, Gavin Belson lancera Nucleus au TCD.
Nucleus'e yapacağımız seyahate hoş geldiniz millet.
Bienvenue, tout le monde, pour un voyage dans le Nucleus ( le Noyau ).
Nucleus bulut tabanlı sıkıştırma gruplarında birleştirilmiş gelmiş geçmiş en değişik özellikleri sunuyor.
Nucleus va fournir les fonctions les plus variées jamais réunie dans une suite de compression dans le nuage.
Umarım Nucleus seyahatimizden keyif aldınız.
J'espère que vous avez aimé votre voyage dans le Noyau.
Yani en iyi ihtimalle Nucleus'un daha kötü versiyonu derler.
Au mieux, on est une version plus mauvaise de Nucleus.
- Nucleus hakkında büyük sözler verdiniz.
Vous avez fait des promesses très exagérées à propos de Nucleus.
Nucleus'u bizimkiyle tıpatıp aynı bir sisteme kurdular ve Weissman puanları da 2.89'du, bizimkiyle aynı.
Nucleus est codé sur le même moteur que le nôtre, exactement le même, et leur score Weissman était de 2.89, comme le notre.
Tamam o zaman aldığım talimata göre seni Nucleus projesine atanan elemanlar listesinden kaldırıyorum.
Ok, donc on m'a demandé de te retirer de la liste des employés assignés au projet Nucleus.
Nucleus'la alakalı hiçbir mesaj ve dosya raporu almayacaksın ya da Nucleus toplantılarına katılmayacaksın.
Tu ne recevras désormais plus d'appel au sujet de Nucleus, pas de rapports, tu n'assisteras plus aux réunions sur Nucleus.
Ona Nucleus diyorlar, manası her ne sikimse.
Ils l'ont appelé "Nucleus", peu importe ce que ça veut dire.
Nucleus mu?
"Nucleus"?
Ve bu da ocakta CES'te çıkacak olan Nucleus'un habercisi olan kampanyamızdaki ilk noktalar.
C'est le tout premier spot de notre campagne annonçant la sortie de Nucleus en janvier au CES.
Tek umurumda olan Nucleus'us Pied Piper'dan daha iyi olması.
Ce qui m'intéresse, c'est que Nucleus est mieux que Pied Piper.
Ve bunun Pied Pieper değil de Nucleus olduğundan emin olsanız iyi olur.
Ça a intérêt à être Nucleus et pas ce foutu Pied Piper!
Şimdi yeterli yatırımla gereken zamanda CES için fonksiyonlu bir deneme sürümü oluşturmalı ve Nucleus'u marketten atmalıyız.
Avec un bon financement, on devrait pouvoir mettre au point une version bêta fonctionnelle à temps pour le CES et compresser Nucleus hors du marché.
Cahiller ya da basmakalıp sanayilere göre en son Nucleus arızası doğrudan olumsuz olarak başarısızlık görünebilir.
Pour les ignorants ou ceux des sociétés traditionnelles, le récent pépin de Nucleus peut sembler être un échec... uniquement dans le sens négatif.
Nucleus canlı yayınınızın feci sonuçlarının iyiye alamet olduğunu mu söylüyorsunuz?
Vous nous dites que le résultat désastreux de la diffusion en live par Nucleus est une bonne chose?
Nucleus platformuna yeni bir şey mi ekledin yani?
Vous avez ajouté quelque chose à la plate-forme Nucleus?
Nucleus'la birleşince platformun yayımında her türlü hatayı düzeltecek kadar yenilikçi bir işlev hayal edin.
Imaginez... une fonction si révolutionnaire, que son intégration à Nucleus justifiera n'importe quel problème dans le déploiement de la plate-forme.
Nucleus'la birleşince platformun yayımında her türlü hatayı düzeltecek kadar yenilikçi bir işlev hayal edin.
Imaginez une fonction si révolutionnaire, que son intégration à Nucleus justifiera n'importe quel problème dans le déploiement de la plate-forme.
Bunu Nucleus'a ne kadar sürede ekleyebiliriz?
Combien de temps avant de l'intégrer à Nucleus?
Ocak ayında CES'teki büyük Nucleus çıkışımıza binaen dünyaya gizli bir ön gösterim vermeye karar verdik.
Pour anticiper la sortie de Nucleus au CES de Janvier, nous avons décidé d'offrir un aperçu au monde entier.
Dana White ve UFC ortaklığıyla Nucleus gelecek ayki UFC maçında canlı yayın için tek sağlayıcı olacak.
Nucleus, en partenariat avec Dana White et l'UFC, aura l'exclusvité de retransmettre en direct et en streaming le mois prochain, l'évenement,
Tam platformun Ocağa kadar hazır olmayacağını fark ettim fakat Nucleus bölümüm bu mücadeleye hazır olduklarını garanti ediyor.
Je sais que la plateforme ne sera pas prête avant Janvier, mais l'équipe de Nucleus m'assure qu'elle relèvera le défi.
Ve aklıma tüm dünyaya Nucleus'u ucundan göstermek için millet birbirini boğazlarken henüz gösterilmemiş bir video göstermekten daha heyecanlı bir yöntem gelmiyor.
Il n'y a pas plus excitant que de donner un aperçu de Nucleus au monde entier en faisant un hadaka-jime à la latence vidéo.
Bu gece ilk defa internet üzerinden 4K çözünürlükte yayın yapıyoruz. UFC Dövüş Gecesi. Nucleus'un katkılarıyla!
Ce soir, pour la toute première fois, en streaming live 4K par le biais d'internet, l'UFC Fight Night, en partenariat avec Nucleus!
UFC Dövüş Kanalı'yla bağlarımızı koparıyoruz. Nucleus sayesinde.
Nous coupons le cordon pour toujours avec l'UFC Fight Pass et Nucleus.
Nucleus kalite kaybı yaşamadan sıkıştırılmış, rekabeti sınırlara taşıyan 4K UHD görüntüyü sizlere sunuyor.
Nucleus transforme la vidéo 4K UHD en un format compressé sans perte et force la compétition à garder le rythme.
Bu titreme Nucleus kaynaklı değil, değil mi?
Les saccades ne sont pas un problème de Nucleus?
Duyduğumuza göre Nucleus canlı yayını...
Nous apprenons que le live stream de Nucleus- -
Nucleus henüz 4K canlı yayına ayak uyduramıyor.
Nucleus ne peut pas encore faire du live stream 4K.
Evet ama Nucleus'u yenmek öyle. Bloglar karışır resmen.
Mais en battant Nucleus, les blogs riront d'eux.
Devlet serseri, kayış tiz, dikit yasa, statü manevra oğlan enik küçük çocuk, bebek, yavru şerit, çatlak, hassas, cezalı yırtıcı, vahşi, öfkeli evcil bukolik, idilik arkadyen, pastoral otlak pastörizasyon sınırdışı, ayırma yok etme masturbasyon özlem, abartılı ruhsuz, donuk baba babalık, büyük baba babadan kalma, aile reisi himaye elektron, nötron, sigorta lamba, radyo lambası... çeşitli elektronik parçaların içine vakumlanarak yerleştirildiği camdan yapılmış bir tüptür.
Etat... plombier... fouet... balance... stalagmite... éternuement... statut... enclos... jeune homme... garçon... enfant... bambin... bébé... livide... contracté... craquelé... rapace... sauvage... agreste... alpestre... bucolique... idyllique... arcadien... pastoral... élevage... pasteurisation... déportation... séparation... exclusion... masturbation... libido... mamelles gonflées... languide... obscène... père... patriarche... parrain... patron... père éternel... saint patron... électron... nucléus... fusible... valves... La valve est constituée par une enveloppe de verre... à l'intérieur de laquelle est fait le vide... et sont placées les composantes essentielles d'une valve :
Durun biraz. Aşağıda bir kristal çekirdek yok mu?
Mais attendez, c'est un cristal nucléus en bas?
Eğer yaşamın bir tapınağı varsa burada, genetik kodlarımızın antik yazıtları olan DNA'yı barındıran çekirdekte yatmaktadır.
Si la vie a un sanctuaire, c'est ici, dans le nucléus qui contient notre ADN... l'ancien texte sacré de notre code génétique.
Çekirdek sıvısının içinde genetik kodun moleküler harfleri serbestçe gezinir.
Dans le liquide du nucléus, les lettres moléculaires du code génétiques flottent librement.
Mal gibi davranarak Nucleus'a haddini bildiremezsin.
Tu dégommeras pas Nucleus comme ça.