Numarasını перевод на французский
6,400 параллельный перевод
Tony'nin şüphelinin telefon numarasını istemesinden daha garip bir şey olamaz.
Pas plus bizarre que Tony demandant le numéro de téléphone d'un suspect.
Numarasını Cindy'nin cep telefonundan aldım, ve onu aradım. Çünkü karımla uğraşıyordu.
J'avais trouvé son numéro la veille sur le portable de Cindy et je l'ai appelé parce qu'il tripotait ma femme!
Yönetim kurulundaki birinin telefon numarasını biliyordun, değil mi?
Vous connaissez quelqu'un à l'administration de la région?
- Resepsiyona in onun süit numarasını sor.
Et tu demande le numéro de sa chambre!
Luke'un numarasını nereden buldun?
Comment t'as eu le numéro de Luke?
İşin güzel tarafı baktığımız son gey barda dört kişinin numarasını aldım.
Du côté positif, j'ai eu 4 numéros au dernier bar gay qu'on est allé.
Bagajdan çıkan gövdenin kalçasında protez varmış. Bu yüzden ben de Jin'den seri numarasını araştırmasını istedim. Böylece hastanın kimliğine ulaşabiliriz.
Le tronc retrouvé dans le coffre avait une prothèse de hanche, donc j'ai demandé à Jin de tracer le numéro de série et de le faire concorder avec le nom d'un patient.
Patent numarasını istiyor musunuz?
Voulez-vous le numéro du brevet?
Hop, aç ağzını Tony, sana kaybolan diş numarasını göstereyim.
Ouvre de nouveau ta bouche, Je vais te montrer le tour de la dent qui disparaît.
Peki ne kurban ne de fail değilse, makine neden onun numarasını verdi?
Mais s'il n'est ni une victime ni un criminel, pourquoi la machine nous a donné son numéro?
Bu yüzden onun numarasını aldık o zaman.
Alors c'est pour ça que nous avons reçu son numéro.
Makine Hükümet'e bir teröristin numarasını verdiğinde ne oldu sanıyorsun?
Que croyez-vous qu'il se passe lorsqu'elle donne le numéro d'un terroriste au gouvernement?
Bu yılın başlarında Chicago'nun güneyindeki bir ev numarasını 144 kez aramış.
Il a appelé une maison au sud de Chicago 144 fois cette année.
DJ'nin numarasını aldım.
J'ai le numéro du DJ.
Sondra, Finn Polmar'ın numarasını bulmanı istiyorum.
Sondra, je voudrais que vous me trouviez le numéro de Finn Polmar.
Maria, bana Florrick-Agos'tan, Alicia Florrick'in... numarasını alabilir misin lütfen?
Maria, pouvez-vous me trouver le numéro d'Alicia Florrick chez Florrick-Agos, s'il vous plait?
- Birisi seri numarasını bulmanı istemiyormuş.
Quelqu'un ne voulait pas que tu trouves ce numéro de série.
- Susie tüfeğin seri numarasını çıkardı.
Susie a cherché le numéro de série du fusil.
Seri numarasını veri tabanında araştırayım.
Faisons une recherche sur le numéro de série dans le NCIC.
Sosyal güvenlik numarasını çalıştırdığımda Farklı bir isim geldi.
Quand j'ai rentré son numéro de sécurité social, j'ai obtenu un nom différent.
- Numarasını yazmıştım. - Peki senin için yeni randevu alırım. Harika olur.
- Très bien, je vais le reporter pour toi ça serait merveilleux.
Hadley'nin ismini, sosyal güvenlik numarasını bulabildiğim her şeyi araştırdım.
J'ai rentré le nom d'Hadley, son numéro de Sécurité Sociale, antécédents médicaux... tout ce à quoi je pouvais accéder.
Eddie isminde bir arkadaşın varmış numarasını yapmaya vaktimiz yok.
On a pas le temps de prétendre que tu as un ami qui s'appelle Eddie. J'en ai un.
Telefon numarasını çeviriyorum sadece mesaj bırak.
Là, je vais appeler, tu laisses juste le message.
East Village Tesisat'ın numarasını isteyecektim.
Il y a eu un petit problème Je n'ai pas tapé 2.
Numarasını kaybettiniz.
Vous avez perdu son numéro.
İyi arkadaşımız Danny, Nicki'ye motosiklet numarasını yapmış.
Notre bon ami Danny ici présent à fait le coup de la moto... Avec Nicki.
Oda numarası 502. Yarın gelemem, ama sizinle Pazar sabahı buluşabilirim. 10 : 00'da olur mu?
Demain je ne pourrai pas, mais je peux venir dimanche matin. 10 h?
... ihtiyacınız olursa diye otelin telefon numarası buzdolabının üstünde.
... au cas où tu aurais besoin le numéro de l'hôtel est sur le frigo.
Sen bir numarasın.
Tu me manques déjà.
Hayır, hayır, hayır. Vücudumun yarısından çoğunda örümcek ısırıkları yok Yani siz ikiniz başka sakatlık numarası yapabilirsiniz.
Non, non, non, je n'ai pas de piqûre d'araignées sur la moitié de mon corps, donc vous deux, vous pouvez simuler une autre blessure?
Dr. Nolan'ın numarası var mı sizde?
Vous avez ses coordonnées?
Hepimiz cinayet davasından yırtmak için hafıza kaybı numarası yaptığını biliyoruz.
On sait tous qu'elle simule une amnésie pour plaider l'incapacité mentale lors du procès pour meurtre.
Yani evinin kapısını açıp içeride ceset bulursak hafıza kaybı numarası yapması biraz zor olur.
Donc si on ouvre la porte de son appartement et qu'il y a un cadavre à l'intérieur, ça sera un peu difficile pour elle de feindre une amnésie...
Aramayı bırakamazsın veya numaranı değiştiremezsin ya da canını sıktıkları için ölmüş numarası yapamazsın.
Tu ne peux pas arrêter d'appeler ou changer de numéro ou simuler ta propre mort parce qu'il t'embête.
Kate, Walden'ın fakir numarası yaparak tanıştığı büyük aşkı.
Kate était le grand amour de Walden Qu'il rencontra en faisant semblant d'être pauvre.
Bu Paige'in numarası değil... yani, oldukça büyük bir eroin kaynağı olsa bile, sanırım işin tamamını O yürütmüyor.
Ce n'est pas le numéro de Paige... donc même si elle a un bon stock d'héroïne, on peut supposer qu'elle n'est pas toute seule.
Taşıt kimlik numarasına baktın mı?
Tu as le numéro d'identification?
- Bak ne diyeceğim, bu kısmı es geçelim. Benim iyiliğim için endişe ediyormuş numarası yaptığın kısmı yani.
- Je vais te dire... passons l'étape où tu agis comme si tu étais inquiète concernant mon bien-être.
Bütün gece beni dinliyor numarası yaptın!
Vous avez juste fait semblant de m'écouter toute la soirée!
Sadece bir numarasın.
Vous n'êtes qu'un numéro.
Ya da sadece yaşıyor numarası yapın.
ou juste que vous vivez toujours.
Sadece çok iyi parlatılmış numarasına kanmışsın.
Tu es juste tombée dans sa combine bien ficelée.
Saçını nasıl çekeceğini bilmeyen erkeklerle olan seksten sonraki orgazm numarası hariç.
Sauf les orgasmes avec les mecs qui ne savent pas arranger leurs cheveux.
Sakın numarası bende yok deme.
Et ne me dis pas que tu n'as pas son numéro.
Wilt Chamberlain'ın Jerseydaki numarası.
Le numéro de maillot de Wilt Chamberlain.
Telefon numarası silinmiş bir hayalet.
Un fantôme dont le numéro n'est plus attribué.
Şaşırmış numarası yapma.
N'ayez pas l'air si surprise.
Ama uygun bir telefon numarası bulmasını isteyebilirim belki.
Mais je pourrais lui demander le numéro approprié...
Bebek cerrahı numarası yapanlarla sevişmek isteyen şu iki kadın gibi.
Comme ces deux là qui ont décidé qu'elles veulent du sexe avec des prétendus chirurgiens de nourrissons.
O adamın çok numarası var.
Il a plus d'un tour dans son sac.