Nındı перевод на французский
11,314 параллельный перевод
Muazzam IQ'n nazara alındığında, bir psikolog ile bir tıp doktoru arasındaki farkı tartışmak hiç aklıma gelmemişti.
En donnant ton énorme QI, je ne pense pas que cela soit nécessaire pour discuter de la différence entre un psychologue et un M.D.
Catherine ile kalıp ikizleri düşündüğü için mi kızgındın?
Étais-tu toujours fâchée qu'il est couché avec Catherine pour concevoir les jumelles?
- Ne? 1 0 yıl önce yanınızdaki eve taşındıklarından beri ona yaklaşmaya çalışıyorsun.
Tu veux tenter un truc depuis qu'elle est ta voisine.
Doğru kullanılırsa hayatının sonuna kadar yetecek büyüklükte bir yığındı.
Ces informations auraient pu, s'il s'en était bien sorti, le nantir toute sa vie.
- Ortama ısındın mı?
Tu t'installes bien?
Alındın!
Bienvenue!
- Evet. O çocuğun şu anda karılarımıza çaktığının farkındasındır herhâlde.
Tu te rends compte que ce gamin se tape nos deux femmes, en ce moment?
Daha bu sabah birçok eşyanın çalındığının ihbarını aldık.
Plusieurs vols ont été rapportés dans la matinée.
Görevden alındın.
Vous avez été relevé de vos fonctions.
Westchester'da Eva'nın arabası için bülten çıkarıldı ve kredi kartları takibe alındı.
Westchester a mis un signalement sur la voiture d'Eva, et ils ont marqué ses cartes de crédit.
Eğer 8 pezon varsa onları kadın mültecilerden çalmışsındır.
Si tu as 8 pesos... Tu les as volé aux femmes réfugiées.
-... çalındığını mı?
Volé?
Hayatında bir kez çiçek sulamamışsındır.
Tu n'as jamais arrosé une plante de ta vie!
Reese Dipple? Adını duymamışsındır. Çünkü iş alanı endüstriyel gazlar, posa ve kağıt üzerine yoğunlaşmış.
Oui, tu n'as pas entendu parler de lui parce que ses conglomérats sont pas sexy du tout, comme gaz industriels, pâte à papier et papier.
Tüm bilgisayar sunucularının yedeği bir yere alındı.
Les serveurs informatiques sauvegardent tout sur un cloud.
Jake, sen görevden alındın.
Jake, tu es suspendu.
Görevden alındın.
Tu as été suspendu.
Umarım sarışına göz koymamışsındır çünkü benim gözüm de onda.
J'espère que la blonde n'est pas ton genre, parce que moi oui.
Belki onu bu işe onlar yerleştirmiştir, belki nereye taşındığını da biliyorlardır.
Donc, peut être qu'ils l'ont placée dans cet emploi, et ils savent peut être où elle a déménagé.
Hala nereye taşındığını bulmaya çalışıyoruz.
Amy a déménagé il y a deux mois.
2 gün önce çalındığını bildirmiş.
Il a été reporté volé il y a 3 jours.
şu gözetleme kameraları Branch'in evinden çalındığını düşündüğün.
Au sujet des caméras de surveillance qui ont été volées.
O depodan 12 kutu ilaç çalındığını söyledi, hepsi de aynı Casper sevkiyatından.
Deux cartons de produits pharmaceutiques ont été volés, tous de la cargaison Casper.
Hapların çalındığı depoda silah ile vurulan kurbanın aldığı kaliteli ilk yardımdan bahsetmiyorum bile.
Sans parler de la victime de l'entrepôt - qui a reçu des premiers soins.
Çamur çukurunun orda birisinin yardım için bağrındığını duydum.
J'ai entendu quelqu'un qui appelait à l'aide, à la fosse.
Her zaman olduğu gibi, Mrs. Pereira ödeme yapmaktan kaçındı.
Comme toujours, Mme Pereira n'a pas voulu payer.
Ben çocukken aileme nasıl muamele edildiğini gördüm. Maaş çeklerinin nasıl çalındığını, çalışırken nasıl öldüresiye dövüldüklerini gördüm. Ve polisin bütün bunlara rağmen hiçbir şey yapmadığını gördüm.
Celle où je grandissais et voyais comment mes parents étaient traités comment on leur volait leurs salaires, comment ils connaissaient des personnes qui avaient été battus à mort dans des champs, et que la police n'a jamais rien fait après
- Yaşasın? Jenny, Costington's'tının şirketi 10,001 çiçeği içinde barındırıyor ve geçen sene ki geçit töreninden hemen bir sonraki gün çalışmaya başlamışlardı.
Jenny, le char de Costington comporte 10.001 fleurs, et le travail a commencé le lendemain de la parade de l'an dernier.
Değerliyse, teröristler onun bildiklerini istiyordur. Thapa muhtemelen teşkilatın yeni kaynağına yakın olduğu için hedef alındı.
Selon ses mots, " si l'Inde envoyait Thapa pour Ella, alors elle a de la valeur.
Artık nasıl hissettiğimi anlamışsındır. Nasıl hissettiğini bilmiyorum Lana çünkü ben Katya'yla öpüşmedim!
En fait, je ne sais pas Lana, parce que je n'ai rien fait avec Katya!
- Bu. Eric Chambers için basın kartı alındığına dair nakit ödeme yapıldığını gösteriyor.
Elle contenait de l'argent utilisé pour acheter une carte de presse à Eric Chambers.
Siz de Bay Lopez'in suikastçı tarafından hedef alındığı Eric Chambers'ın da günah keçisi olduğu bir hikaye yarattınız.
Vous avez donc créé une histoire où Mr Lopez était la cible d'un assasin, et Eric Chambers était le pigeon.
O zaman maskot ve profesörün neden hedef alındığını bulalım.
Essayons de comprendre pourquoi ces cibles étaient visées.
Alan, bu paranın en yakın akrabasına gideceğinin farkındasındır. Evet. O benim işte.
Alan, tu réalises que son parent le plus proche aura cet argent.
12 sene önce, karın sizi evden attı sen de aptal oğlunla, abinin yanına taşındın.
Dites-moi si j'ai bien compris. Il y a 12 ans, votre femme vous a viré, et vous et votre fils crétin avez emménagé chez votre frère.
Dinleyin dedektif uğraştığımız bu öfkeli insanların çoğu bankalara kızgındı, bize değil.
Mais écoutez, inspecteur, certaines personnes auxquelles on est confronté sont très énervées mais ils sont en colère contre les cadres, pas contre nous.
Adını Bianca koydum çünkü ilk kuzenim Bianca da kıllı ve kalındı. Tıpkı sakalım gibi.
je l'ai appelé Bianca car elle est noire et fournie comme ma cousine Bianca.
- Hedef alındın.
- Pas la peine. - On vous visait.
- Zor olacağının farkındayım ama şirket için en iyisinin bu olduğunun farkındasındır.
Je sais. Je sais. Ça doit être dur, mais vous réalisez que c'est le mieux pour l'entreprise.
Dedektife kolyenin çalındığını anlattım.
J'ai dit à l'inspecteur qu'il avait été volé.
Robbie taşındığından beri, apartmanı izliyorsa iki aydır insanların en özel hareketlerini izliyordur.
Si Robbie surveille l'immeuble depuis son emménagement, c'est deux mois à regarder les moments intimes des gens, non?
Bu odadaki tek silahın bu olmadığının farkındasındır.
Tu es conscient qu'il y a d'autres armes ici?
En sonunda kendime vakit ayırabileceğim nefes alabileceğim bir an yakaladım, ve kapının çalındığını duydum.
J'ai enfin eu un moment seule pour pouvoir respirer, et j'ai entendu frapper à la porte.
Buraya getirildikten sonra, daireye birkaç hafta önce Spears'ı gözetlemek için taşındığını ve Spears'ın arabasına dinleme cihazı yerleştirdiğini söyledi.
Une fois que nous l'avons ramené ici Il nous a dit qu'il avait bougé depuis plusieurs semaines. pour le surveiller, et il a admis
Her neyse, sen ve Schizo ne kadar yakındınız?
Toi et Schizo vous êtes proches comment?
25 tank R22'nin çalındığını belirtmiştiniz.
Vous avez déclaré 25 bidons de R22 volés.
Bir saniye, bir beden çalındı ve bunu bildirmediniz mi? Olay daha dün gerçekleşti.
Attendez, on vous a volé un corps et vous n'avez rien signalé?
Yine de kamyonetin çalındığını söyleyerek işin içinden kolayca sıyrıldılar, sen ne dersin?
Le vol du van est bien pratique, non?
İkinci aramaysa bir hafta sonraydı. Sorusunu sormadan önce taşındığımın aklından çıkmış olduğunu kabul etti.
Avant d'avoir posé sa question, elle a admis avoir oublié que j'avais déménagé.
Eğer elinden gelen her şeyi yaptığını düşünüyorsan yapmışsındır.
Si tu penses avoir fait le maximum, alors très bien.
Bu gördüğün gerçek bir resim değil. Bir filmden alındı.
Ce n'est pas un vrai portrait.