Obstacle перевод на французский
1,299 параллельный перевод
Saçmalık bu. Engeller var diye ondan vazgeçemezsin. Ne tür bir...
Tu ne peux pas abandonner au moindre obstacle.
Hayatta tasasız yaşayan insanlar gibi olmak istiyorum.
Vivre comme ces personnes qui ne rencontrent jamais d'obstacle.
Hayatında yapmakta olduğun değişiklikler yapmakta tamamen haklı olduğun değişiklikler ben etrafta olduğum sürece çok zor olur.
Ta vie va changer, et tu en as parfaitement le droit. Moi, je serais un obstacle.
Bence bu ilişkimizde kaçınılmaz bir engel olacak.
A mes yeux, c'est un obstacle inévitable à notre relation.
Sen bir sebep bulmak için son çaremdin.
Vous étiez mon dernier espoir d'un obstacle concret.
Hayır, buna hata denir.
Non, obstacle à la balle.
Ona işlemiş olduğun suçun, esir olmana neden olan suçunun, buna engel olacağını söyleyeceksin.
Tu lui diras que ton crime, le crime pour lequel tu as été emprisonné serait un obstacle.
Çarpabileceğim hiçbir şey yok.
Pas d'obstacle idéal pour une leçon de conduite.
Ailelerin ilişkilere yardımcı değil, "engel" olması gerekir.
D'habitude, la famille est l'obstacle de la relation, pas l'attirance...
Ve özgüvensizlikleri, bu engelleri aşma potansiyelini köstekleyen herkes şurada toplansın.
Tous ceux qui perdent leurs moyens devant un obstacle : par là.
Hayat engellerle doludur, ve o enyakın çıkışa yönlendirir.
Au premier obstacle, il cherche la sortie.
"Başkan, tatilde bisikletini kullanırken botanik bir durakta acil ihtiyaç molası verdi" Benden ne istiyorsun?
"Le Président, circulant à vélo, a rencontré un obstacle arborescent."
Bu engeli bir şekilde aşacağız.
- On va passer cet obstacle.
Çarpma alarmı.
Obstacle. Obstacle.
İyi bir atış istiyorum.
Il me faut un tir sans obstacle.
Çevresinde bir yol bulacağız.
On contournera l'obstacle.
Ama projesini anlattığında hiç ummadığı bir şeyle karşılaştı.
Malheureusement pour elle, sa démonstration se heurta à un obstacle inattendu.
Rüzgar sayesinde 225 çukurun dışında.
225 droit dans le vent. En dehors de l'obstacle.
Telefon hatlarını e-posta sistemlerini dondurabilir Havadaki trafik kontrolünü engelleyebilirsin Şehri karanlıkta bırakabilir Hastanelerdeki ve bankalardaki
Paralyser le téléphone, l'e-mail, le trafic aérien... couper le jus à une ville, boguer les hôpitaux, les banques... sans aucun obstacle.
Seninle mutluysa, onun önünde durmam.
Et si elle est plus heureuse avec toi, alors je ne vous ferai pas obstacle.
Her zaman başka bir engel olacak aramızda.
Même si je le voulais, ce qui n'est pas le cas, il y aurait toujours cet obstacle entre nous.
- Ne gibi bir engel?
Quel obstacle?
Eğer yoldaysa, o hareket ettirir.
L'obstacle il déplace.
Donanmanın deneysel dalış ünitesinin çalışmalarına göre eğer kişi bilinçsiz hale gelirse veya ölürse protez ve uzuv arasındaki batmazlık karakterlerinin uyuşmazlığı onu serbest dalış modunda engelleyebilir.
Des études montrent que si un sujet se trouve... évanoui ou mort... la différence de flottabilité d'une prothèse... ferait obstacle à sa liberté de mouvement.
Eğer yerindeyse, hareket ettirir!
L'obstacle, il déplace. 11.
Evliliğinizin aydınlanmanızın önünde bir engel oluşturduğunu düşünüyor musunuz?
Vous inquiétez-vous parfois que votre mariage... soit un obstacle sur la voie de la vertu?
Aynı fikirdeyim. Büyük zorluk çıkaracağını kanıtladı.
Il est maintenant un obstacle majeur.
Sorunu ortadan kaldır ve hiç beklemediği bir anda...
D'abord, éliminer l'obstacle et quand elle s'y attend le moins...
Bir sığınak.... oldum biliyorum.
Je sais que j'étais un.... obstacle.
Bunun son engel olacağından şüpheliyim.
Je doute que ce soit mon dernier obstacle.
Bunun sinir bozucu olduğunu biliyorum, ama mahkemenin bu haftaki kararını büyük bir engeli aştığını, büyük bir zafer olduğunu anlayın.
Ecoutez, je sais que c'est frustrant, mais avec cette décision de la cour, on a franchi un gros obstacle, c'est une énorme victoire.
İnsanlar amaçlarına ulaşmak için korkularını yenmelidirler.
La peur constitue un obstacle à l'atteinte de nos objectifs.
Mühendisliğe giden yolu tam yaralımışken bir engelle karşı karşıya kaldık.
Nous n'étions plus très loin de l'ingénierie lorsque nous avons rencontré un obstacle.
.. ancak burada tüm bir uygarlığın yeniden doğuşuna karışıyoruz. Lotan'a inanırsanız, inanılmaz ileri, uygar ve barışçı bir toplum.
- Je ne néglige pas les Enkarans, mais nous ferions obstacle à la renaissance d'une civilisation. A en croire Lotan, une civilisation très sophistiquée et pacifique.
Bir engel görüyorum.
Je vois un obstacle.
Ne engeli?
Quel obstacle?
Engel!
Je vois un obstacle!
İlk engel.
Premier obstacle.
HAYATIMDAKİ ERKEKLER Biri yayınlamak istiyor, ama son bir engel var.
Quelqu'un veut le publier, mais il reste un obstacle.
Bazı kıyafetlerin yardımcı değil de, engel teşkil ettiği bir vazife.
Pour laquelle les vetements sont un obstacle et non une aide.
433, kuzeybatı 052 çıkış kamerasının görüşü engelleniyor.
433, on a un obstacle visuel à la caméra de la sortie N-O 052.
Eğer rüya görürsem... Evet, bir engel var...
" Dormir, peut-être rêver Ah, voilà l'obstacle
Senin düşmanın, kralın çok seviliyor olması.
C'est l'amour porté au roi qui te fait obstacle.
Şu salyalarına baksana!
C'est un obstacle amovible.
Engel yok.
Pas d'obstacle
O zaman seni kovmama izin verme.
Le fait de t'avoir viré ne va pas constituer un obstacle, alors?
Para kazanmalıyız.
L'argent n'est pas un obstacle.
Küçük bir hikaye olustu mu?
Tu as... un obstacle à franchir pour le terminer? Hein? Tu as une histoire qui germe, là?
Sana engel olamam.
Je ne te ferai pas obstacle.
Bizi engelleyen hiç birşey yoktu.
Et si elle continue à augmenter? Le sous-marin explosera. Il n'y avait aucun obstacle. ça n'aurait pas dû arriver.
Önlerinde sadece bir engel kalmıştı.
Un dernier obstacle les en sépare