Olmuyor перевод на французский
9,033 параллельный перевод
- Herkes doktor olmuyor.
- On peut pas tous être docteur.
Hiçbir şey olmuyor.
Il ne se passe rien.
İyi bir takım olmuyor muyuz?
On forme une super équipe, non?
Bu hayatta olanlar sadece sana olmuyor.
Arrête d'être aussi passif dans la vie.
Nereden fırlayıp çıkacağı belli olmuyor.
Je sais jamais quand il va se pointer.
- Böyle bir şey olmuyor, anne.
Ça n'arrivera pas, maman.
Bedford Falls'a olanlar oluyor ama George Bailey bir şey olmuyor.
Uh, "Bedford Falls" a connu l'enfer. [série américaine] Sans George Bailey.
Genelde bir sorun olmuyor.
Normalement, y a pas de problème.
Niyetim asla bu olmuyor.
Ce n'est jamais mon intention.
Süvariyi öldürürsek, diğer araftan kaçanları da yok edersek kazanmış olmuyor muyuz?
Mais si nous tuons le cavalier et que nous chassons les autres qui se sont échappés du purgatoire, n'aurons-nous pas gagné?
- Amerikan ekonomisinin kalbinde bir çatışma oluyor ve sizin bundan haberiniz olmuyor öyle mi?
Une fusillade sous le coeur même de l'économie américaine, et vous ne savez rien à propos de cette histoire?
Dengesizsin, sağın solun belli olmuyor.
Vous êtes imprévisible et explosive.
Değişim artar şekilde, üstel bir büyüme olmuyor.
Évolution différentielle, pas exponentielle...
- Kusura bakmayın, olmuyor işte.
Je suis désolé, mais il ne me va pas.
Zamanla kolaylaşıyor ama hiçbir zaman yok olmuyor.
Avec le temps, elle devient supportable... mais elle ne part jamais vraiment.
- Evde niye olmuyor ki? Aynı Chris sonuçta.
Alors pourquoi ne peut-il pas le voir à la maison, c'est le même Chris.
- Harry, telefonda konuşmak yüz yüze konuşmak gibi olmuyor.
Tu sais, Harry, ces appels téléphoniques, Ce n'est pas la même chose que le face à face.
O zaman elimde bildirecek hiçbir şey olmuyor.
Çà me permet de ne rien signaler.
Kız arkadaşım olduğu için pek sorun olmuyor. Hetero musun?
- J'ai une petite amie, alors, pas trop.
Hiç Hitler'liğinizden uzaklaştığınız anlar olmuyor mu?
Vous n'êtes jamais quelqu'un d'autre qu'Hitler?
Hiç olmuyor.
Ça n'arrive jamais.
- Almanya'da bulmak kolay olmuyor.
- On le trouve difficilement ici.
Bu senin için sorun olmuyor mu?
Tu ne trouves pas ça troublant?
Bu da ona sorun olmuyor.
Alors, il ne s'en préoccupe pas.
Görünüşe göre olmuyor.
Je ne peux pas, apparemment.
Bazı kadınların çocuğu olmuyor ve ben de onlardan biriyim.
Certaines femmes ne peuvent avoir d'enfants et j'en fais partie.
Benim için, biz bir kişiyiz ve o kişinin de çocuğu olmuyor.
Nous ne faisons qu'un, une personne qui ne peut avoir d'enfants.
İşler öyle olmuyor John.
Ça ne marche pas comme ça.
Kaç kişinin seçenek şansı olmuyor biliyor musun?
Vous savez combien de gens n'ont pas ce choix?
Hıçkırırken kamera sallansa dahi piksellenme olmuyor ve kalitesi müthiş.
Même quand ses pleurs font bouger la caméra, il n'y a aucun blocage. Et la qualité est excellente.
Yangın çıkma riski olmuyor mu şimdi?
Ça risque pas de créer un putain d'incendie?
- Harbiden bir başıma olmuyor!
- Je peux pas faire ça tout seul!
Biliyorsunuz, bazen bir köpek balığımız oluyor, ama depolayacak yerimiz olmuyor.
Vous savez, parfois, on a des requins qui disparaissent?
Belli olmuyor mu?
N'est-ce pas évident?
Yani ben yediğim zaman böyle olmuyor.
Enfin, quand je le fais, il est jamais aussi crémeux.
Nick Vera'nın Filipinler'den verdiği istihbarat yardımcı olmuyor.
Les informations de Nick Vera venant des Philippines n'aident pas.
- Faydası olmuyor ki. - Hayır, oluyor.
- Ca n'aide absolument pas.
Arz ve talep var. Bazen çok fazla talep oluyor. Bilirsin, o zaman da bunlar yeterli olmuyor.
L'offre et la demande, mais il y a trop de demande parfois, et tu vois, pas assez de ces trucs, j'imagine.
Romantik bir şeyler kesinlike olmuyor.
Rien de romantique du tout. Absolument pas.
Darta olan aşkım şu noktada iyice belgelenmiş olmuyor mu?
Mon amour pour les fléchettes est-il si peu reconnu?
Bu biraz fazla olmuyor mu?
Ce n'est pas un peu extrême?
Polis üniformasının pek bir yardımı olmuyor.
L'uniforme de flic n'aide pas vraiment.
Gündüzleri evde olmuyor.
Il n'y est pas pendant la journée.
İstemekle olmuyor mirim.
Vouloir quelque chose ne suffit pas, mon cher.
Ayıp olmuyor mu meleğim?
Où sont tes manières, petit ange?
Bu şekilde olmuyor.
Rien de tout ça ne marche.
Çok zor bir hayattı çünkü... hayatın olmuyor, arkadaşların olmuyor.
Et c'est vraiment dur parce que... on n'a pas de vie, pas d'amis.
Ne zaman bu kadar erken arasan, genelde pek hayırlı olmuyor.
Quand tu appelles aussi tôt, c'est jamais bon signe.
Hiç burada olmuyor, babamın da nerede olduğunu hiç bilmiyorum.
Elle n'est jamais là, et j'ignore où est mon père.
Bu şeyler öyle bir anda olmuyor.
Ça ne se fait pas à la légère.
- Nasıl sorun olmuyor?
Pourquoi ça va exactement?