Olsaydın перевод на французский
11,742 параллельный перевод
Ben, günü kurtaran kişi sen olsaydın bütün övgüyü senin almana Riley üzülür müydü dersin?
Si tu étais le sauveur du jour, tu penses que Riley serait énervée si tu en avais tout le mérité?
Eğer günlüğü yakmış olsaydın onu nasıl öldüreceğimizi bulamazdık değil mi?
Tu sais que si on avait brûlé le journal on aurait pas su comment la tuer, hein?
Ki yasalar gereği söylemem gerek, evde bir cinayet işlenirse... Ama katil siz olsaydınız...
D'ailleurs, d'après la loi je dois vous prévenir, s'il y a eu un meurtre dans la maison - oh, mais si vous êtes la meurtrière...
Benim yerime uydu telefonunu tutuyor olsaydın şu başımız belada olmayacaktı.
Et bien, si tu tenais plus au téléphone satellite plutôt qu'à moi nous ne serions pas dans cette merde maintenant.
Dünya üzerinde seyahat ediyor olsaydın bile hala kendinle uğraşman gerekecekti.
Même si on voyage, on reste face à soi-même.
Bunu yapabilecek olsaydın burada geri gelmeye çalışıyor olmazdın.
Si tu le pouvais, tu ne serais pas là à demander si tu peux revenir.
Peki Stan temize çıktığında ve dava tekrar açıldığında sen olsaydın soruşturmaya nereden başlardın?
Donc quand Stan sera déclaré innocent et l'affaire sera réouverte, où est-ce que tu commencerais tes recherches?
Burada oturuyor olsaydın öyle demezdin.
Vous devriez être assisse par ici.
Burada benim yerime Tucker'la olsaydın neler yapardınız?
Qu'est-ce que tu ferais si c'était Tucker qui était à ma place?
Onun bakış açısından değerlendirerek, siz onun yerinde olsaydınız... evinize, dairenize, yuvanıza gelmiş olsaydınız...
Adoptez le point de vue de mon client : vous êtes à sa place, vous arrivez chez vous, dans votre maison, votre foyer.
Morris Black'i izniniz olmadığı halde orada bulsaydınız... Morris Black hakkında şu an bildiklerimizi de biliyor olsaydınız...
Et vous découvrez Morris Black... chez vous, sans votre permission, en sachant tout ce que nous avons appris à son sujet.
Bu durum senin ne kadar aptal olduğunu gösteriyor çünkü sen lanet bir çantayla burada oturuyor olsaydın nerede olacağımı sana söyleyeyim, çoktan tarih olup gitmiştim.
Ça prouve seulement que t'es stupide. Si t'étais assis là avec un sac, je serais partie depuis longtemps.
Paul Newman'ın babası sen olsaydın asla salata sosunu icat edemez ve kimse onun kim olduğunu bilmezdi.
Si Paul Newman t'avait eu comme père, il n'aurait jamais inventé la vinaigrette, et personne n'aurait su qui il était.
Beni unutmuş olsaydın daha kolay olurdu.
- Ca aurait été plus simple si vous m'aviez oubliée.
Cidden, eğer erkek olsaydın, bu kızı seni oyuna getirdiği için öldürürdün.
Sérieusement, si tu étais un homme, tu l'aurais tué pour la façon dont elle s'est moqué de toi.
Siyahi olsaydın tabii.
Si tu étais noire.
Bana bilgiyi bana getirmemiş olsaydın, muhtemelen onları asla bulamazdık.
Si vous ne m'aviez pas donné ces informations, On ne les aurait probablement jamais trouvées.
Bu noktada yapabileceğim... eğer onu duymuş olsaydınız... hayal edemezsiniz..
Si vous l'aviez entendu... Vous ne pouvez pas vous imaginer.
Keşke siz de orada olsaydınız da görseydiniz.
J'aurai aimé que vous soyez là pour le voir.
Öyle olsaydı, sırtımda Jon Bon Jovi'nin tek boynuzlu at sürdüğü dövmesi olmazdı.
Sinon, je n'aurais pas un tatouage de Bon Jovi sur une licorne dans le dos.
Keşke mümkün olsaydı ama ikimiz de olmayacağını biliyoruz.
Je souhaiterais que ce soit possible, mais nous savons que non.
Ve içinde bir kamera olsaydı, kendi fotoğrafını çekebilsen ve ayrıca bir telefon olsaydı?
Avec un appareil photo à l'intérieur, et tu pourrais te prendre en photo, et aussi avec un téléphone à l'intérieur.
Eğer Simbad komşum olsaydı alnıma Simbad'ın komşusuyum yazan bir dövme yaptırırdım.
Si Sinbab vivait dans mon immeuble, j'aurais un tatouage sur mon front qui dirait, "Sinbad vit dans mon immeuble."
Monroe'yla olmamın tek yolu bu olsaydı vazgeçerdim.
Je pourrais si c'était le seul moyen pour que je sois avec Monroe.
Keşke karavan duruyor olsaydı.
Je regrette que nous n'ayons plus la caravane.
Hayır, çünkü ben de işin içinde olsaydım, o zaman bu insanların doğru ilaçları aldığına emin olabilirdim.
Pour m'assurer que ces gens reçoivent le traitement adéquat.
Eğer hayatının her anında onu vurabilecek biri olsaydı... o zaman kardeşim iyi biri olabilirdi.
Mon frère aurait été un homme honnête si quelqu'un avait menacé de le flinguer chaque minute de sa vie.
ve Pete cezasını tamamen çekecek olsaydı içeride sağ kalamazdı,
Peter n'aurait pas survécu s'il avait dû faire toute sa peine.
Olsaydı da bir daha olmamasını sağlardım.
Et si elle en avait eu, je suis sûre que ça ne s'est pas reproduit.
Hayır... şayet biz polisi aramış olsaydık şimdi bu kadar korkmazdım.
Si nous avions informé la police... nous n'aurions pas peur.
Anju'yerine Sam olsaydı yani tam tersi bu IG Meera oğlunu kurtarmak istemez miydi?
Mais, si c'était Sam à la place d'Anju ou vice versa Est-ce que Meera n'aurait pas essayé de sauver son fils?
O çocuğun babasının yerinde olsaydım kim bilir nasıl hissederdim.
Comment je me sentirais si j'étais le père de ce garçon.
Bu arada, kahrolası Adolf Hitler'in bir klonu olsaydım kahrolası Adolf Hitler'e benzemem gerekmez miydi?
Et, au fait, si je suis un clone d'Adolf Hitler, pourquoi je ne lui ressemble pas? - Je n'ai jamais pensé à cela.
O masada yatan Michelle olsaydı yapanın bunu ödemesini isterdim.
Si c'était Michelle sur cette table, je voudrais que celui qui l'as tué, paye de sa vie.
- Şanslıyız çünkü büyüleri yaparken kullandığı şey Zarathustra'nın Asâsı. Orijinal Güç Asâ'sı olsaydı çok daha kötü oldurdu.
C'est une chance qu'il n'utilise que le bâton de Zarathoustra pour lancer ses sorts, car si c'était son bâton originel, ce serait bien pire.
Merhaba Walden. Nasılsın? Ayrıntılara giremem ama keşke daha iyi bir koca olsaydım sana.
Je ne peux pas entrer dans les détails, mais je voulais... je voulais juste te dire que j'aurais aimé être un meilleur mari.
Onu seçme şansın olsaydı.
S'il pouvait choisir, il prendrait quoi?
Ya kadın tehlikede olduğunu düşünüyorduysa? Ya ayık olsaydım anında fark edebileceğim bir detayı o an gözden kaçırdıysam? Hayatını kurtarabilecek bir detayı?
Peut-être ai-je manqué une chose que mon alter ego sobre aurait observé en un instant et qui aurait pu lui sauver la vie.
Keşke mümkün olsaydı ama ikimiz de olmayacağını biliyoruz.
J'aimerais que ce soit possible, mais nous savons tous deux que non.
Eğer Stan ben olsaydım, güvenlik kayıtlarını nerede saklardım?
Si j'étais Stan, où pourrais-je cacher ces vidéos de surveillance?
Bu geziye sadece ikimiz çıkmış olsaydık şu anda çok eğleniyor olacaktık.
Tu sais on devrait être sur la piste du loup en ce moment Si on n'avait été que nous deux en vacances. Comme c'était prévu.
Keşke biraz eroinimiz olsaydı da senin kurbanlarına yaptığını yapsaydık.
Si on pouvait vous shooter à l'héroïne comme vous le faisiez à vos victimes.
Eğer bu binanın kalbi olsaydı katran gibi kapkara olurdu sen de tam kalbinde uyuyorsun.
Si ce bâtiment a un cœur, il est noir comme l'as de pique... et vous dormez dedans.
Peki mümkün olsaydı?
Ce n'est pas possible.
Morris Black silahına uzanmış olsaydı... korkuya kapılmakta haklı olmaz mıydınız?
Et Morris Black s'empare d'une arme à feu... Serait-il raisonnable de votre part de craindre cet homme?
Belki zincirlenmemiş olsaydım...
Si je n'étais pas enchaînée...
Futbol oyuncusu olsaydım şaşırmazdınız.
Poussez-vous. - Où vont-ils?
Ya tüm bunları başlatmamış olsaydık?
Et si nous n'avions pas mis tout ça en place.
Eğer şüpheli, insan olsaydı zamana yayılmış birçok kurbanı ve vücutlarının fark edilmeyeceği bir yerde öldürülmüş olsalardı bunun yalnızca bir açıklaması olurdu.
SI nous avions à faire à un suspect humain, Plusieurs victimes, assassinées à un endroit où les corps ne seraient pas retrouvés... Il y aurait une explication possible.
Ya misafirim olsaydı?
Et si je n'étais pas seule?
Gerçek bir ofiste olsaydım içeri girip, masama oturup iş arkadaşlarımı okşamazdın, değil mi?
Si j'avais un vrai bureau, tu ne viendrais pas t'asseoir sur ma table et caresser mes collègues?