Oluyorsun перевод на французский
4,724 параллельный перевод
Kafana silah dayıyorum, birden masum mu oluyorsun?
Je pointe un flingue sur ta tête et soudainement t'es innocent?
Ciddiyim, biraz korkunç oluyorsun.
Sérieusement, tu me fais peur.
Her gördüğümde daha da yakışıklı oluyorsun.
Vous êtes encore plus séduisant chaque fois que je vous vois.
Ve eninde sonunda farklı biri oluyorsun.
Et tu finis par être... différent.
- Sen de kim oluyorsun?
Qui êtes-vous?
Onlara akıl hocalığı yaptığının farkındayım, ama aslına bakarsan, en nihayetinde cevizlerini avuçlamış oluyorsun.
Je sais que tu crois être leur mentor, mais vraiment, à la fin de journée, tout ce que tu as ce sont des noix
Ama şu da var ki, sen en ufak yanlışı görüyorsun. Ben anca işler boka sarınca görüyorum. Sense elinde kürekle orada oluyorsun.
Mais là où tu vois des erreurs, je vois un mec avec une pelle quand tout part en vrille.
Seni konuşmanın ortasında böldüğümde çok güzel oluyorsun.
- Tu es si belle quand je t'interromps au milieu d'une question.
Baba sakin ve odaklanmışken korkunç oluyorsun.
Papa, tu fais peur quand tu es calme et concentré.
Sanırım şimdi de diğer dört parmağı kaldırmış oluyorsun.
Alors, j'imagine que tu gardes les 4 autres doigts levés?
Babamın benim hayallerimi desteklemesine sinir oluyorsun.
Tu détestes que Papa encourage mes rêves.
Anlamadıysan belirteyim, aradaki çalışan sen oluyorsun.
Et si jamais je vais trop vite, l'intermédiaire c'est toi.
Sen de Shaggy oluyorsun.
Tu es Sammy.
Galiba sen süper kahraman oluyorsun.
Je pense que tu deviens un vrai super héro.
Ve sen stajyer gözetim memuru oluyorsun.
Et tu... est un apprenti agent de probation. Merde.
Terden sırılsıklam mı oluyorsun?
De transpirer de la lave?
Evli kadınlarla birlikte oluyorsun.
Tu couches avec des femmes mariées.
Erkek arkadaşları buzdolabı kadar olan kızlarla birlikte oluyorsun.
Tu couches avec des filles qui ont des copains de la taille d'un frigo.
1,5 milyon yabancının önünde gey olduğunu açıklayacağını söyleyen tweetler atarak onu onurlandırmış mı oluyorsun?
Et tu pense que tu es en train de l'honorer en tweetant sur ton coming out devant un million et demi d'étrangers?
Silahlısın, bu durumda ne oluyorsun?
Vous êtes armé, ce qui fait de vous quoi?
Sabah 7 gibi yataktasın, kuş sesleriyle uyanıyorsun dört saat duşta takılıyorsun sonra da tekrardan tüm bunları yapmaya hazır oluyorsun.
Tu t'endors pour 19 h, tu te réveilles en même temps que les oiseaux, tu rampes en rond dans ta douche pendant quatre heures, puis t'es prêt pour tout recommencer encore et encore.
Komşunun kızına deli oluyorsun ama görünce o kadar utanıyorsun ki konuşamıyorsun.
Tu es amoureux de ta voisine mais tu n'oses pas lui parler.
Nasıl bu kadar emin oluyorsun? Çünkü bana borçlular.
Parce qu'il me le doivent.
Ama yani sen hızla benim en iyi dostum oluyorsun, dostum.
Enfin, je veux dire que... tu es devenu rapidement... mon meilleur ami. J'y ai bien réfléchi. J'avais un ami très cher.
Daha azgın oluyorsun, kardeşim.
Vous êtes perverti, mon frère.
Peki sen ne çeşit bir Fae oluyorsun?
Et tu serais quel genre de Fae?
Succubus oluyorsun ki, henüz kabul etmiyorsun..
Tu choisis juste de ne pas le faire.
Bak, bize göz kulak oluyorsun anlıyoruz ama Stephen'ın dediği gibi bir yerde savunmada kalmaktan vazgeçip karşılık vermemiz gerekecek.
On sait que tu veilles sur nous, mais... mais Stephen a raison. À un moment on va devoir arrêter de juste se défendre, et contre-attaquer.
Sinirlenince çok seksi oluyorsun.
T'es si chaude quand t'es en colère.
Yani bana yaptığın her şeyi aynı zamanda Hayley'ye de yapmış oluyorsun.
Tout ce que tu me fais, tu lui fais.
Kızı akşam yemeğinde yemek varken etrafında pervane oluyorsun.
À te morfondre au lieu d'en faire ton repas.
Bunu yaptığında çok seksi oluyorsun.
T'es trop sexy quand tu fais ça.
Çok hızlı bir şekilde popüler oluyorsun dedi. Enerjimi düşürmem gerekiyormuş.
Je serais devenu populaire trop vite, je devrais ralentir.
Evet, ishal oluyorsun ve biz evi saatlerce terketmek zorunda kalıyoruz.
Ouais, tu as une super diarrhée et on doit tous quitter la maison pendant des heures.
Buraya gelmek için neden gönüllü oluyorsun bilmiyorum.
Je ne sais pas pourquoi vous êtes volontaire ici.
Sorun şu ki, bu işi yeterince uzun süre yaptığında bir gün, o sesi duyamıyor oluyorsun.
Le problème, c'est quand vous... lorsque vous faites ce travail assez longtemps... un jour, vous arrêtez d'entendre cette voix.
Bir şekilde adapte oluyorsun.
En quelque sorte tu t'es adapté.
Sanırım yeteri kadar yırtıcı hayvan yersen onlardan biri oluyorsun.
À force de manger des prédateurs, on en devient un.
- Önce bana aşık oluyorsun sonra benden nefret ediyorsun şimdi yeniden mi aşık oluyorsun?
- D'abord tu m'aimes, puis tu me détestes, maintenant tu m'aimes de nouveau?
Bu sene mezun oluyorsun, değil mi?
C'est pour cette année le diplôme?
Sen de kim oluyorsun be?
Qui diable êtes-vous?
Her seferinde böyle oluyorsun.
Ils t'auront à chaque fois.
Sanırım bu konuda uzman sen oluyorsun çünkü sen sadece liseden mezun olabildin.
J'imagine que tu es l'expert, parce que la seule chose dont tu es diplômé c'est le lycée.
Cyrus'un planına atlayıp, bu kızın hayatını berbat edip nasıl bu kadar mutlu oluyorsun?
Pourquoi es-tu si content de rentrer dans le plan de Cyrus consistant à ruiner la vie de cette fille? Tu vois, donner le nom de Jeannine c'était mon plan. ( Tat'Sabou )
Sen kim oluyorsun da konuşuyorsun?
Qui es-tu pour parler?
Aslında Audrey'ken nasıl Lexie oluyorsun?
Comment tu fais Lexie alors que tu es en fait Audrey?
İnsanların geri sayım görmesine neden oluyorsun.
Tu continues à mettre un compte à rebours sur les gens.
Larry, birkaç haftaya emekli oluyorsun değil mi?
Larry, vous prenez bientôt votre retraite, non?
Endişelenince çok tatlı oluyorsun. Seni seviyorum.
Je t'aime.
Çekip giderek mi destek oluyorsun?
Tu t'en vas pour me soutenir?
Ama şimdi hâlâ buradasın, onlara göz kulak oluyorsun.
Mais tu es toujours là, à les surveiller.