Oluşu перевод на французский
447 параллельный перевод
Birisi tokatlanırken insanları hemen güldüren o dürtü nedir? Tokadın ruhani, akli ya da fiziksel oluşu mu?
Quel trait de la nature humaine fait que les gens rient quand quelqu'un se fiat gifler?
Aynı benim gibi görünen başka bir kadın daha oluşu sinirimi bozdu. Gösterişimi huzursuz etti.
Apprendre qu'une femme me ressemble à ce point m'a intriguée à l'extrême.
Majestelerinin burada oluşu mahkemeyi şereflendirir.
La présence de Votre Majesté devrait plaire a Sa Grâce.
Daima kırıIgan ve narin oluşu benim için bir ayıp.
Il a toujours été frêle et sa fragilité est un reproche envers moi.
Tek sorun kafasının karışık oluşu.
Mais... il est embrouillé.
Kalbi çok zayıf fakat beni asıl endişelendiren genel durumunun kötü oluşu.
Son cœur est faible, mais son état général m'inquiète plus.
Ama büyük adam oluşu korkutmalı seni, dilediğini yapmak elinde olmayabilir.
Mais il ne s'appartient pas.
Hal böyleyken, ona dair hatıralarımın az oluşu makul karşılanacaktır.
Je ne puis donc avoir de lui qu'un souvenir fort vague.
İtiraf etmeliyim ki, kale kapısından içeri girerken, mevcut durumun ilk gelişimdekinden hayli farklı oluşu nedeniyle bastırılamaz bir zafer coşkusu içindeydim.
J'avoue que j'éprouvais un sentiment de triomphe en approchant de ce portail à nouveau mais dans des circonstances autres.
En iyi olasılıkla, fazla hassastım diyelim.. .. çok genç, çok kadınsı ve çok çaresiz oluşu gerçeğine..
Disons que j'ai mal réagi en voyant... qu'elle était si jeune, si féminine et sans défense.
Hipnotize edilmiş insanların sözde doğuşlarından önceki bir var oluşu anımsadıkları algısı kamuoyunda çok büyük yer bir edindi.
On a beaucoup parlé ces temps-ci... de certains sujets hypnotisés qui se rappellent... leur vie antérieure...
"İhtirasın Yok Oluşu. Lawrence Mackay'in yazdığı bir trajedi."
Ainsi meurt la passion tragédie de Lawrence Mackay.
Kate, bu oyunun başlığı, İhtirasın Yok Oluşu.
Kate. Cette pièce s'appelle Ainsi meurt la passion.
"Bu gece, İhtirasın Yok Oluşu perdesini açarken..."
" Ce soir. le rideau se lèvera sur Ainsi meurt la passion et je serai loin.
Adı geçen adamlar, gözü pek ve cesur davranışlarıyla, bu birliği pusuya karşı tam zamanında uyarmış ve böylelikle muhtemel bir yok oluşu zafere çevirmişlerdir.
Ces hommes, qui, par leur audace et vaillance dans l'action ont été en mesure de prévenir d'une embuscade et ainsi transformer une défaite certaine en une victoire.
Ruh halinin bozuk oluşu hiç umurunuzda değil mi?
Sa dépression ne vous inquiète pas? Quelle dépression?
Umuyorum ki basit bir şekilde atlatacağız... fakat bu ilk kez oluşu.
Sans conséquence, j'espère... le premier incident de cet ordre.
Bu duyduğumuz, zamanın akmakta oluşu mu yoksa kalplerimizin kusurlu atışı mı?
Va-t'il se réveiller et entendre le passage du temps ou est-ce le battement défaillant de ton propre coeur?
Hamile oluşu... sizi ürkütmediğinden kabul ediyor.
- Elle accepte. Puisque la situation dans laquelle elle se trouve ne vous effraie pas, mais ne la brusquez pas.
- Bir afrodizyak oluşu hakkında.
- Sur la soupe de conque? - Que c'est un aphrodisiaque?
Daha anlamlı bir var oluşu yaşamaya başlama fırsatı için zamanın geldiğini düşünüyorum.
Je crois que le moment est venu pour moi de commencer une nouvelle vie qui ait un sens.
UESPA genel karargahına, Antares'in gizemli yok oluşu bildirildi.
Nous avons prévenu l'ASSUT de la disparition mystérieuse de l'Antares.
Var olmuş olan her şeyin, her yerde yok oluşu.
De tout ce qui existe partout.
Şiir kaçakçılığı. Ahmaklığın yok oluşu.
La contrebande de la poésie, la fatuité des moribonds.
Pascal'ın kumarında hoşuma gitmeyen şey, olasılığın piyango bileti alınıyor gibi hesaplanıyor oluşu.
Ce que je n'aime pas, dans le pari, c'est l'idée de donner en échange, d'acheter un billet de loterie.
Bazı gençler yasak oluşu nedeniyle buna ilgi duyuyorlar.
Quelques jeunes sont attirés parce que c'est illégal.
En dikkat çekici bulgu olağanüstü agresif oluşu.
Comportement aggressif évident.
Ekmeğin unufak oluşu, dışlanan adamın son yemeği ve şimdi de bu yemek.
Rompre le pain, le dernier repas du condamné... et maintenant, ce repas.
- İstiyorum. - Şair ruhlu ya da her neyse ondan oluşu hoşuna gidiyor herhalde.
Tu lui trouves de la poésie?
Herkesten daha saldırgan oluşu?
Et son côté anormalement belliqueux?
... tüm esaretiyle... Ölüm fikri, insanların fiziksel yok oluşu.
L'image de l'asservissement total devant l'idée de la mort - fin biologique - de l'homme.
Sakinlerinin bilmediği üçüncü bir boyuta eğik durumda oluşu.
A l'insu de ses habitants... cet univers se recourbe en une troisième dimension physique.
Eğer böyle dinamik bir evrende yaşıyorsak ve her şey Büyük Patlama sonucu oluşmadıysa evrenin son yok oluşu sonrasında yeni bir döngü sonucu yaratılmış olabiliriz.
Si nous vivons dans un tel univers... le big-bang n'est pas la création du cosmos... mais la fin du cycle précédent... la destruction de la dernière incarnation du cosmos.
Laurie Strode'yi kurtaran adamın ona yakın mesafeden 6 el ateş etmesi gerçeğine rağmen Haddonfield polisinin şüphelinin ortadan yok oluşu için açıklaması yok...
Ia police de Haddonfield n'explique pas sa disparition, mais assure qu'il sera bientôt capturé... J'en reviens pas.
Özellikle bürokrasi ve çarkın dönmesini sağlamak için onun insanların üstünde oluşu ile ilgili söyledikleriniz hoşuma gitti.
Vous avez dit : L'administration ne doit pas bloquer la machine.
Büyük ve güçlü olduğunu biliyoruz. Bu adamın güçlü oluşu oldukça korkutucu.
Qu'il est grand et fort.
" aynanın tozla kaplı oluşu gibi.
" et comme la poussière obscurcit le miroir.
" ateşin dumanla... aynanın tozla kaplı oluşu gibi.
" comme la fumée obscurcit le feu et la poussière, le miroir.
Annemin habersiz oluşu bende şüphe uyandırdı. Bu kadının isminin ardında, babamın gizlediği benim bilmediğim bir şey vardı.
L'ignorance de ma mère me donna l'impression que derrière le nom de cette femme, mon père gardait quelque chose d'inconnu.
İsyancıların teslim oluşu hakkında bir yorum yapar mısınız?
Et la prise de León par les rebelles?
Buradaki tek problem ise onların insan oluşu.
Le seul problème est qu'ils sont humains.
Bir haham oluşu... o kadar gerçekçidir ki bazı Fransızlar onun... Şeytan Adası'na gönderilmesini önerirler.
Sa transformation en Rabbin... est si réel, que certains Français... suggèrent qu'on l'envoie sur l'Ile du Diable.
... Belki de beni harekete geçiren onun had safhada biçare oluşu.
"C'est peut-être son impuissance... " qui m'émeut.
Norm ile muhasebecilik ve harika bir avcı oluşu dışında her şeyi eledik. - Bitti Sam.
Avec Norm, on a tout éliminé, sauf la comptabilité et la chasse.
Sizin yakın bir arkadaşınız oluşu, sizde uygunsuz bir etki yapmış olamaz değil mi?
Qu'il fût un de vos amis n'a pas influencé votre décision?
Seni pataklamaktaki tek sorun, fazla kolay oluşu.
Le seul problème que j'aurais à te casser la gueule, c'est que ce serait trop facile.
Elinde bir çıngırak oluşu küçük bir çocuğunun olduğunu gösteriyor.
Il y a un hochet, alors l'un des enfants est très jeune.
Haydi, kapat şunu. Ah, Data. Tek sorun pillerin çok dayanmıyor oluşu.
Le problème, c'est que les piles durent pas longtemps.
Atık veri içeren başıboş bir enerji dalgası birimimden güneş sisteminize doğru geliyor olabilir ve bu durum türünüzün kesin yok oluşu ile sonuçlanabilir.
Capitaine des services sanitaires de la planète Pluton. Un rayon d'énergie errant contenant des détritus de ma sous-station pourrait se diriger vers votre système solaire et pourrait causer la totale annihilation de votre espèce.
Sanırım Anlattıklarımın basitliği, görünüşte aptalca oluşu, ilk kuşkularının biraz insafsız olup olamayacağı konusunda onu meraklandırdı.
Ne trouves-tu pas cela un peu étrange pour une femme de partir sans sa valise et son sac à main Je suis célibataire, sergeant. Et je ne sais pas comment une femme doit se comporter.
Ya özgürlüğün yok oluşu?
Et l'absence de liberté?