Opal перевод на французский
159 параллельный перевод
Böyle şeylere kulak asma Opal. Nick Varna böyle yapmakla...
Oublie ça, Nick Varna n'a trouvé que ce moyen pour...
O gerisi halleder. O gece Opal'e verdiğin paradan başla.
Démarre par le fric que tu as donné à Opal.
Dinle Opal'i Taylor'un evine kadar izledin.
Écoute : Tu as suivi Opal chez Taylor, c'est un point important.
Paul, Opal'i almaya gitmeyecek miydin?
Ne dois-tu pas chercher Opal?
Opal'i mi? Hayır. Opal hafta sonu için şehir dışına gitti.
Opal est partie à la campagne en week-end.
Canım sıkılıyordu. - Kimse konuşmuyor, Opal ağlayıp duruyor. - Eloise, sus.
Personne à qui parler et Opal qui sanglote...
Opal Taylor Henry'yi ağabeyinin öldürdüğünü sanıyor.
Opal croit que son frère a tué Taylor.
Haklı değil miyim Opal?
N'est-ce pas Opal?
Elbette kocanız da Opal'ın suçlamasını basacak.
Et votre mari va publier son accusation.
Yarın gazetedeki büyük manşetleri görür gibiyim "Opal Madvig ağabeyini cinayetle suçluyor."
Vous voyez ça d'ici, à l'encre noir, en pleine page : "Opal Madvig accuse son frère de meurtre."
Evlerinde babasıyla Opal ve ondan bahsediyorduk.
Il était là quand j'ai parlé à son vieux de lui et Opal.
Bu iş kardeşine Opal yüzünden saldırdığında başladı genç Henry'yi buldukları yerde bitti.
Depuis l'engueulade au sujet d'Opal jusqu'au crime!
Son kuruşunu karına opal yüzük... almak için harcadığını hatırlar mısın?
Te souviens-tu de l'opale que tu avais offerte à Gert?
Bir zamanlar birine opal hediye etmiştim.
J'en ai offert une, une fois.
Soluk ay Opal gözlerin yorgunlukla çevrelenir
La lune trop pâle caresse l'opale de tes yeux blasés.
Opal, zümrüt, safir.
Des opales, des émeraudes, des saphirs.
- Opal taşları vardı, bedelini, kan ve gözyaşı ile ödediler. -
Il y a une opale qui verse des larmes de sang...
- Opal uğursuzluk getirir derler.
L'opale ne porte pas chance, n'est-ce pas?
Opal Ann, üç zil.
Opal Ann, trois fois.
Miss Opal Ann.
Mlle Opal Ann.
- Opal Ann.
- Opal Ann.
Opal Ann'i çağırayım.
J'appelle Opal Ann.
Opal Ann.
Opal Ann.
Bende seni, Opal Ann.
Moi aussi, je penserai à toi, Opal Ann.
Opal Ann bile senin ne kadar centilmen ve farklı göründüğünü söyledi.
Opal Ann a même fait la remarque que vous étiez distingué et galant.
- Opal Ann öylemi dedi?
- Opal Ann a dit ça?
Opal Ann adının Corey Bannister olduğunu söylüyor.
Opal Ann dit que c'est Corey Bannister.
- Opal Ann, tüm söylemek istediğim...
- Opal Ann, je voulais dire...
- Adım Opal, Bay Hamilton, adım Opal. BBC televizyonundanım ve Nashville üzerine bir belgesel hazırlıyorum.
- Je m'appelle Opal monsieur Hamilton, je suis de la BBC et je fais un documentaire sur Nashville.
- BBC'den Opal. Merhaba.
- Je suis Opal de la BBC.
- Davetsiz misafirlerinden biri daha mı? - Ben Opal, BBC'denim.
- Une autre de nos invitées surprises?
Cannes Film Festivali'ni hatırlıyor musun?
- Je suis Opal de la BBC. Vous vous souvenez du festival de Cannes?
Leia genç ve güzel, gözleri aynı opal gibi, saçlarını kestane rengi çağlayan gibi.
Euh, Leia est jeune et belle, ses yeux ressemblent à des opales, ses cheveux sont d'une magnifique couleur noisette.
Aferin oğlum.
Bonjour, Opal.
Opal?
Opal?
Jake Cullen, opal madenciliği hakkında çok şey bildiğinizi söyledi.
Cullen m'a dit que vous étiez chercheurs d'opale.
Opal Fleener.
Opal Fleener.
Bu bir opal.
- C'est une opale.
Hiçbir şey yok. Yalnızca göz alabildiğine uzanan opal madenleri.
Il n'y a rien d'autre que des mines d'opale abandonnées à perte de vue.
Avustralya'daki opal işletmeleri birliği onu yakalayana leziz bir ödül teklif ediyor.
Un consortium de mines d'opale en Australie offre une prime juteuse pour sa capture.
- Herhalde opal taşı çalmıştır.
- Sans doute volé des opales.
- Evet. Opal taşlarını çaldığın adamlar seni bulana ödül veriyor.
- Oui, ceux à qui vous avez volé les opales offrent une prime pour vous.
Verdiğim opal nerede?
Où est mon opale?
Opal taşını geri vermenizi istiyorum. Lütfen.
Rendez-moi mon opale, s'il vous plait.
Opal taşlarının geldiği yere.
Là d'où viennent les opales.
Dünyada opal taşının yüzde 95'i orada üretiliyor.
95 % des opales viennent de là.
Bu nedenle Trevor McPhee'yi bulması için opal şirketleri tarafından kiralanmıştı.
Parti à la recherche d'un voleur d'opales, Trevor McPhee.
Bunlar opal.
Ce sont des opales.
- Selam Opal.
Salut, Opal.
- Opal sana telefon mu etti? - Evet.
Opal t'a appelé, hein?
Opal bir taçla ilgili.
Farintosh?