Paralar перевод на французский
5,357 параллельный перевод
Paraları FBI'a anonim olarak teslim et ve istifa et.
Rendez les pièces au FBI de manière anonyme et démissionnez.
Paraları teslim edip istifa et yoksa seni hemen şu an tutuklardım.
Rendez les pièces et démissionnez. Ou je vous arrête immédiatement.
Ya da benim paraları çaldığımın kanıtı olduğunu.
Ou qu'il y a des preuves que j'ai volé ces pièces.
Madeni paralar şehir merkezinde bir bankanın güvenlik kasasında.
Les pièces sont dans un coffre sécurisé dans une banque en ville.
Paralarını verin yeter.
Paies les simplement.
Başında olduğu şirket Eberhardt kartel sayesinde kazandığı paraları aklamaya yarayan bir süs.
Sa fondation est un paravent pour blanchir les profits du cartel Eberhardt qu'elle dirige.
İşin zor kısmı bunu garip çocukların önceden uzattığı paraları savuştururuken yapmak.
Le plus dur, c'est de repousser les avances de mecs bizarres.
Bu paralar da ne?
Alors c'est quoi tout cet argent?
Müşterilerim, paralarını değerli hâle getiriyorlar.
Mes clients en ont pour leur argent.
- Verdiğin paraları saymıyorsa, elinde bir bok yok demektir.
Vous avez que dalle tant que vous ne le payez pas.
Bağış paralarımın ondan geldiğini herkes bilecek.
Tout le monde saura que mon argent d'un développeur.
İnsanların paraları konusunda bana güvendiklerini söylemiştim ya?
Je vous ai dit comment les gens me font confiance avec leur argent?
Ufak paralar değil.
Pas de petites pièces.
Bu paralar tanganın arasına kendi kendine sıkışmayacak.
Ces dollars ne vont pas se mettre tout seuls dans les strings.
O paraları almadan gitmez.
Il ne partira pas sans ça.
90'ların ortasında gayri menkul almaya başlamış ve çok büyük paralar kazanmış.
Il a commencé à acquérir des immeubles commerciaux au milieu des années 90 et il a eu beaucoup de succès.
Ve de acayip paralar kazanacağın işlerden.
Et faire des prêts monstrueux.
" Zenginler paralarını fakirlere verecekler.
" Les riches doivent donner leur argent aux pauvres.
Bunlar Profesör Byford'un bize bahsettiği paralar.
Se sont la moitié des pièces dont le Professeur Byford nous a parlé.
Castle paraları tabuta geri koy!
Castle, remet le sac de pièce en place.
Kayıp paralar aile sırrıydı.
La légende des demi pièces manquantes était une tradition familiale.
Susannah paraların yerini bulmuştu!
Susannah les avaient trouvés.
O paralar hayatımı değiştirecekti.
Ces demi pièces auraient changé ma vie.
Paraların tarihi önemi nedeniyle paraları belediyeye bağışladılar.
En raison de la signification historique des pièces, ils les offrent au MET. ( ndlr : musée new-yorkais )
O paraların Martha Washington'ın gümüşlerinden yapıldığına inanılıyor.
On croit que George Washington avait fait frapper ces pièces à partir de l'argent de Martha Washington.
O yüzden bu paralar gümüşten daha fazla anlam ifade ediyor.
Donc, c'est pièces valent beaucoup plus que leur argent.
- Huzur evi işinin yaş olduğunu söylemiştim. Paralar suyunu çekmişti.
Je lui ai juste dit que sa maison de retraite était plus ou moins foutue ;
- Paralar tamamıyla suyunu çekmemiş gibi.
nous n'avions plus d'argent. Vous ne semblez pas complètement fauché.
Ben de Aziz Leo'nun paralarına konup sonuna kadar parti yapayım dedim bebeğim.
J'ai donc imaginé vivre sur la rente de Saint Léo,
Bulduğunuz paralar 2001'de yapılan bir banka soygununa aitmiş.
L'argent que vous avez trouvé provient d'un hold-up en 2001.
Bay Gertz dikkatli bir adam. Elindeki kirli paraları piyasaya çıkartmadan önce on yıl beklemiş.
M.Gertz est un homme prudent qui a attendu plus de 10 ans avant de lâcher son argent sale dans la rue.
Ya da Leo herifi boğup paraları da çaldı.
Ou peut-être que Leo l'a étranglé et lui a pris.
2001'deki banka soygunundan elde ettiğiniz paraları orada mı saklıyorsunuz?
C'est là que vous gardez l'argent provenant de ce braquage de banque en 2001?
Bana inanıyorlar çünkü büyük paralar konusunda hesap verebilen biri değilim.
ils croient en moi parce que je ne suis responsable de l'argent.
Broker ücret büyük paralar için cerrahi değiştir parmak izleri.
Des courtiers facturent des grosses sommes d'argent pour modifier chirurgicalement les empreintes digitales.
Odamdaki döşeme tahtalarının altına sakladığım altın paralarım var.
J'ai quelques pièces d'or cachées sous le parquet de ma chambre.
Diskte yeni yüz dolarlık banknotlar için olan yazılım güncellemeleri vardı paraların sicil kayıt numaraları, baskı tasarımı gizli damgalar, kodlama teknikleri.
Il y avait un disque dur contenant des mises à jour de programme pour le nouveau billet de 100 dollars... des algorithmes propriétaires, le dessin des plaques, les filigranes, les techniques d'encodage.
Unutmayın sakın. Paraları bana vereceksiniz.
Souvenez-vous, tout l'argent passe par moi.
- Şu an kazanacağımız paraları görüyorsun, şunlara bak.
Regarde l'argent qu'on est en train de se faire.
- Ayrıca hasta günlerinizden kesilen paralarınızı alamadığınızı da belirlemek istiyoruz.
- J'essaie également de m'assurer que les travailleurs ne perçoivent pas leurs salaires pour les jours de maladie
Her sene paralarımı alır, ama bu sefer
Il prend mon argent tous les ans, mais cette fois
Burt'e Yahudi olduğunuz yalanını uydurup yaş kutlaması için paralarını çaldığınız zaman.
C'était quand vous avez fait croire à Burt que vous étiez juifs et que vous avez volé tout l'argent de sa Bar Mitzvah.
Tüm takımlar paralarını geri istiyor.
Toutes les équipes ont demandé à être remboursées.
Paraları var mı?
Ils ont de l'argent?
Bu çocukların hayatlarını güzelleştirecek teknolojiyi ödeyecek paraları yok.
Ces enfants ne peuvent pas payer pour les technologies qui pourraient améliorer leurs vies.
Ne kadar paraları olursa olsun insanların iyiliğini düşünen biri.
Quelqu'un qui se préoccupe des gens, qu'ils soient riches ou pauvres.
Ortada büyük paralar dönüyor.
Il y a beaucoup d'argent en jeu.
Şimdiye kadarki tüm müşterilerin, paralarını zamanında ödediklerine inanmak zor, değil mi?
C'est difficile de croire que chaque receveur pouvait payer à temps, non?
Aşağıdaki herkes paralarını yatırdığın için çok mutlu.
Tout le monde en bas aiment te voir investir leur argent.
paralarını geri isteyecekler.
Ils vont vouloir leur argent.
Paraları yakarak başlatmış olabilirim.
J'ai peut-être commencé un feu avec mon argent.