Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ P ] / Plié

Plié перевод на французский

962 параллельный перевод
Ah, Bu zavallı sadece onun yoluna tesadüfen çıkmıştır.
Ce fou a juste plié dessus en sortant. Remarquez.
Zavallı küçük çiçek. Yapraklarını döktü ve kabuğuna çekildi.
La petite fleur a refermé ses pétales et a plié bagage.
Yerleşimciler Teksas'taki mülkümüzü işgal edince ailelerimiz toplanıp Montana'ya taşındı.
Quand les fermiers nous ont chassés du texas, nos familles ont plié bagage et ont visé le montana.
- Evet. - Yuvarlanmış mı katlanmış mı?
Déplié ou plié?
- Katlanmıştı sanırım.
Plié, je crois.
- Hayır, yüreğimi parçalıyor.
Oui, je suis plié.
Köylülerle dolu üçüncü sınıf bir araba akordiyon gibi içe basılmıştı.
Un wagon rempli de paysans s'était plié comme un accordéon.
Ama bükülüyorlar.
Mais ils ont plié.
Bir parça katlanmış kâğıt gibi duruyor, değil mi?
On dirait un petit bout de papier plié, n'est-ce pas?
Eylül'de, Carmelite Manastırı'nın resmî olarak yağmalanışını izlerken avluda eğilip kusmak zorunda kaldım çünkü kehanetlerimin gerçekleştiğini görüyordum kandan vıcık vıcık olmuş ellerinde erkeklerin koparılmış cinsel organlarıyla koşuşan kadınları izledim.
En septembre, en voyant le pillage du couvent des Carmèlites, je me suis plié en deux pour vomir dans la cour en voyant mes prophéties réalisées et les femmes courir, portant dans leurs mains dégoulinantes le sexe coupé d'hommes...
Sen de kaç, ibne!
Non, du coton roulé plié dans de la toile à matelas. Quelle heure qu'il est maintenant?
Dirseğimi kırarak atıyordum, biliyor musun?
Je servais le coude plié, tu savais?
Eşi değiştir, sözleri söyle, eve götürürüm, soru soran olmaz.
Je veux changer de femme. Dites la formule et c'est plié.
Fanatik bir manyak olmalı! Yoksa 20 dakika önce kaçıp gitmişti.
Si ce n'était pas un fanatique, il aurait plié bagage depuis 20 minutes!
Fıçıyı kafasına indirmiştim.
J'ai plié le canon sur sa tête.
kurtulmadan önce biraz heryerin ağrımalı bilirsin, bana silahınla vurmandan hoşlanmadım
Tu dois avoir drôlement mal à force d'être plié en deux. Ça m'a pas plu, que t'essaies de me filer un coup de flingue.
Bir sürü şapkası vardı, kenarı da hep yaptığı şekilde kıvrıktı.
Il en a plusieurs et le bord était plié comme il aime.
Gülhatmi arma konuştu onunla.
À la vue de la cloche, il s'est plié.
Mavi kırılmış veya kırmızıdan daha fazla dağılmıştı.
le bleu est plié, ou réfracté, davantage que le rouge.
Ayyaşlık yasaların gözünde öyle haince bir lekedir ki kırılana kadar asla bükülmez.
- --L'ivrognerie est un vice de constitution si traîtreusement bon - qu'il ne plie jamais sauf pour casser.-- -
Dizlerini biraz kır.
Plie un peu les genoux.
Kâğıtlara öylesine damlatılmış şeyler.
On fait une tache et on plie le papier.
Örtüyü şu şekilde yay.
Plie-le comme ça.
Kararı New York eyaleti verecek. Ben onların atanmış yasal temsilcisiyim.
Je me plie à l'Etat de New York dont je suis le représentant.
Her ne kadar aynı düşüncede olmasam da bilgili bir hakimin hükmüne dikkat edeceğim.
Je me plie toujours aux règles d'un juge éminent, même aux mauvaises.
Senin yüzünde de bu var, fırtınadan önceki sessizliğin aynısı ve gülümsediğinde buğdayları eğen rüzgarın nefesi gibi.
Le calme avant la tempête. Quand vous souriez, c'est le premier souffle qui plie les blés.
Şu brandayı katla.
Plie la toile.
Hadi, çalış biraz.
Plie-la. Fissa!
Katla şu brandayı.
Plie cette toile.
Güçlü bir rüzgar geldiğinde ağacı eğilmesi gerekir yoksa kökleriyle birlikte kalkar.
Sous un grand vent l'arbre plie ou se rompt.
Dirseğini daha yukarı bük.
Plie le coude plus haut.
Katlanmıştı.
Il était plié.
Bir gazeteye sarıyorsun.
Plie-le dans un journal.
Şu kolunu indir bakayım.
Plie le coude.
Elbette. Kurallara göre yapacağız.
On se plie aux règles.
Kolunu bük.
Plie ton bras.
Evlilikte er geç bazı şeyleri bırakıyorsun.
On se plie aux circonstances.
Bir şaka biliyorum. Televizyonda yaptığımda, 40 milyon Amerikalı çığlık atıyor.
J'ai une blague qui plie en deux 40 millions d'Américains à la Télé.
Bunun altında eziliyorlar ve sonunda diğer tarafa göçüyorlar.
Il les plie et les tord jusqu'à ce qu'enfin il les enterre.
- Yapamam... Dönemem.
- Ne la plie pas.
Deli bu. Onlar için çabalarsın, yaparsın, denersin, için dışına çıkar.
On se bat, on construit, on essaye, on se plie en quatre pour elles.
Bakalım bu lanet olasıca bükülecek mi?
Voyons si ça plie.
# Virgie, kaprislerine fazlasıyla katlandım.
Désolé Virgie. Je me plie à tes caprices depuis trop longtemps.
Yılda bir kez çıkarıp yıkıyor ve kağıda sarıp çekmeceye geri koyuyor.
Elle la sort une fois par an pour la rincer, puis elle la plie et la range dans un tiroir.
Sonra beşinci adım diyemeden oyun kapanacak.
Et avant d'arriver à "cinq", on plie à Broadway.
Eğer hepsini kabul ederse, izin var.
S'il se plie à nos règles, vous avez ma bénédiction.
EĞ!
PLIE!
Silahsızım!
Je ne plie pas!
Soğuduklarında vücudundan ısıyı çekerler. Altına paltonu ser.
En froidissant il va prendre ta chaleur Plie ta capote et mets-toi dessus.
Sizce İtalya kararlarınıza mı uymalı?
Et il vous semble possible que l'Italie se plie à vos décisions?
Geceleri pantolonunu katlar!
Il plie son pantalon le soir!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]