Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ P ] / Portable

Portable перевод на французский

10,408 параллельный перевод
Evet, çünkü o yeni bir bilgisayar aldı.
Oui, c'est parce qu'il a acheté un nouvel ordinateur portable.
Neden yeni bir bilgisayara ihtiyacı var?
Pourquoi a t-il besoin d'un autre ordinateur portable?
Buradaki herkesin telefonu var ve kameraları kayıtta.
Chacun de ces passants a un téléphone portable avec caméra intégrée.
Telefonumu laboratuarda bırakmışım.
J'ai oublié mon portable au labo.
- Tory, telefon sinyalini buldu.
Tory place sur portable ici. Il est chez lui.
Telefonunun alarmını her gün düzenli olarak sabah 4'te çalması için kurmuş.
L'alarme de son portable est réglée à 4h du matin.
- İkinci bir telefonu varmış.
Elle a un 2ème portable.
Gizli bir telefonu var.
Il a un deuxième portable.
Seks telefonu.
C'est un portable pour les plans culs.
- Kullan at telefon mu demek istedin?
Tu veux dire, un portable pré-payé.
Bu onun seks telefonu millet!
C'est son portable pour les plans culs!
Sen gözünü dizüstünden ayırma ve etrafa bakmaktan kaçın tamam mı?
Il suffit de regarder votre ordinateur portable et éviter la vision périphérique, ok?
Acil bir görev var bu yüzden telefonumu şarj edip birkaç araştırma yapmam gerek.
Mission de dernière minute, je dois consulter mon portable - et vérifier certaines informations.
Uzaylılar asla olamaz.
Ce ne sont jamais les aliens. Donne-moi ton portable.
Cep telefonunu ve anahtarlarını almış ama cüzdanı ve 200 dolar nakit parayı bırakmış.
Elle s'est enfuie avec son portable et ses clés mais en laissant son porte-feuilles et 200 dollars en liquide.
Henry aramalarıma geri dönmeyince San Francisco'daki bir iş arkadaşım cep telefonu sinyalini buldu.
Comme Henry ne répondait pas à mes appels, j'ai demandé à un collègue de San Francisco de tracer son portable.
Telin niye açık?
Pourquoi ton portable est allumé?
Sen de telini kapa ve görüşmeye odaklan, tamam mı?
Éteins ton portable et concentre toi.
- " Telefonu yeni aldım.
"Nouveau portable. C'est qui?"
Ama eşine yalan söylemiş. Telefonunu lokantada unuttuğunu söyleyip telefonla birini aramış.
Oui, mais il a menti à sa femme, disant avoir oublié son portable, et l'utilisant après.
Sue'nun ağını hackledim. Evindeki masaüstü ve dizüstü bilgisayarını araştırdım. Tüm maillerini bile.
J'ai piraté le réseau de Sue, cherché dans son PC, ordinateur portable, même ses mails... aucune trace du livre.
Bir şeye ihtiyacın olursa cep telefonumdan arayabilirsin.
Si tu as besoin de quelque chose, Je suis dispo sur mon portable
- Bay Pritchett, telefonunuzu içeride unutmuşsunuz.
- M.Pritchett, vous avez oublié votre portable à l'intérieur. - Merci. Merci.
Voleybol antrenmanım uzadı ve telefonumun şarjı bitti.
Mon entraînement de volley était long et mon portable ne marchait plus.
Bu günlerde giyilebilen teknoloji benim olayım.
Ces temps-ci, je me focalise sur la technologie portable.
Annemin cep telefonundan konuşuyorum.
Je suis sur le portable de ma mère.
Cep telefonu işe yaramaz. Başka bir yol bulacağız.
Ça ne marchera pas avec le portable.
Biri oraya dalış ekipmanıyla gidip bu portatif lazerle pıhtıyı yok edecek ve lökosit saldırısını püskürtecek.
Quelqu'un doit sortir avec l'équipement de plongée et utiliser le laser portable pour détruire le caillot et repousser les leucocytes.
- Şimdi lazer çantam da var.
Ben oui, j'ai un laser portable.
- Lazer çantalı baba.
Avec un laser portable.
Telefona kaydedeceğim.
Laissez-moi filmer avec mon portable.
Kabiliyetsizlikler devlet bürosu hala telefonunu takip ediyorlarmı?
Le Bureau fédéral des inepties suit toujours son portable prépayé?
Cep telefonu terk etmedi diye, o evi terk etmedi diyemeyiz.
Que son portable soit resté à la maison ne veut pas dire qu'il n'est pas sorti.
Abby arabada ya da cep telefonunda bir şey buldu mu?
Abby a trouvé un truc dans la voiture ou le portable?
Cep telefonunuz yok mu?
Avez-vous... un téléphone portable?
Sadece cep telefonum var.
J'ai seulement mon portable.
Yıllar önce telefon şirketiyle papaz oldum cep telefonu da kullanmam.
J'ai eu une brouille il y a quelques années avec la compagnie de téléphone, et je n'ai pas de téléphone portable, okay?
Cep telefonum arabanın içinde, tamam mı?
Mon téléphone portable s'y trouve, d'accord?
Telefonumun açma kapama tuşuyla ilgili bir sorun var.
j'ai un problème avec le bouton on-off de mon portable.
Sizin arkadaşlarınızın telefonunu bızıklamanıza olanak sağlıyor.
Permet de'glayvin'avec le'hoyvin'du portable de vos amis.
Her çocuğun kendi laptopu var!
Chaque enfant a son ordinateur portable!
Telefonum şu balçığın içinde.
Mon portable est perdu dans cette vase pulsatile.
Polisi aramalıyım.
Où mon téléphone portable?
Telefonum nerede? Telefonumu almışlar.
Ils ont pris mon portable.
Elektrikleri kesikmiş, adam da taşınabilir jeneratör getirmiş çocukları ısınabilsin diye.
Il a apporté un générateur portable... pour que ses enfants aient chaud.
Cep telefonunu aradık ama açan olmadı.
Déjà fait. On a, euh, appelé sur son portable. Pas de réponse.
Linda'nın kendisini terk etmesine o kadar üzülmüş ki cep telefonunu bile evde unutmuş.
Senior était tellement brisé par Linda qu'il a oublié son téléphone portable chez lui.
Davanın kırılma noktası, Menjivar'ın laptopundan kurtarılan elektronik muhasebe defteri oldu.
La percée majeure pour élucider le cas à été l'incroyable découverte du livre financier électronique du DL récupéré sur l'ordinateur portable de Menjivar.
Dün kredi kartından harcama yapılmamış ama bir arama yapmış... -... cep telefonuyla gün boyu yaptığı tek arama buymuş.
Il n'y a eu aucune activité sur sa carte de crédit hier, mais il a passé un coup de fil... un seul appel depuis son portable de toute la journée.
Onu benim bilgisayarımı karıştırırken yakalamış.
Elle l'a surpris entrain de fouiller dans mon ordinateur portable.
Cep telefonu, evet!
Et mon portable!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]