Pére перевод на французский
2,566 параллельный перевод
Ama baban seninle konuşmamı istedi.
Ton pére m'a demandé de te parler.
- Yok. Babanın evi var.
- C'est celle de ton pére.
Baş şimdi. Babam bir troleybüs sürücüsü.
Mon pére est chauffeur de trolley.
Anlaşılan, ortadan kaybolmadan önce babam ayarlamış.
Mon pére a dû s'en occuper avant de disparaître.
Babam Zor-El, seni bulmamı söylemişti.
Mon pére, Zor-El, m'a demandé de te retrouver.
Jor-El bundan hiç bahsetmemişti.
Jor-El n'a jamais parlé de ton pére.
Babam kayıp, öldüğü var sayılıyor. Bence de öyle. Seni bir daha asla incitmeyeceğim.
Mon pére a disparu, il est présumé mort, et en ce qui me concerne, je ne te ferai plus jamais souffrir.
Babama bir söz vermiştim ama yerine getiremedim.
J'ai fait une promesse à mon pére que je n'ai pas tenue.
Babası Zor-El tarafından buraya gönderildiğini söyledi.
Elle dit qu'elle a été envoyée par son pére, Zor-El.
Duyarsız görünmek istemem, ama baban kayıp olduğuna göre, bu günlerde imza yetkisine sahip pek fazla Luthor yok.
Sans vouloir étre insensible, avec la disparition de votre pére, il n'y a pas beaucoup de Luthor ayant le pouvoir d'autoriser.
Şimdi asıl soru, Lex babasını bulmak için verdiğim ipucunu mu kullandı yoksa başından beri onu orada mı tutuyordu?
Lex s'est-il servi de mon info pour retrouver son pére ou l'avait-il gardé là pendant tout ce temps?
- Lütfen beni gönderme, baba.
- Ne m'envoie pas là-bas, pére.
Ben senin babanım, Kara.
Je suis ton pére, Kara. Aie confiance en ma sagesse.
Sen onun kuzenisin, babası değil.
Tu es son cousin, pas son pére.
- Baba tarafından.
Du côté de mon pére.
Beni evlat edinen babam.
Mon pére adoptif.
Babam bir hain değildi. Kimseyi öldürmeye çalışmadı.
Mon pére n'était pas un traître et n'a voulu tuer personne.
Babamın Kandor'dan tek başıma ayrılmama hayatta izin vermeyeceğini biliyorsun.
Mon pére ne me laisse jamais sortir seule de Kandor.
Baba!
Pére?
Jor-El baba olmak için fazlasıyla soğuk kanlı biri.
Le sang de Jor-El est trop froid pour qu'il soit pére.
Baba!
Pére.
Babamı sevdiğim gibi.
Comme j'aimais mon pére.
Baban kötü şeyler yapmış olabilir.
Ton pére a fait des choses terribles.
Sen tam olarak kimin babasısın?
De qui es-tu vraiment le pére?
Bunu hatırlatmaktan nefret ediyorum ama baban senin güçlerini aldığında...
Désolé de te le rappeler, mais quand ton pére a pris tes pouvoirs...
Annem ve babam daima yanımda olacak ve aynı zamanda Lara da.
Ma mére et mon pére seront toujours avec moi. Tout comme Lara.
Babanın bir plan üzerinde çalıştığını biliyordum ama beni bir geçitten geleceğe göndereceği aklıma gelmemişti.
Ton pére travaillait sur un plan. Je ne pensais pas qu'il m'enverrait par un portail temporel.
Babam beni bir gemiye koydu ve son anda uzaklara gönderdi.
Mon pére m'a mise dans un vaisseau et m'a envoyée juste à temps.
Bu, babamın da burada olduğu anlamına mı geliyor?
Mon pére est donc là aussi?
Gerçek bir baba gibi davranmak istiyorum.
Je veux étre ton vrai pére.
Babana aitti.
C'était à ton pére.
Bu, babanın asla anlayamadığı bir şeydi.
Ton pére n'a jamais pu comprendre ça.
Babanın yüzüğü, geldiğimiz yerde zaferi simgeleyebilir, ama burada yenilgi anlamını taşır.
La bague de ton pére symbolise la victoire chez nous, mais ici, elle symbolise la défaite.
- Babanla fazlasıyla gurur duyuyordu.
Elle était si fiére de ton pére.
Babasının yanında yer aldı.
Elle est du côté de son pére.
Sanırım, her ne kadar yoldan çıkmış şeytani biri olsa da, Zor-El hâlâ onun babası.
Méme s'il est tordu et mauvais, c'est toujours son pére.
Baba, Kal-El'e zarar vermeyi düşünüyor olamazsın.
Pére, tu ne peux pas faire du mal à Kal-El.
Babanın oğlumu incitmesine izin veremem.
Je ne laisserai pas ton pére blesser mon fils.
Kendi babanı mı öldürecektin?
Tu tuerais ton propre pére.
Baba, nefes alamıyorum.
Pére, je ne peux pas respirer.
Bu yüzük parmağında olduğu ve güçlerinden yoksun kaldığın sürece babanla benim, senin için hayalini kurduğumuz kaderi yerine getiremezsin.
Tant que tu as cette bague au doigt, tu n'as aucun pouvoir et ne peux pas accomplir le destin que ton pére et moi avons imaginé.
Babasının düşmanın olduğunu biliyorum ama Kara benim kuzenim!
Son pére était ton ennemi, mais Kara est ma cousine.
Dede bekle.
Grand-pere, attends.
Gelip babamı Water Caddesi Kasabı olarak tutukladılar. Harap olmuştum.
Quand ils ont accus mon pere d'etre le tueur je fus devast
Bu adam benim babam... Şimdi her şey bitti. Cezasını çekmesi gerekiyor.
Mon pere... est un homme mauvais, il doit tre punis
Dolayısıyla, babamla ilgili yazı ancak 6. sayfaya konabildi.
L'article sur mon pere etait en page 16
Water Caddesi Kasabıyla bir alakamın olup olmadığını soruyorlar. Ben de, Jim Foley'nin Water Caddesi Kasabı olmadığını ve suçsuzluğunun kanıtlandığını söylüyorum. Sonra, onun yakını olduğumu anlayıp benden uzaklaşıyorlar.
Si je suis le fils du boucher des eaux je leur dis qu'il n' tait pas un tueur en serie et qu'il fut r abilit et ils comprenent que c'etait mon pere et partent
Babasının yaptıkları için Kara'yı suçlayamazsın.
Kara n'est pas responsable des actes de son pére.
Baba!
- Pére.
Jack Reese Dani'nin Babası
JACK REESE, PERE DE DANI
Okuldayken tebeşiri bu parmağımla tutamazdım, bu yüzden bunu kullanırdım ve babama terbiyesiz bir çocuk olduğumu söylerlerdi.
A l'école, je n'arrivais pas a toucher le tableau. Je pointais avec ce doigt et ils ont appelé mon pere parce que j'étais impoli.