Radley перевод на французский
236 параллельный перевод
Radley'de bakılacak bir şey olduğunu Ezra'nın öğrenmesini istiyor.
Eddie veut qu'Ezra sache qu'il y a quelque chose à voir à Radley.
Bayan D, Radley'de yönetimdeydi.
Mme D était au conseil d'administration du Radley Sanitarium.
- Zaman kazandırıyor. Radley'de işim bitmeyecek bence.
Je ne crois pas que j'aurais fini à Radley.
Radley ilginçleşmeye başladı.
JE SERAI EN RETARD POUR DÎNER.
Aria Radley'de kaldı. Spencer beni ekti.
Aria est coincée à Radley, et Spencer m'a lachée.
Radley biraz zorlayıcı olabilir.
Radley peut-être un peu accablant.
- Benim fikrimdi biliyorum ama Radley'e dönemezsin.
Je sais que c'était mon idée, mais tu ne peux vraiment pas retourner à Radley.
Bundan sonra Radley'den kaçmış olmalı.
Elle a dû quitter Radley après ça.
Radley'den biri mi düşüyor?
Quelqu'un est tombé à Radley?
Radley'de başka kim Bethany'i tanıyordu?
Qui d'autre connaissait Bethany à Radley?
Bethany, Radley'den kaçıp Bayan D'yi aramaya gitti yani.
Donc Bethany a quitté Radley et puis elle est revenue pour chercher Madame DiLaurentis.
"Bir Radley tımarhaneye gitmez." demiş.
"Il n'y aura pas de Radley à l'asile."
Boo Radley'in gerçekten geceleri gelip penceremden içeri... baktığına inanıyor musun?
Tu crois qu'il arrive vraiment que Boo Radley vienne... regarder à ma fenêtre la nuit?
Hey, Jem... İki "Tom Swift" e bir "Boz Hortlak" veriyorum... Boo Radley'in bahçe kapısından öteye gidemezsin, iddiaya var mısın?
Hé, Jem... je te parie un "Fantôme gris" contre deux "Tom Swift"... que t'irais pas plus loin que le portail de Boo Radley.
Hayatım boyunca hemen her gün Boo Radley'in evinin önünden geçtim.
Je passe devant chez Boo Radley presque tous les jours.
Boo Radley'in kapatıldığı yeri bulmaya geldik.
On est venus pour trouver où Boo Radley était enfermé.
Radley'lerin evinde bir pencereden içeriye bakacağız... ve Boo Radley'i görmeye çalışacağız!
On va regarder à une fenêtre de chez les Radley... et voir si on peut apercevoir Boo Radley!
Bay Radley pazı bahçesine gizlice giren birine ateş etti.
M. Radley a tiré sur un rôdeur dans son potager.
Bay Radley ödlerini koparmış olmalı.
M. Radley a dû lui ficher une sacrée frousse.
Ve Scout... biliyor musun, sana hiç söylemediğim başka bir şey daha var... Hani o gece tekrar Radleylerin evine gitmiştim ya?
Scout... tu sais quoi d'autre que je t'ai jamais dit... sur le soir où je suis retourné chez les Radley?
Radley'lerin oradan geçerken her seferinde hâlâ Boo'yu arıyordum.
Je cherchais toujours Boo chaque fois que je passais devant chez les Radley.
Bayan Jean Louise, Bay Arthur Radley.
Mlle Jean Louise, M. Arthur Radley.
Radley'lerin verandasında durmak yeterliydi.
Être sous le porche des Radley suffisait.
Ve Boo Radley dünyaya çıkmıştı.
Et Boo Radley était sorti.
O günleri daha sonra pek çok kez düşünecektim... Jem'i ve Dill'i... ve Boo Radley ile Tom Robinson'ı.
Je repensai bien des fois à ces jours... à Jem et Dill... et à Boo Radley et Tom Robinson.
Boo Radley'i içimizde hissediyoruz, değil mi?
Une petite scène à la Boo Radley?
Boo Radley'in goncalı duvar kağıtlarıma dokunmasını istemiyorum.
Pas question que ce fêlé touche à mes boutons de rose.
Boo Radley'in elma ağacından aşağıya düşüp kolumu kırmıştım.
Je me souviens être tombée du pommier de l'oncle Tom et m'être cassé le bras.
"Boo Radley'in elma ağacından düştüm ve kolum çok acıyor!"
Une piste : "Je suis tombée du pommier de l'oncle Tom et mon bras me fait hurler."
Ne zamandan beri Boo Radley oldum?
Je suis la curiosité du coin, maintenant?
Ama o bizim Boo Radley'miz.
- Il a intérêt à bien te traiter, ce mec
Boo Radley'miz yoktu.
- Ouais, tu le connais bien?
- Her kasabanın mümkün olduğunca çok Boo Radley'ye ihtiyacı vardır. - Evet. Onu demeye çalışıyordum.
Du au manque de réponse, on remet à plus tard les pointes à oiseaux
- Bu gece dikkat süreniz bir tatarcığınki kadar olduğu için belediye meclisi üyesi olarak kasaba münzevisinin protesto isteğini reddediyorum ve toplantıyı bitiriyorum.
- Très bizarre Mais c'est notre Boo Radley, et on n'a pas de Boo Radley, sauf si on compte le troubadour ou Pete le livreur de pizza ou le mec qui parle aux boîtes à lettres Je crois que le truc, c'est qu'une ville a besoin d'autant Boo Radley que possible
Hayır Boo Radley, odaya kapanabilirsin.
Non, Bouh Radley, tu pourras juste te cloîtrer dans ta chambre.
Lanet olsun, Radley!
Putain, Radley!
Polis plakayı araştırdı ve Ben Radley'e ulaştı.
La police a découvert que la plaque correspond à un certain Ben Radley.
Bay Radley evli bir adam.
Mr Radley est un homme marié.
Sean Radley diye birinin telefon kayıtlarını istiyorum.
Il me faut les relevés téléphoniques d'un certain Sean Radley.
Sean Radley'yle ne konuşuyordunuz Bayan Ross?
D'accord, de quoi parliez-vous avec Sean Radley, Mlle Ross? Du travail -
- Radley'nin çantası mı bu?
- C'est la mallette de Radley? - Oui.
Bayan Radley, kocanız sizin adınızla kiralanmış bir arabayla öldürüldü.
Mme Radley, votre mari a été renversé et tué par une voiture louée à votre nom.
Sizi aldatıyordu Bayan Radley, öyle değil mi?
Il vous trompait Mme Radley, n'est-ce pas?
Bayan Radley, arabayı bulacağım.
Non, Mme Radley, mais je vais trouver cette voiture.
Bu, arabayla ezilen kurbanımız Sean Radley.
C'est la victime renversée, Sean Radley.
Tony Massaro ve Sean Radley sahilde yakalanmadan önce Tiffany'yle neler konuşuyordu, söyler misin?
Vous pouvez nous dire ce que Tony Masseo et Aran Radley disaient à Tiffany avant que vous les attrapiez à la plage?
Evet, tırnak süsü buldu ama Sean Radley'nin kızı Hannah'ya ait olduğunu kanıtlayamıyoruz.
Ouais, elle a trouvé le bijou d'ongle, mais on ne peut pas prouver qu'il est à la fille de Sean Radley, Hannah.
Sean Radley'ye çarpınca sürücünün gözünden fırlamıştır.
Quand le conducteur a heurté Radley, la lentille est tombée.
Bay Radley, Patty Case'i tanıdığını kabul etti.
Mr.
Söylediğine göre, eski kocasının yakın bir arkadaşıymış.
Radley a admis qu'il connaissait Patty Cse, et il affirme qu'il était ami avec son mari.
Adı Sean Radley.
Il s'appelait Sean Radley.