Rate перевод на французский
11,545 параллельный перевод
Tanrım, her şeyi kaçırmışım.
Je rate tout.
Yara dalağına tehlikeli bir biçimde yakın.
La plaie est dangereusement proche de sa rate.
- Dalağa ihtiyacımız yok sanırdım.
Je pensais qu'on n'avait pas besoin de la rate.
Dalağındaki bariyer parçasından olmuştur.
Ce morceau de glissière devait être dans sa rate.
- Dalağı hissettiğinde...
- Quand tu sens la rate...
- Dalak olduğunu nasıl bileceğim?
- Comment je sais que c'est la rate?
- Dalağı hissettiğinde sıcak metali organa doğru ufak, kısa dokunuşlarla değdir. - Bu kanamayı kesecek ve dokuyu koruyacaktır.
Quand tu sens la rate, mets le métal chaud contre ton organe en faisant de courts petits coups, ça arrêtera le saignement, mais ça préservera le tissus.
Ne yapacak ki bunlarla? Kırık kaburgası ve delik dalağıyla odanın içinde oynayacak mı?
Les frapper tout autour de la chambre avec ses côtes cassées et sa rate perforée?
İki kocadan olan iki çocuğun var demek ki hayatın lisenin dışına çıkmış ve striptizde başarısız olmuşsun.
Okay, donc toi avec les deux enfants de deux pères différents, qui laisse tomber le lycée, rate le strip-tease.
Kim striptizde başarısız olabilir ki?
Enfin, sérieusement, qui rate le strip-tease?
Herkes ilk gününde çuvallar.
Tout le monde rate son premier jour.
TYMB alınmasın, ama basit gerçek şu ki, bir şeyi gözden kaçırmış olmalılar.
Sans vouloir les offenser, le fait est qu'ils ont raté quelque chose.
Teknisyen polislerin gözden kaçırdığı şeyi Mason'ın bulacağını umuyorum.
J'espère que Mason trouvera ce que la police a raté.
- Tüm tiyatroyu kaçırdın o halde.
Tu as raté toute la scène?
Ama çuvalladılar.
Mais ils t'ont raté.
# Vitrinleri gezmeyi tamamladım Hiçbir mağazayı kaçırmadım #
J'ai fait du lèche-vitrine Je n'ai pas raté une boutique
Beceremedi tabii.
Elle a raté ça directement aussi.
- Neyin eksik olduğunu anlamamı sağladı.
Elle m'a rappelé tout ce que j'avais raté. Quoi donc?
Walter haftalık doktor değerlendirmesine gelmemiş.
Walter a raté son rendez-vous avec le docteur.
- Daha önce hiçbir randevuyu kaçırmamıştı.
Il n'a jamais raté un rendez-vous avant.
Umarım dönüşte uçağın düşer, seni keltoş, korkak ezik herifi!
J'espère que ton avion va se crasher quand tu vas revenir, espèce de chauve, de raté sans couilles!
- Siz eğitim almadınız mı?
Avez-vous raté votre vocation?
- Ben hiçbir şey almadım Bay Dawes.
J'ai tout raté, Mr Dawes.
Kaç kez öldürmeyi başaramadınız?
Combien de fois as-tu raté ton coup pour la tuer?
Ama son treni kaçırdık.
Nous avons raté le dernier train.
- Buradan son treni kaçırdık ama York'a gidersek geç kalkan bir tren olabilir.
Nous avons raté le dernier train d'ici mais il en reste peut-être un à York.
- Son treni kaçırmadınız mı?
- N'avez-vous pas raté le train?
- Çok güzel bir akşam yemeğini kaçırdın.
- Vous avez raté un bon dîner.
Carson, Bayan Carson. Düğünü kaçırdığım için üzgünüm ama bu gece burada olduğuma seviniyorum.
Je suis navrée d'avoir raté le mariage, mais contente d'être là ce soir.
Olay yeri inceleme o boş kovanı gözden mi kaçırmış?
On a raté une douille?
Belli ki, onu kıl payı kaçırmışlar.
Ils l'ont raté de peu.
Sen o bölümleri kaçırdın.
Tu as raté cette partie.
O mu?
Un raté pareil?
Iskaladım.
J'ai raté.
Başarısızsın.
Je veux dire, tu es un raté.
Gün ışığında dün gece gözden kaçan bir şeyler bulabileceğimizi düşünüyoruz.
- On pense que nous devrions de jour, trouver quelque chose que nous avions raté la nuit dernière.
Öğleden sonra turunu kaçırdık sanırım.
Je crois que nous avons raté la visite de l'après-midi.
Bir şey atlamadığımıza emin olalım.
Soit sûre que l'on ait rien raté.
Alison'ın gizemini çözmeye çalışırken lise hayatımızı kaçırdık.
On a raté toute notre expérience au lycée en essayant de résoudre le mystère qu'est Alison.
Ama belki testlerimiz bir şeyi kaçırmıştır.
- Mais peut-être que nos tests ont raté quelque chose.
Belki de virüs önleyici serumu, yeterince simulasyon yürütemediğinden çalışmamıştır.
Peut-être que son antidote a raté car elle n'a pas fait assez d'essais
Çünkü bu multi milyon dolarlık süper bilgisayarın dediğine karşı Dr. Barmal bir şeyi kaçırmış.
Parce qu'en dépit de ce qu'a affirmé cet ordinateur qui coûte des millions, le Dr Barmal a raté quelque chose.
- Bir şeyleri gözden kaçırıyoruz.
On a raté quelque chose.
Atis açin yoktu, iskalayabilirdin.
Tu n'avais pas un bon angle de tir. Tu aurais pu raté.
Sanırım kendim fırsatı kaçırdığım için başkalarının yakalamasının çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Je crois que c'est parce que j'ai raté le coche que c'est si important pour moi que d'autres l'attrapent.
Çok üzgünüm leydim. Otobüs bulamadım.
Excusez-moi, madame, j'ai raté le bus.
Bu bana düğünümü kaçırttığın için.
ça, c'est pour m'avoir fait raté le jour de mon mariage.
Bunda "Hayalarımı tekmeleyin" yazıyor.
Y a "sale raté", sur celui-là.
- Tekmelemenin yazmaması gerekiyordu.
C'est pas "raté", mais merci.
Bir şey mi kaçırıyorum burada?
J'ai raté une étape?
Düşünüyorum da, belki diğer polislerin gözden kaçırdığı bir şeyleri bulabilirmiyiz diye Oscar'ın amcası ile konuşabiliriz.
On devrait aller discuter avec l'oncle d'Oscar nous-mêmes, voir si on peut en tirer quelque chose que les autres auraient raté.