Rein перевод на французский
1,480 параллельный перевод
İstese Desmond'a böbreğini bile verir.
Elle aurait donné un rein à Desmond s'il l'avait demandé.
- Uh, böbreğin etrafını saran fasya.
C'est une masse autour du rein.
Şu an yetmezliğe girmiş karaciğer ve böbreksiz şekilde yoğun bakımda.
Il est en soins intensifs, sans rein et avec une insuffisance hépatique.
Yanında böbrek de veriyorlar mı?
Elles sont vendues avec un rein?
- Kocanızın böbreğinde bir kitle var.
- Il y a une grosseur dans le rein.
- Böbrek çevresinde kanama var. - Biliyoruz.
- Hémorragie autour du rein.
Böbreğine giden kanı durdurur, kan basıncını yükseltirsem ameliyatta şansı daha yüksek olur.
Je coupe l'arrivée du sang au rein, la tension remonte, il a sa chance en Chirurgie.
Bir arkadaşıma böbreğimi verdim.
V ous savez, j'ai donné un rein à mon ami...
Birbirlerine mi yanaşıyorlar, yoksa seçmede bir böbrek mi kusacağım?
- J'ai des crampes dans les doigts. - Ils se rapprochent, ou je vais cracher un rein dans 5 min?
Böbrek örneğini aldım.
J'ai l'échantillon de rein.
Anladığım kadarıyla akciğer ve böbrek biyopsilerini almışsınız.
On dirait que vous avez déjà les échantillons de poumon et de rein.
Böbreğimi neden bir otlakçıya vereyim ki?
Pourquoi je donnerais mon rein à un clochard?
Julie Pierce böbrek kanseri olan kocası Tracy'nin tedavisini sağlamak için uğraşıyor.
Julie Pierce voulait faire soigner son mari. Il avait un cancer du rein.
"Ve acımasız, vahşi bir şekilde iterek girdi ve üstüne başına sinen kokusuyla bekâret kanımı bedenimin en derinlerine kadar sürükledi."
"D'un impitoyable et violent coup de rein, pénétra, triomphateur des senteurs et parfums, dans la puanteur de mon sang virginal et jusqu'au tréfonds... de mon corps."
Üzgünüm. Yeni hiçbir şey yok, bir böbrek haricinde.
- Désolé, rien de neuf, à part un rein rentré ce matin, mais ça...
Belki zedelenmiş bir böbrek.
Peut-être un rein abîmé.
Ben'in böbreğine küçük bir insizyon attım.
Je viens de faire une petite incision dans son rein.
"Merhaba, ben sizin kızınızım, bu arada organlarımı yenileyebiliyorum" mu?
"Bonjour, je suis votre fille, et je peux faire repousser mon rein"?
Adamın böbreği eşininkiyle uyuşmamış.
Il a un rein, mais ils ne correspondent pas.
- Evet, biri çok kaliteli bir böbreğe kavuşacak.
- Ah, eh bien, quelqu'un va avoir un rein A-1 au menu. Je suis comme un... je suis comme un cheval de course.
Marina, bir kuzenin böbreğini alacak. Thomas da böbreğini diğer kuzene verecek.
Donc, Marina reçoit un rein d'un cousin et Thomas donne le sien à l'autre.
- Böbrek korteksinin.
- Le cortex du rein.
Donörün böbreği hazır Doktor Dubenko.
Dr. Dubenko, le donneur du rein est préparé et prêt.
Bu sabah asla böbrek bulamayacaklarını düşünen iki kişinin hayatı ziyan oluyordu.
Ce matin, deux personnes dépérissaient, attendant un rein dont ils pensaient qu'il ne viendrait jamais.
Yeni bir böbreğim var.
Je viens d'avoir un nouveau rein.
Kocanın böbreği de diğerine takıldı.
Le rein de votre mari est allé à l'autre type.
Küçüklüğünden beri, böbreğinden bir rahatsızlığı var.
Elle a ce problème de rein depuis longtemps.
Böbreğini bağışlaman için mi?
Pour donner votre rein?
Şimdiyse yeni tanıştığı birine böbreğini bağışlıyor.
Maintenant, il donne son rein à quelqu'un qu'il vient à peine de rencontrer.
Bazılarını böbreğini bağışlar, diğerleri Jumbo Mart'ta çalışır.
Des gens donnent un rein, d'autres finissent par travailler au Jumbo Markt.
Emily, böbreği için Manish'e para vermiş.
Emily a payé Manish pour son rein.
UNOS listesinde böbrek bekleyen 65 binden fazla kişi var.
Plus de 65 000 personnes sont sur la liste de dons d'organes à attendre un rein.
Biri böbreğini bağışlayınca, böbrek takılan kişi bundan fayda görür.
Eh bien, quand quelqu'un donne un rein, l'avantage du receveur est évident, exact?
Böbreğini veren kişiye çiçekler gelir, eli sıkılır.
Le donneur qui abandonne un rein a des fleurs et une poignée de main.
Tek bildiğim, bugün ölmek üzere olan bir kızın böbreğe kavuşacağı.
Tout ce que je sais c'est que cette fille mourante aura un nouveau rein aujourd'hui.
Bu kıza neden böbreğini veriyorsun?
Pourquoi donnez-vous votre rein à cette fille?
Haklıymışsın, cerrah retroperitoneal boşlukta, böbreğin arkasında bir kanama buldu, ama nedenini bulamadı.
Vous aviez raison le chirurgien a trouvé un saignement sous un rein. Dans la cavité rétro péritonéale, mais sans raison apparente
Ben'in böbreğine küçük bir insizyon attım.
J'ai fait une petite incision dans le rein de Ben.
Karındeşen Jack gibi kurbanın böbreğini çıkarmış.
Il a ôté le rein comme Jack l'Éventreur.
Sen benim böbreğimi çaldın.
Tu m'as volé mon rein.
Senin bir babaya, benim de bir böbreğe ihtiyacım vardı.
Tu avais besoin d'un père et moi d'un rein.
Bir böbrek naklinde alıcı olduğunu gördüm. Verici sizdiniz.
Et j'ai vu qu'il avait reçu un rein de votre part.
Ben de düşündüm ki, biri bu herife böbreğini vermiş... Ne kadar kötü olabilirdi ki?
Je me suis dit si un gars lui a donné son rein, il peut pas être si méchant.
Biliyorum, çünkü kadının oğlu bana geldi ve bana bir böbreğimi neden sana verdiğimi sordu.
- Je le sais... parce que son fils est venu me demander pourquoi je t'ai donné un rein.
Böbrek gibi. - Bu yüzden hapis cezası var.
C'est comme un rein, on vous met en prison pour ça.
İlk örneği aldıktan sonra böbrekten damlayan yine eski idrardır. Çünkü orayı tıkamıştı.
La vieille urine descend du rein juste après le 1er drainage car elle était en réserve.
Senin bir babaya, benim de bir böbreğe ihtiyacım vardı.
Tu avais besoin d'un père, et moi d'un rein.
Yaşadığın tereddüdün nedeni ; içinde bir yerlerde neden böbreğini çaldığı, neden seni camdan attığı konusunda sana iyi bir açıklama yapacağını ümit etmenden kaynaklanıyor.
John, l'hésitation que tu ressens, c'est seulement la partie de toi qui croit encore qu'il a une explication parfaitement valide pour t'avoir volé un rein et poussé par une fenêtre du 8e étage.
Çünkü bir Şaman'ı ziyaret etmek istiyorum ama uyandığımda bir böbreğimin eksik olmasını hiç istemem, anlarsın ya.
Un chaman, un vrai? Je veux en voir un, mais... je voudrais pas me réveiller avec un rein en moins. - Vous voyez?
Böbrek.
Un rein.
Sen benim böbreğimi çaldın.
Tu as volé mon rein.