Rengi перевод на французский
3,367 параллельный перевод
Winnie, krem rengi SUV bir jip arıyoruz. Camları film kaplı olacak.
SUV couleur crème, vitres teintées,
- Kayısı rengi bir elbise düşündüm.
J'ai pensé à une robe abricot.
Açık kahve... altın rengi BMW 5 serisi.
Une BMW série 5, marron clair.
Gözlerinin rengi Shun'unkinden biraz daha farklı.
Tu n'as pas tout à fait la même couleur d'yeux que Shun.
Evet. Abim benden daha uzuncaydı ve saç rengi de farklıydı.
Il était aussi plus grand et ses cheveux avaient une couleur différente.
Leylak rengi gibi olanı seçti.
Elle a choisi la mauve et taupe.
Koyu kestane rengi, gerçi başı kan içinde kalmıştı ama...
Châtaine foncée, quoique sa tête était couverte de sang...
Zaten saçının doğal rengi çok güzel.
En plus, ta couleur naturelle est très jolie.
Rengi değişmez ve beyaz kalırsa yeterli ve güvenilir olduğun için aramızda kalabileceğin anlamına gelecek.
S'il ne change pas de couleur et reste blanc, ça voudra automatiquement dire que tu es compétente et assez fiable pour rester avec nous.
Rengi değişirse iki olasılık olacak.
S'il change... il y a deux possibilités.
Rengi değişti.
Ça a changé.
Çünkü baban bir ayyaş ve poponda şampanya rengi bir iz var.
- Parce que t'as une tâche de vin.. .. à cause de ton père alcoolique.
Wow! rengi maviye döndü!
- Il devient bleu!
Reaktifin rengi maviye dönerse...
Et donc, si le réactif devient bleu...
Ama burada işin rengi başka.
Mais nous n'avons pas les mêmes dadas.
Beyinin rengi soluk ve kortikal yüzeyleri iki taraflı hafifçe çökmüş.
La coloration du cerveau n'est pas normale, et les surfaces corticales sont moyennent déprimées bilatéralement.
Rengi solmuş, terlemiş taşikardisi var tansiyonu 8'e 4.
Pâleur, diaphorétique, tachycardie. Tension à 8,4.
En sevilen araba rengi, harika.
La couleur la plus répandue.
Fıstık biçimli şeker rengi olabilir mi?
Cirque-cacahuète?
Ya da belki de kusmuk ailesi rengi.
Ou peut-être plus de la vomissure de la famille.
Aynı yaş, aynı beden yapısı, aynı saç rengi.
Même âge, même carrure, même couleur de cheveux.
Sana garanti ederim ki, Kız kardeşim bunu gördüğü anda Tıpatıp ayni rengi isteyecektir.
Je suis presque sûre que quand ma soeur verra ça, elle voudra la même chose.
Ama bu resmi hala hatırlıyorum. Ve üzerindeki her yüzü, her rengi.
Mais je me souviens de cette photo, de chaque visage et de chaque couleur.
Seksi şeftali rengi bir elbise. Derin dekolteli. Yanda yırtmacı var.
Cette robe couleur pêche, sexy, fendue sur le coté.
Gümüş rengi.45 kalibrene gidiyorsun.
Tu cherches ton Colt 45 nickelé.
Çok zarif altın rengi bir elbise giyiyor. Kesinlikle tanırsın.
Elle porte une magnifique robe dorée.
Ayrıca bu hardal rengi benim ten rengime pek uymuyor,... ve bu hardal lekeleri de öyle.
Puis cette couleur moutarde ne va pas vraiment avec mon teint, tout comme ces taches de moutarde...
Evet! Bunun... Bunun rengi ne?
C'est quoi cette couleur?
Ben deri rengi ya da göz şekli görmem.
Je me fous de la couleur de la peau ou des yeux.
Üstümde bu rengi görmeye alışsan iyi olur.
Tu devrai t'habituer à me vois porter cette couleur.
- Fakat rengi mavi.
Par contre, il est bleu.
Bu rengi çok seviyorum.
J'adore cette couleur.
* Eşi, benzeri olmayan güzelliğin, alev, alev sarı rengi buklelerin *
Your beauty is beyond compare With flaming locks of golden hair
* Krem rengi tenin, zümrüt yeşili gözlerin *
With ivory skin and eyes of emerald green
Işığın rengi neydi?
- La couleur du feu?
Işığın rengi neydi?
Quelle couleur le feu?
Işığın rengi neydi?
La couleur du feu? La couleur du feu?
Zeytin ağacının dalında zümrüt rengi bir koza asılı.
"Sous la branche d'un olivier, " se tenait suspendue une petite chrysalide, " couleur émeraude.
Eğer aşkın rengi kırmızı sanıyorsan mor aşk ya da mavi aşk da vardır.
On dit que l'Amour est rouge. Mais il peut être mauve aussi, ou bleu. Voire jaune.
Rengi çok soluktu.
Il était si pâle...
Odanın bu uçuk mavi rengi Hamptons için harika.
Bleu marin dans la pièce, génial pour les Hamptons.
Bu köpeğin gözlerinin rengi farklı.
Lois, le chien avec les yeux pas de la même couleur est là.
- Gerçek rengi kızıl, ne olmuş ki?
Oui, mais c'est sa couleur naturelle.
Rengi tutuyor fakat leke yok.
Aucune marque.
- Evet, bej rengi gibi.
- Ouais, genre beige.
Ama herkes farklı bir saç rengi seçmek zorunda.
Mais chacun doit avoir une couleur de cheveux différente.
Saç rengi konsepti beni dalavereye itti çünkü aranızda nasıl seçim yapıcam.
Le concept de couleur de cheveux m'intrigue parce que c'est comme ça que je vous différencie de toute façon.
- Şeftali rengi.
- Pêche.
Buğday rengi güzel görünüyor, değil mi?
- Trop bien, non?
Gerçek rengi bu zaten.
- C'est ma couleur naturelle.
Ayrıca rengi ve dokusu da tamamen farklı.
C'est ancien.