Rikako перевод на французский
60 параллельный перевод
Yutaka ve ben Rikako'yla ilk kez iki yıl önce karşılaştık. 3. sınıfın yazıydı.
Yutaka et moi avons rencontré Rikako il y a deux ans, c'était un été torride comme maintenant...
Adı Rikako Muto.
Elle s'appelle Rikako Muto.
Herkes hoşlanır, çok güzel.
Et comment, Rikako est vraiment charmante.
Bu Rikako Muto. Benim sınıfıma transfer oldu.
Voici Rikako Muto, une nouvelle élève.
Yutaka'nın Rikako'yla ilgilendiğini farkettiğimde sinir oldum.
J'ai vraiment été irrité de découvrir que Yutaka était attiré par Rikako.
Yeni dönem başladığında Rikako biz, sıradan taşralı çocukları etkilemişti.
Lorsque le nouveau semestre a démarré, Rikako a fait forte impression sur des campagnards comme nous.
Gerçekten çok iyi.
Rikako est si forte!
Rikako bayağı dikkat çekiyor, değil mi?
Rikako sort vraiment du lot, hein?
Rikako sınıfta dışlanıyor.
Rikako ne semble pas être à sa place en classe.
Evet... bir çok açıdan. RIKAKO MUTO
De nombreuses façons... 12ème
Rikako'ya aşık mı oldun?
Tu contemples sa beauté?
Rikako'nun ailesi Muto Meyve Paketleme'nin Muto'larıyla akrabalar.
La soeur de sa mère est l'un des propriétaires de Muto Fruit Packing.
Zavallı Rikako.
Pauvre Rikako.
Rikako'ya karşı nazik ol!
Sois gentil avec Rikako, d'accord?
Bugün Rikako'yu ziyaret ettim.
J'ai rendu visite à Rikako, aujourd'hui!
Rikako senden borç para mı istedi?
Rikako t'a demandé un prêt?
Ertesi gün Kochi'ye döndük ve bir arkadaştan Rikako'nun gizlice çekilmiş fotoğraflarını aldım.
Le lendemain, nous sommes rentrés à Kochi... et j'ai acheté quelques photos de Rikako prises en douce par un ami.
Rikako sonunda sınıfındaki sessiz bir kızla arkadaş oldu.
Rikako a trouvé une amie. Elle s'appelait Yumi Kohama.
Şimdi havaalanındayız ve Rikako Tokyo'ya gideceğini söylüyor!
Maintenant que nous sommes à l'aéroport, Rikako veut qu'on aille à Tokyo!
Rikako Tokyo'ya 2 bilet aldı bile.
Rikako a même acheté deux billets pour Tokyo.
Sadece ayrıl ve Rikako yalnız gitsin.
Dis juste non et laisse-la partir seule.
Yapamam. Annesi benimle olduğu için gitmesine izin verdi.
Mais la mère de Rikako a accepté ce voyage car je l'accompagne.
Rikako, hadi geziyle alakalı yalan söyleme!
Rikako, ne partons pas ainsi, en mentant à nos mères!
- Ve Rikako tek başına gidiyor çünkü biletlerin ikisinin de yanması yazık olurdu.
Et dis que Rikako y va seule, car il serait dommage de perdre les deux billets.
Rikako'yu düşünmeyecekler.
Ils ne penseront pas à Rikako.
Annem Rikako'nun annesini tanımıyor.
Ma mère ne connaît pas celle de Rikako.
Rikako'yu Tokyo'ya kadar takip ederken, bunu bana yine yapacağını düşündüm.
Lorsque je marchais avec Rikako dans Tokyo, je me disais... "elle m'a encore bien eu."
Rikako mu?
Rikako?
Rikako'ya göz kulak olduğun için sağ ol.
Merci d'avoir pris soin d'elle.
Morisaki, Rikako'yla birlikte geldiğin için teşekkür ederim.
Morisaki, merci d'avoir accompagné Rikako jusqu'ici.
Ve Rikako sana para borçluymuş.
Rikako vous avait emprunté de l'argent.
Rikako!
Rikako!
Bira ister misin, Rikako?
Rikako, tu veux une bière?
Rikako'nun düzeldiğini görmek bir şekilde burada içimi rahatlattı.
J'étais sans doute soulagé de voir Rikako se ragaillardir.
Rikako, çoktan erkek arkadaşı yapmışsın?
Rikako, tu as déjà un petit ami?
Kochi'de Rikako çok güçlü görünüyordu ama Tokyo'ya geldi ve büyün yaptığı büyük bir şov sergilemek ve aptal bir çocuğa yalakalık yapmak.
La Rikako que je croyais si forte, alors que nous étions à Tokyo, ne trouvait pas mieux à faire que de flirter avec cet idiot.
Rikako?
Rikako?
Yarım saat içinde, Rikako büyümüş gibi görünüyordu.
En une demi-heure, Rikako semblait être devenue une adulte.
Tatilden sonra, Rikako hiçbir şey olmamış gibi beni görmezden geldi.
Après les vacances, Rikako s'est mise à m'ignorer, comme s'il ne s'était rien passé.
- Kızma ama... Sen ve Rikako tatilde birlikte seyahate mi çıktınız?
Ne te fâche pas, mais... es-tu allé à Tokyo avec Rikako pendant les dernières vacances?
Dinle, insanların ne söylediğini bilmiyorum. Rikako babasını görmeye gitti.
J'ignore quelle sorte de ragots tu as bien pu entendre, mais Rikako est juste allée voir son père.
Rikako'nun kendisinden duydum.
Par Rikako en personne.
Rikako öncekinden daha da çok soyutlanmıştı.
Rikako restait à l'écart, comme d'habitude.
Rikako az önce koşuyordu.
J'ai vu passer Rikako.
Şu Rikako, çok sağlam.
C'est Rikako, elle est coriace.
Rikako gerçek bir dert olabilir.
Rikako est vraiment sans gêne.
Rikako Kochi Üniversitesi'ne kaydoldu, Yutaka Kyoto'ya gitti ben de Tokyo'da bir üniversiteye gittim.
Rikako est allé à l'université de Kochi, Yutaka à Kyoto, et moi à Tokyo. Nous étions séparés.
O zamana kadar senin gerçekten Rikako'dan hoşlandığını anlamamıştım.
Jusqu'à ce moment, je ne m'étais pas rendu compte que tu aimais Rikako.
Başından beri, sürekli Rikako'nun gölgesinde kalıyordu.
Dès le début, elle a toujours été dans l'ombre de Rikako.
Sen Rikako'nun üzerinde Ay olurken, benim gözüm Yumi'deydi.
Je la contemplais pendant toi, tu dévorais Rikako des yeux.
Belki Rikako bütün olanlardan sonra gelmez.
Rikako ne va peut-être pas venir.